Bu bir şahsiyet meselesidir.
Başkan
, Amerikan iç savaşı sırasında, bir muharebe esnasında çekilmekte olan Lee'nin ordularına son ve kesin bir darbe indirerek bu savaşı bitirmek istiyordu. Kendi emrindeki General Meade'e bu hususta, başkomutan sıfatıyla talimatını verdi ve çekilmekte olan kuvvetleri takip etmesini emretti. Talimatnamesine bir de dostluk mesajı ekledi. Bu mesajda şunları söylüyordu: “Gönderdiğim mesaj bir vesika değerinde değildir. Teşebbüsünüzü başarırsanız, bunu ifşa etmenize gerek yoktur. Fakat başarısızlıkla karşılaşırsanız ondan yararlanabilirsiniz. Demek ki, başarı gösterirseniz bu işin şerefi size ait olacaktır. Aksi takdirde bütün mesuliyeti ben üstleniyorum."
İşte, gene sağlam bir seciye örneği...
Bir de: “efendim ben öyle söylemedim, o günün şartları farklıydı, ben şöyle dedim de böyle oldu, beni yanlış anladılar, aslında ben akıllıyım, beni başkaları yanılttı" kabilinden ipe sapa gelmez mazeret beyanlarıyla kendini temize çıkarmak isteyen tipler var.
Hem kaygan bir zemin üstünde kendilerini dengelemeye savaşırlar, hem kaypaklık gösterirler...
İstikballeri hakkında en küçük bir tehdit işareti sezseler, kendilerini temize çıkarma adına, akla gelmedik tevillere başvururlar.
Tövbe yolu her zaman açıktır. Tamam. Ama tövbe etmek de yiğit adam işi... Tövbe etmekte hatasını kabulleniş ile bir daha o hatayı işlemeyeceğine dair bir irade beyanının izharı mevcuttur.
Oysa beriki, işlediği hatanın farkında olmakla birlikte o hatayı bir daha işlemeyeceğine dair tövbe etme yerine hatanın üstünü örtmeye çaba gösteriyor.
Bu karakterdeki insana değil bir emanet teslim etmek, kendini bile kendi haline bırakmak yanlış olur.
Bu bir cibilliyet meselesi: seciye sahibi insanla haysiyetini yitirmiş olan arasında fark gözetilmelidir, gözetmek de gerekir...