|
Sapla samanı karıştırmamak veya izan meselesi

Mehmet Barlas aklıma getirdi:



İngiltere'de birbirleri ile ideolojik olarak çok farklı olan Muhafazakâr Parti ile İşçi Partisi, 2. Dünya Savaşı'nda “Büyük Koalisyon”u kurmuşlardır. O koalisyonun Başbakanı olan Churchill, savaşın bitimindeki genel seçimde muhalefete düşmüştür. O dönemde: “Ben yurtdışındayken ülkemdeki yönetimi asla hedef alan sözler söylemem, ama İngiltere'ye dönünce muhalefet görevimi eksiksiz yaparım” demişti... (Sabah, 24 Mayıs 2017).



İşte sapla samanı karıştırmamak böyle bir şey...



Büyük komutan Alpaslan'a izafe edilen bir menkıbe vardır: Bizans imparatoru Romen Diyojen Alpaslan'dan atını istemiş; Alpaslan tereddüt etmeden atını Diyojen'e göndermiş. Diyojen, ardından Alpaslan'ın karısını istemiş; Alpaslan karısını boşayarak onu da imparatora göndermiş. Romen Diyojen bunlarla yetinmemiş, bu defa Alpaslan'dan bir toprak parçası istemiş. Bunun üzerine Alpaslan, Romen Diyojen'e savaş açmış. Etraftan merak etmişler: “Efendim, sen, senin için en kıymetli olan atını ve eşini gönderdin; şimdi şu değersiz toprak parçası için savaş açıyorsun; bu ne iş?” demişler. Alpaslan şu cevabı vermiş: “Onlar benim kişisel aidiyetimde olan değerlerdi, toprak ise benim kişisel mülküm değil, milletin mülkü...”



Sapla samanı karıştırmamak böyle bir şey...



Bu menkıbenin aslı olup olmadığını bilmiyorum. Ama ilkokuldayken sahnelediğimiz bir piyes bu menkıbenin üzerine kurulu idi...



Kaab bin Malik'in başından geçen olay da sapla samanı karıştırmamanın harika örneklerinden biridir. Kaab, Tebük gazasına katılmadığı için cezalandırılır. Gassân Meliki Kaab'a bir mektup göndererek onun, ülkesinde kıymetinin bilinmediğini, Kaab'ı ülkesine davet ederek ağırlayacağını bildirir; böylece Resulullah'a karşı onu himayesine alacağını söylemiş olur. Kaab mektubu okur okumaz yırtar ve: “Bu da bir bela” diyerek ayağının altına atıp çiğner.



Bu parçalar, kurumların kavramların nasıl yerli yerinde kullanılacağının çarpıcı örnekleri...



Kafası karışıklar için bu örneklerin anlamı ve değeri yoktur.



Onlar, ülkelerinin iç işleri ile ilgili bir konuyu kendi kişisel sorunlarıyla karıştırabilirler: kendi hükümetlerine olan muhalefeti dış mihraklarla işbirliği yaparak güçlendirmeyi düşünecek denli hamakate düşebilirler...



Ama izan sahipleri, içine düştüğü kötü durumu önemsemeyen komşuları aynı kötü durumu düştüğünde, onun tasasına ortak çıkma özgeciliğini gösterebilir.



İki zihniyet ve onların olaylar karşısındaki tutum alış farkı: sapla samanı, şapla şekeri karıştırmayanların zihin berraklığı ile karman çorman kafanın karışık hali davranışlara böyle yansıyor...


#Mehmet Barlas
#Muhafazakâr Parti
#İşçi Partisi
7 yıl önce
Sapla samanı karıştırmamak veya izan meselesi
Neden Şimdi?
Tevhid risalesi yazan Milli Eğitim Bakanı
Bir Başka Mesele: Kadın ve erkeğin ince ayarları bozuldu
Omelas’ı bırakıp gitmeyenler..
Tek bir zamana/ tarihsizliğe hapsedilmeye başkaldıran adam: Kadir Mısıroğlu