|
Urgan meselesi

İdam cezasının ceza yasasında yer alması konusu yeniden gündeme geldi. Aslında konu yeni sayılmaz. Yıllardır dile getirilmeye çalışılıyor.

Devlet Bahçeli"nin, 2007 seçim kampanyasında, Erzurum"da: "İpiniz mi yoktu, işte size ip" diye haykırarak ahalinin üstüne bir urgan attığı sanırım hatırlardadır. Şimdiki hükümete, Öcalan"ı idam etmeye ip bulamadıysanız, işte ipi ben uzatıyorum, demek istemişti.

Bu davranışın acaba ipe sapa gelen bir yanı var mıydı?

Adı geçen kişiyi bu saatten sonra idam etmek hukuken mümkün olabilir mi? Hukuk buna müsaade eder mi? Bahçeli"nin bu soruların cevabını biliyor olduğunu farz etmek zorundayız. Hukukun bu temel ilkesinden habersiz olmak herkes için mazur görülebilse de bir siyaset adamı için, asla…

Ben, konunun siyaset yanıyla ilgilenmiyorum. İşin o yanına siyaset erbabı gereken cevabı isterse verir. Ben, işin hukuk yanıyla ilgiliyim. O da şudur: halen yürürlükte bulunan hukuk sisteminde idam cezasına yer verilmeli midir? Bu cezayı şimdiki hukuk düzeninde meşru görebilir miyiz?

Konunun biri pratik, öteki teorik iki veçhesi var.

Pratik veçhede, söz konusu talebi dile getirenler Abdullah Öcalan"ın yıllar önce gerçekleştirilmeyen idamına şimdi "fırsat" bulmayı ümit ediyor. Nitekim Devlet Bahçeli"nin ahalinin üzerine ip atarak onlardan cevap beklemesi böyle bir umut içinde olduğunu gösteriyor.

Öteki husus teorik düzlemde yer alıyor: acaba bu günkü hukuk muvacehesinde idam cezası ne anlama gelir?

Mesele idam cezasına taraftar olup olmamayla ilgili değil. Mesele bir cezayı haklı kılan, onu meşru saymamızı gerektiren hukukî şartın var olup olmaması hususudur.

Hali hazırdaki hukuk düzeni bir ceza müeyyidesi olarak kısas uygulamasını yasal saymıyor. Şimdiki hukuk sistemi fiiller (suçlar) ile cezalar arasında bir karşılıklılık münasebeti aramıyor. Her çeşit suça ceza olarak hapis müeyyidesi uygulanıyor. Ana baba katilliği de, herhangi bir haksız fiil de hapis cezası ile müeyyidelendiriliyor.

İdam cezasının meşruiyeti için ceza olarak kısası esas alan bir sistemin yürürlüğü gerekir.

Eğer her hususta kısas uygulanıyorsa ve kısas uygulamasını haklı çıkartan koşullar mevcutsa idam cezası da haklı olur. Değilse, her şeyin –tüm hukuk sisteminin- İslam dışı hükümlerin hükümranlığı altında yürürken idam cezasını bir cezai müeyyide olarak uygulamak başka haksızlıkların yolunu açar. Aynen hırsızlığın ortamını kaldırmadan el kesme cezasını; zinanın, fuhşun ortamını kaldırmadan onlara uygulanacak müeyyidenin İslam hukuk hükümlerine dayandırılması konusunda olduğu gibi... Cezalar hiçbir zaman afakî niyetlere göre takdir edilmez; onların zemini reel ve aktüel şartlar tarafından belirlenir...

İdam cezasının uygulanması durumu bu cezanın yasada yer aldığı zamanlarda bile bazı haksızlıklara yol açıyordu. Şöyle ki, devlet, kendisine yönelik olmayan suçlarda bile bu cezayı ceffel kalem uygulayabiliyordu. Oysa idam cezasını gerektiren fiil dolayısıyla mağdur olan kişilere bu cezayı talep edip etmedikleri konusunda bir seçenek tanımak, belki de her idam cezasının infazını zorunlu olmaktan çıkartabilir. İlgililer taleplerinden vazgeçebilirler. Bu, onlara tanınmış bir haktır. Devlet ancak, kendisine karşı ika edilmiş fiillerden dolayı idam cezasını talep ve infaz etmeye yetkili sayılmalıdır. Ancak bu durumda bile kamuoyu vicdanı dikkate alınmalıdır. Nitekim siyasal gerekçelerle idam edilen kişilerin durumu kamuoyu vicdanında asla olumlu bir makes bulmamıştır. 27 Mayıs sürecinde olsun, 12 Eylül sürecinde olsun idam edilenler kamuoyu vicdanında tasvip görmemiş; bu idamlar vicdanlarda yarayan kanalar halinde kalmıştır.

İdam olsun, diğer her türlü cezalar olsun ancak adalet hissimizi tatmin ettiği sürece yerinde ve isabetli sayılır. Bir ceza, o cezayı gerektiren şartlar mevcut bulunursa meşru olur. Cezanın asal gayesi caydırıcılık değildir. Caydırıcılık şayet varsa, ancak bir sonuç olarak ortaya çıkar. Yoksa bir ceza, başkaları bir daha o fiili işlemesin diye yerine getirilmez. Cezanın gayesi, özel ve tüzel kişilerin ihlal edilmiş olan hakkını ve huzurunu iade gerekçesine dayanır. Sakatlanmış olan düzeni iade etme sadedinde bir fonksiyon ifa eder.

11 yıl önce
Urgan meselesi
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler
Yıl 2030: Sokak köpekleri simülasyonu