|
Suriye rejimi ABD sayesinde ayakta duruyor

Suriye"de oynanan bayram boyunca ateşkes aldatmacası devam ederken ateşi Lübnan"a sıçratacak bir eylem gerçekleştirildi.

Lübnan İçgüvenlik Bilgi Şubesi Başkanı Tuğgeneral Visam el Hasen evvelki gün Beyrut"un Eşrefiyye semtinde düzenlenen bir suikast sonucu öldürüldü.

Ortadoğu"ya Fransız kalan Türk kamuoyu ve basını adını ilk kez duyduğu bu şahsı ancak öldükten sonra tanıma imkanına sahip oldu.

Kimdir bu Visam el Hasen?

Lübnan"ın iç istihbaratından sorumlu olan bu şahıs her ne kadar siyasi bir kişilik ve rol taşımıyorsa da merhum Refik Hariri"nin oluşturduğu Suriye karşıtı 14 Mart muhalefet cephesinin önemli unsurlarından biri.

Trablus doğumlu Sünni bir ailenin ferdi.

Yine bir suikast sonucu katledilen Hariri"nin hem protokol hem de özel güvenlik şefiydi. Her ne kadar Hariri"nin öldürüldüğü gün izin aldığı için suikastta parmağı olduğu şeklinde iddialar ortaya atıldıysa da oğul Hariri Visam"a güveninin sonsuz olduğunu söyleyerek onu himaye etti.

Visam el-Hasen bu iddialara rağmen Lübnan"da Sünnilerin menfaatini koruyan önemli bir unsur olarak ve 14 Mart hareketinin ayrılmaz parçası yani Suriye muhalifi olarak kaldı.

Tabiatıyla başında bulunduğu iç istihbarat bölümü de Suriye muhalifi olarak icrayı faaliyet etti.

2005"teki Hariri suikastını araştıran komisyonun başındaydı ve bu komisyon o dönemde Lübnan"da askeri birlikleri bulunan Suriye"nin kınanması sonucuna varmıştı..

Dahası Suriye yanlısı eski Enformasyon Bakanı Hıristiyan Mişel Semaha"yı Sünni liderlere suikast düzenleyeceği gerekçesiyle -evindeki patlayıcılarla birlikte- tutuklayan şahıstı Visam el Hasen.

Lübnan"ın yeryüzündeki geleneksel devlet yapısına sahip olmayıp devletin, kurumların yirmiye yakın cemaat arasında paylaşıldığı farklı toplulukların birlikte yaşama bilincini yerleştirdiği nevi şahsına münhasır bir yapı olduğunu hatırlarsak Visam el Hasen olayını daha iyi kavrayabiliriz.

Bu ülkede her hangi bir cemaatin - bu şahıs Sünni olabilir, Şii olabilir, Maruni olabilir, Dürzi ya da başka biri olabilir -ileri gelen önemli bir mensubunun –ki Visam öyledir-öldürülmesi ateşin üzerine benzin dökmekten farksızdır.

Bu suikastta bütün okların Suriye"yi gösterdiği yorumu yapılmaktadır.

Suriye yönetimi bir taraftan kendi şehirlerine bomba yağdırırken diğer taraftan ülkenin kuzeyinde Kürtleri örgütleyip bölgeyi onlara terk etmeye, batısında Alevileri örgütleyip o bölgeyi de onlara teslim etmeye çalışırken komşu ülkeleri de kendi ateşinde yakma politikası güdüyor.

Bir fiskelik ömrü olan Suriye yönetiminin bu denli direniyor olmasının arkasında her ne kadar İran -ki bu yüzden ekonomik krize girdi- ve Rusya görünüyor olsa da Suriye yönetimini asıl ayakta tutan etken Amerika"nın bizzat kendisidir.

Dış müdahaleye gerek yok, içerdeki Özgür Suriye Ordusu"na silah vermeye de gerek yok sadece onların silah temin etmelerine göz yumulsa bile Suriye yönetiminin ömrü birkaç haftadır.

Ama Amerika, muhalefeti bu bağlamda desteklemek için ne Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan"ın yardım etmesine ne de muhaliflerin kendi imkanlarıyla silah bulmalarına izin veriyor.

Suriye"ye yardımı engelleyen Amerika"dır.

Suriye yönetimi ve taraftarları Amerika"yı suçlayıp duruyorlar ama rejimi bugün ayakta tutan asıl güç Amerika"dan başkası da değil.

Yani Suriye"de ölenlerin sorumluluğunu yönetimin yanı sıra Amerika da taşımaktadır.

Onun için Suriye halkı bu haftayı Amerika"yı Protesto Cuması ilan ettiler ve Cuma namazından sonra ABD aleyhine pankartlar açtılar.

ABD Suriye"de İslamcılar iktidara gelecek diye endişe ediyor. Hani Esed İngiliz basınına aylar önce yaptığı bir açıklamada "Biz Suriye"nin İslamlaşmasına karşı savaşıyoruz" demişti ya. Şimdi Amerika da İslamcıların eline geçmektense Esed"in elinde kalsın politikası güdüyor

Çünkü henüz Esed"den sonra yönetimi teslim alabilecek laik liberal bir kadro bulamadılar!

12 yıl önce
Suriye rejimi ABD sayesinde ayakta duruyor
Kupa deyip geçme
Gazetesini bana soran Cumhuriyet okuruna cevabımdır
Özgürlüğün otoriterliği karşısında Filistin taraftarı öğrenciler
Seçimi bırak sahaya odaklan
İsrail yalnızlaşırken Starbucks’ın açıklayamadığı gerçek