|
Bu nasıl bir edepsizliktir?

Necip Fazıl üstadımız, "Biz hohlaya hohlaya buz dağlarını erittik; şimdi ortalık çamurdan geçilmiyor" demişti.

Gerçekten de ortalık çamurdan geçilmiyor.

28 Şubat post-modern darbesinin birleşenleri için de bundan daha elverişli ortam olamazdı.

Fırsatı kaçırmayıp sökün ettiler: İstanbul sermayesi, Aydın Doğan medyası, ulusalcılar, "ulusolcular" ila ahir.

Yazık ki yazık, bunlara bir de "ahir zaman darbecileri" eklendi.

Yok hayır, "Belki o vakit de varlardı; sadece bizim gibi fanilerin kapsama alanı dışında faaliyet gösteriyorlardı" diyenlerden değilim.

Lakin...

Zaman gazetesi genel yayın yönetmeni Ekrem Bey"in (bundan 2 yıl mukaddem) "Aydın Doğan 28 Şubat"a direndi" ifadesi aklımın bir köşeciğinden hiç çıkmadı.

Hatta...

Erbakan Hükümetinin 28 Şubat"a hiç direnmediğini de ilave etmişti. (Halbuki, Erbakan Hoca sonuna kadar direnmişti. Ayrıca, Hocefendi"nin, "Beceremediniz artık bırakın" sözünün manşetleri süslediği bir süreçte daha ne kadar direnebilirdi ki?!)

Ekrem Bey, şükür ki hız kesmişti. Aydın Doğan"ı akladığı hızla devam etseydi, maazallah, "Sincan"da tanklar Refahyol hükümetine karşı direndi" diyebilirdi.

Allah"ı var demedi.

Ama "kendini iptal eden eleman" olsaydı hiç düşünmez şappadak şavullardı.

Malum eleman maalesef fikir planında meşruiyetini kaybetmiştir. Artık hiçbir tartışmayı hak etmiyor.

Daha evvel kaleme aldığı ne varsa (Yargıçlar partisi, yargının tarafgirliği vs.) bugün aksini savunmakla kendini iptal etmiş oldu.

Zaten bu saatten sonra nesini tartışacaksınız ki?!

Halihazırda halkın yüzde 50"sinin teveccühüne mazhar olan, 11,5 yıldan beri de tek başına iktidarda bulunan bir partinin kapatılmasından dem vurmanın meczupluktan öte ne anlamı var Allah aşkına...

Kaldı ki...

Abdurrahman Yalçınkaya"nın 2008"de AK Parti"ye kapatma davası açmasını "talihsizlik" sayan da, "Türkiye"de iki kişiden birinin oyunu almış partiye" kapatma davası açılmasını taaccüple karşılayan da bizzat kendisiydi.

Ben daha efektif bir tartışmayı öneriyorum.

Diyorum ki:

Madem arzular şelale, ve madem demokrasiyi hiçe sayıp isteyen istediğinin kapatılmasını istiyor, ben de elemanın bir kliniğe acilen kapatılmasını istiyorum.

Kemal Sayar"dan Erol Göka"ya kadar işin uzmanı birçok bilim adamı da kin, nefret ve hasedin insan evlatlarında oluşturacağı hasar üzerine toplumu aydınlatmaya davet ediyorum

Evet, eleman behemehal tedavi edilmelidir.

Tedavi sürecinde kötü etkilenmemeleri için çocuklarla teması engellenmelidir. Bu çocuklara, yaşı 60 olanlar da dâhil edilmelidir.

Aslında, Hüseyin abime "turfa müneccim" diyecek kadar saygı sınırlarını zorlayanların AK Parti hükümetini istifaya davet etmeleri gayet normaldir. Nihayetinde herkes karakterinin gereğini yapıyor.

Ekrem Bey"in bu tarz etkilere açık olmadığına, sağduyu sahibi olduğuna inanıyorum.

Yine de, "parti devleti" gibi nitelendirmeler yapması beni ürkütüyor!

Polis devletinin muadili "parti devleti" mi gibi demagojilere tenezzül edecek değilim.

Fakat...

"AK Parti tek parti dönemi diktatörlüğü istiyor" gibi iddialar gerçekten hiç yakışık almıyor.

Ekrem Bey, Yezid"in nasıl iktidara geldiğini, iktidara gelir gelmez Hz. Hüseyin"in biat etmesi için neler yaptığını hadi bilmiyor, tek parti dönemini de mi bilmiyor?

Kusura bakmasın ama hiç değilse şu kadarını hatırlatmak zorundayım: Tek parti döneminde Terakkiperver ve Serbest fırka falan kapatılmıştı, şimdi kendi yazarı AK Parti"nin kapatılmasını istiyor!

Ekrem Bey aman dikkat diyeyim!

Çamurdan geçilmeyen şu ortamdan etkilenip de yarınlarda utanacağınız yazılar lütfen yazmayın.

Gerçekten de çamurdan geçilmiyor!

Baksanıza, Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca geçenlerde, "Yıllarca Kürtlerin dostu geçin, sonra git belediye başkanlarını KCK diye kelepçeleyen paralele yazıl... Yazık yazık..." tweetiyle Cengiz Çandar"ı eleştirdi, cevap nerden geldi.

Aksiyon"un eski elemanı, Bugün gazetesi muhabiri bir muhteremden...

"Cevap" dediğim lafın gelişi, tam çamur. Hem de "başörtüsü kontenjanından yazar" diyebilecek kadar.

Bilgi birikimi, ifade yeteneği, dile hakimiyeti ve mantık örgüsünü herkesin takdir ettiği yazarların değil, bu yazarlara iftira atan kifayetsiz muhterislerin hangi kontenjandan istihdam edildiklerini sormak lazım.

O değil de, "Nihal Bengisu Karaca"nın Zaman maceraları bir hayli fazladır. Herkes edebiyle oturduğu yerde oturmaya devam etsin..." ifadesi nasıl bir iftiradır?

Zaman gazetesini de töhmet altında bırakan bu edepsizliğe değerli insan Ekrem Bey bir şey demeyecek mi?

10 yıl önce
Bu nasıl bir edepsizliktir?
Siyasette yumuşama: Mümkün mü?
Genç kimdir?
Başkan Erdoğan soykırım davasının müdahili olarak ABD’ye gidecek mi?
Özgürlüğün otoriterliği karşısında Filistin taraftarı öğrenciler
Gazze ışığında üniversitenin misyonu