|
O adamları boş verin
Nuri Pakdil
ustamızın “
Edebiyat
”ının belkemiği kelimelerindendir “
hüzün
”, umut gibi bağlanma /biat gibi.


Hatta, kelime değil kavaramdır, kavram da değil, yaşam tarzıdır “

hüzün.



Ustamız bir defasında, “

Hiç alışamadım gülmeye, hüzün vicdanıma daha uygun

” demiştir.



Satranç Dersleri

” şairi merhum

İlhami Çiçek

'te bu halin karşılığı şudur: “

yalnız hüznü vardır kalbi olanın



Erdem Abi

de “

Kar Altında Hüzün Denemesi

”nde, “

Dünyanın en uzun hüznü yağıyor / Yorgun ve yenilmiş insanlığımızın üstüne

” dizesine imza atmıştır.



Edip Cansever

şiiri, baştan sona yalnızlık, otel odaları ve en çok da hüzündür; hem de “

elde var hüzün

” diyen

Attila İlhan

'dan fazla.



İlkyaz Şikayetçileri

” şairi ,“

Ne gelir elimizden insan olmaktan başka

” dediğine göre,

Turgut Uyar

'ın, “

Ne kadar hüzün geçmişse dünyadan / Ne kadar acı geçmişse yaşayacağız

” dizesindeki ahvalimiz mukadderat demektir.



Hüzün deyince de “

ağlamak

” akla gelendir



Ağlamak, / Hüzünle anlaşmak, / Ve kucaklaşmaktır

” der

Özdemir Asaf

, “

Kişinin en kolay mutsuzluğu / Ağlamaktır, geçiştirir umutsuzluğu…



Bilirsiniz ney de ağlar. Firaktan kurtulmak vuslata kavuşmak için.



Hazret-i Pir

efendimiz, “

Dinle neyden kim hikayet etmede / Ayrılıklardan şikayet etmede

” dememiş midir?



Gelgelelim…



Dinle Neyden

” filminin senaristi merhume

Ayşe Şasa

'nın lügatinde “hüzne” hiç mi hiç yer yoktur.



Tam aksine onun başat kelimesi “

neşeden

” ibaretti.



En kasvetli günlerimizde bile moral bozukluğuna izin vermez, “

Boş ver Salihciğim; biz neşemize bakalım…

” derdi.



Anlamazdım. Hüznü ontolojik duruşun mütemmim cüzü zannederdim…



Bir gün muhabbet ederken, fakir,

Kurosova

'nın “

Yume

” (Düşler) filmindeki “Su Değirmenleri Köyü” (bir başka rüya) epizoduna getirmiştim.



Cenaze töreninin adeta bir bayram gibi kutlandığı sahneydi.



Ayşe Hanım

lafın burasında, merhum

Sefer Efendi

'nin, ölümü nefis bir hal olarak nasıl terennüm ettiğini öyle anlatmıştı ki, o an ölümü parayla satsalar inanın satın alırdım.



Daha sonra

Tarkovsky

'nin

Kurban

filminden o söz gelip buldu beni: “

Ölüm diye bir şey yok, sadece ölüm korkusu vardır…



Korku bitti mi de geriye “neşe” kalır.



Ama nasıl bir neşe?



Vur patlasın çal oynasın

” bir neşe değil elbette.



Nasıl demişti

Camus

: “

Vur patlasın, çal oynasın yaşamak, sanıldığı gibi, delice bir azgınlık değildir. Upuzun bir uykudur o.



Son günlerde maalesef yüzler öfkeden, nefretten, kinden, hasetten çatırdıyor.



Ve, sosyoloji her geçen gün taammüden zehirleniyor.



Kimsenin, özellikle de ikiyüzlü adamların canınızı sıkmasına izin vermeyin kardeşlerim.



Yüzünüzden de gülümsemeyi eksik etmeyin.



Hülasa, neşemizi kaybetmeyelim. Neşemizi, yani, muhabbetimizi.


#Nuri Pakdil
#İlhami Çiçek
#Edip Cansever
7 yıl önce
O adamları boş verin
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle