|
Oldu canım, başka arzun?

Sulandırıcılara ve sululuk yapanlara karşı çıkıyoruz diye, gözaltına alınanlara “oh olsun” demeye getirdiğimizi sanan eblehler var.

Siyasi muhalifinin hüküm giymesini istemek ancak ve ancak marazi vicdanların marifetidir.

Bir insanın haksız yere eşinden, dostundan, çoluk çocuğundan ayrı düşmesine hangi vicdan sahibi sevinir?

Gelgelelim, çetelerden hesap sormak da vicdani bir gerekliliktir.

Çünkü adaletin tesisini arzulamayan hiçbir vicdan masum değildir.

Dolayısıyla, anayasal hükümeti alaşağı etmek için enva-i çeşit desise kurmayı, provokasyon yapmayı, vesayet rejiminin sürgit devamı uğruna en kirli mafyöz yöntemlere tevessül etmeyi, bu ülkenin sahibiymiş gibi pervasızca hareket etmeyi alışkanlık haline getirenlere hukuk hesap sormalıdır.

Beklentimiz sadece bundan ibarettir…

Demem o ki, gözaltında tutulanlara karşı özel bir husumetimiz yok.

Dahası, suçsuz olmasını canı yürekten dilediklerim bile var içlerinde.

Kurtuluş Savaşı kahramanlarından İpsiz Recep''in torunu Emin Gürses ve son derece dengeli ve çarpıcı analizlere imza atan Behiç Gürcihan gibi mesela.

Emin Hoca''yı vaktiyle Samanyolu TV''de yayınlanan “Açı” programından, Gürcihan''ı “Açık İstihbarat” adlı internet sitesinden biliyorum…

Yemek tarifi yapsa bile zevkle dinlenebilecek kadar hoş sohbet bir bilim adamı Emin Gürses.

Ne söylediğinden ziyade, söyleyiş tarzına sempati duyulan dobra bir adam.

Çokça komplo teorisine kaçsa da, olan biten üzerinde sadra şifa soru sorabilen, kimi zaman “sözün şehvetine” kapılıp maksadını aşan ifadeler serdetse de son derece içten bir insan olarak yer etti zihnimde…


Behiç Gürcihan ise tek kelimeyle cins bir zekâ.

Fotoğrafı bütünüyle görmeye çalışan “açık” ve “keskin” bir zihin...

Tanımam etmem ama umarım ikisi de masumdur.

Hatta bana sorarsanız öyledirler de. Ne ki, mahkeme karar verecek buna.

Lakin her ikisi de, Ertuğrul Bey''ciğimin kavramlaştırmasına göre, “makul akıl insanı” sınıfına girmiyor. Burası kesin.

Hazretin ayrıştırmasından onların nasibine, “Her dindarı ''şeriatçı'' sanan ve onu yok etmek için şeytanla bile işbirliği yapmaya kalkan…” gibi “sıfatlar” düşmüş.

Çünkü “makul insanı”nın ifadesiyle, “kendi gibi düşünmeyen herkesi Ali Kemal, mütareke basını olarak gören zihniyet”e sahipler.

Peki, ne yapıyor bu adamlar?

“En büyük düşman diye gördüğü ''Kemalizm''i ve Türk Silahlı Kuvvetleri''ni ezmek için, darbe dönemlerinin işkence uygulamalarını bile meşrulaştıran…” sözde demokratlarla kıyasıya mücadele ediyorlar.

Olan da, “makul akıl insanı”na oluyor tabii.

İyi de, Türk Silahlı Kuvvetleri''ni kim ezmek istiyor?

Hele, darbe döneminin işkence uygulamalarını meşrulaştıran “ güya” demokratlar kim?

Ergenekoncunun feriştahı bile demokratları bu denli derleştirici ifadelerle töhmet altında bırakmazken, Ertuğrul Bey''ciğim bu saçmalıklarla neyi hedefliyor?

Sahne önünde kapışanların “çelişkisini” manipüle etmekle, “makul akıl insanları” arasında gerçekleştirmeye soyunduğu büyük “uzlaşmanın” değerini artırmaya mı çalışıyor?

Hülasa, idrak ettiğimiz “büyük dönüşüm” sonrası oluşacak “yeni devlet”in “yeni sınıf”ında, yine başrolü kapma yollarına güller mi döküyor?

Yani, Behiç Gürcihan gibilerle fakir gibiler kapışacak, amcam gibiler de başköşeye kurulacak!

Yine “Telefonum çaldı, arayan başbakandı” tafraları atacak, yeri ve zamanı geldiğinde de “411 el kaosa kalktı” gibi manşetlerle Türkiye''nin gündemine vazıyet edecek!

Oldu canım, başka arzun?

Değişen sosyolojiye uygun şekilde biçimlenecek “yeni sınıf”ta, eskimiş yüzlere de, eski tip davranış kalıplarına de yer olmadığını ne zaman anlayacaksın?

“Azgınlığın” oluşmasına emsalsiz katkı sağlayanlarla, malum “azgınlığın” alevleri üzerinden ikbal devşirmeye çalışan “uzlaştırıcıların” aynı “mal” olduğunu bilmediğimizi mi sanıyorsun?

16 yıl önce
Oldu canım, başka arzun?
Korkular ve cesaret arasında Türkiye...
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit