|
Politik doğruculuk edebiyata karşı


Politik doğruculuk terimi her geçen gün yaygınlaşıyor. İngilizce’deki political correctness teriminin çevirisi olarak kullanılan bu tabir için güzel Türkçemizde edebikelam, hüsnütabir ve örtmece karşılıkları da tercih edilebilir. Örtmece’nin kelime anlamı sözlükte şu şekilde geçiyor: Söylenmesi kaba, çirkin veya sakıncalı görülen nesnelerin, kavramların, başka kelimelerle daha uygun ve edepli bir biçimde anlatılması, edebikelam.


Gündelik hayatta, politikada bu yaklaşımın bir karşılığı olabilir ama söz konusu edebiyat olunca son derece yanlış bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum.

Bütün bunları niçin anlatıyorum? Geçtiğimiz günlerde Charlie’nin Çikolata Fabrikası, Matilda, Cadılar, Dünya Şampiyonu Danny, Okan’ın Harika İlacı gibi dünya çapında çok büyük okur kitlesine sahip ve onlarca eseri beyazperdeye defalarca uyarlanmış olan Roald Dahl’ın çocuk kitaplarıyla alakalı yazarın İngiliz yayıncısı Puffin bir açıklama yaptı. Bu açıklamaya göre artık Roald Dahl’ın çocuk kitapları iki farklı edisyon olarak satışa sunulacak. İlk versiyon yazarın yazdığı gibi olurken ikinci versiyonda bazı kelimeler “daha uygun” kelimelerle yer değiştirecek.


Hemen birkaç örnek vereyim “şişman” sözcüğü yerini “kocaman”a bırakacak; “deli” ve “kaçık” yerine “akıl sağlığı yerinde değil” kullanılacak; “biz küçük kızları ve oğlanları yeriz” cümlesi “biz küçük çocukları yeriz diye değişecek.


Edebi eserlere yapılacak bu müdahale İngiltere’de büyük tartışmalara neden oldu. Birleşik Krallık’ın konsort kraliçesi Camilla bile konuyla alakalı açıklama yapma ihtiyacı duydu:


Lütfen ifade özgürlüğünüzü kısıtlamak veya hayal gücünüze sınır koymak isteyenler tarafından engellenmeden mesleğinize sadık kalın.


İngiltere Başbakanı Rishi Sunak’ın sözcüsü ise şu açıklamayı yaptı:


“Zengin ve çeşitli edebi mirasımız söz konusu olduğunda, başbakan, kelimelerle dalga geçmememiz gerektiği konusunda Koca Sevimli Dev ile aynı fikirde. Edebi ve kurgu eserlerin korunmasının ve havaya uçurulmamasının önemli olduğunu düşünüyorum. İfade ve ifade özgürlüğünü her zaman savunduk.”


Bugün geleceğini görmüşçesine Roald Dahl 1982’de İngiliz ressam Francis Bacon’la söyleşisinde, Norveç kökenlerine atıfta da bulunarak, şunları söylüyor:


Yayıncılarımı, kitaplarımdan birinde tek bir virgül bile değiştirirlerse, benden bir daha asla haber alamayacakları konusunda uyardım. Asla ve kat’a!


Ben yokken, böyle bir şey olursa, o zaman kudretli Thor’un Mjolnir’iyle kafalarına çok sert vurmasını diliyorum. Ya da ‘irikıyım timsahı’ onları yutması için gönderirim.


Edebiyat ve yayın dünyamız son 200 yıldır Batının güdümünde gitmeyi çoğu zaman çok sevdiği için Türk edebiyatının hangi yazarına karşı benzer bir tutum sergileneceğini merakla bekliyorum. Bu tutumu sergilemesi muhtemel kişiler zaten Türk edebiyatı yerine Türkçe edebiyat demeyi uzun zamandır, ısrarlı ve bilinçli bir şekilde sürdürdükleri için sergileyecekleri tutum hiç de şaşırtıcı olmayacaktır.


Edebi eserlere yazarının dışında düzeltmeler yapılması, yazıldığı dönemin şartlarının dışında değerlendirilmeye çalışılması son derece yakışıksız bir yaklaşımdır. Günümüz Türkiye’sinde “zenci” kelimesi, her ne kadar Türkiye’de böyle bir problem yaşanmamış, yaşanmıyor olsa da, kimi kişilerce aşağılayıcı, hor görücü bir ifade olarak değerlendirilebilir, lakin bir Türk yazarın edebi metninde geçen zenci kelimesini Afrikalı-Amerikalı veya siyahi diye değiştirmek son derece absürt bir yaklaşım olacaktır. Ne yapacağız Attila İlhan’ın Zenciler Birbirine Benzemez’ini Afrikalı-Amerikalılar Birbirine Benzemez’e mi çevireceğiz veya Salah Birsel’in Şişedeki Zencisi artık Şişedeki Siyahi mi olacak?


Böyle beyhude bir çabaya girişmeye niyeti olanları şimdiden girdikleri bu çıkmaz sokaktan vazgeçmeleri konusunda uyarmak isterim.

#Edebiyat
#Politik Edebiyat
#Türkçe
1 yıl önce
Politik doğruculuk edebiyata karşı
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle