Yıllardır komplo teorilerine dair klişe bir analiz seslendiriliyor ekranlarda. Bir olay yaşandığında, olayın müsebbibi kim sorusuna karşılık, olayın sonuna bakacaksınız kimin yararına sonuçlanıyorsa sorumlusu odur deniyor. 15 Temmuz klişe analizler adına da bir milat olur belki!
O gece ilk darbe haberleri gelmeye başladığında hiç düşünmeden canını hiçe sayarak sokağa çıkanlar yanında; bankamatik kuyruklarına girenler, marketlerden yiyecek stoklayanlar da oldu. İnsan psikolojisini anlamak açısından her iki insan tavrı da değerlidir. İlk kategoridekiler vatanını ve demokrasiyi koruma içgüdüsüyle hareket ederken; ikinci gruptakiler kendini koruma içgüdüsüyle harekete geçti. Bankadaki paralarını el konmadan yastık altına taşıyabildiği, mutfağına yiyecek stoklayabildiği takdirde gerisi önemli olmayacaktı.
O gece darbe haberlerinden sonra gelecek zamdan nemalanma isteğine yenik düşerek hizmet vermeyen akaryakıt istasyonları yanında, fahiş fiyattan satarak krizi fırsata dönüştürmeye çalışanlar da oldu.
Üsküdar'da peş peşe iki tankın önüne geçen, her ikisinden de tankın altına yatarak kurtulan kahramandan sonra googla'a en çok “tank nasıl durdurulur” sorusu soruldu. Karşı cephe ise “yurt dışına nasıl kaçılır” sorusuna istatistiki değer kazandırdı.
Magazin figürlerinin darbe teşebbüsü sonrası sessizliğe bürünmeleri “galeri haberleri” ne yeni bir açılım kazandırdı. Ünlülerin çocukluk, gençlik fotoğrafları ile son hallerini mukayese eden, yaşanan değişim karşısında okuyucunun şaşkınlık yaşamasını arzulayan magazin editörleri, hızlı bir çalışmayla paşaların gençlik fotoğraflarını nazara vererek; inanılmaz değişim, yıllar devlet adamlarını böyle değiştirdi başlığını attılar. İnsanın yıllarla birlikte yaş alarak değil, masumiyetini kaybettiği noktada, yüzündeki ışığı yitirdiği anda yaşadığı değişimi görmek açısından öğretici bir galeriydi.
Ankara'yı bombalayan uçakların Akıncı Üssü'nden havalandığını öğrenen Kazan halkı ; görüş alanını daraltarak uçuşa engel olmak adına, araba lastikleri yanında, saman balyaları ve ekili arazilerini de ateşe vererek yıllık mahsullerinden feragat ettiler.
Türk Telekom binasını işgal etmek isteyenlere ise canı pahasına Acıbadem Mahalle Muhtarı Mete Sertbaş engel oldu.
Darbe gecesi ne yaptın sorusu uzunca bir süre seslendirilmeye devam edecek. Sosyal medyadan uzak olan fakat adına açılmış “fake” hesaplar karşısında hukuki haklarını kullanmayan sanatçılar; kimi sessiz kalmakla, kimi yanlış ses çıkardığı gerekçesiyle eleştiri oklarının hedefinde. Mutlaka sosyal medyada hesap açılmalı ve sıcak gündemle ilgili açıklama yapılmalı baskısını sağlıklı bulmuyorum. Mahalle baskısı yerini sosyal medya baskısına bıraktı ki tahribat gücü mahalle baskısından daha yüksek. Sağlıklı düşünen hiçbir insanın darbe yanlısı olabileceğine inanmıyorum. Tabii ki aralarında şu anki siyasi ortamdan memnun olmayanlar, bunu zaman zaman dile getirenler var. Hükümete muhalif olmak demek darbe yanlısı olmak demek değil! Sosyal medya semalarında yankılanan ses ver baskısı, riyakar tavırların çoğalmasından, insanların maske ile dolaşmasından başka bir şeye hizmet etmiyor. Diyelim ki en ateşlisinden darbeye hayır cümlelerini sıraladı ne değişecek, milyonlarca takipçisini bu maskeleme ile yanıltması yarardan çok zarar getirir. Düşünmeyen, analiz etmeyen, yaptıklarının ya da yapacaklarının neticesine kafa yormayan robotlaşmış insanların nasıl zararlı eylemlere imza attıklarına şahit olduk. Takipçi, yönlendirilecek güdülecek insan sürüsü demek değil! Bakacak, görecek, gördüklerini değerlendirmeye tâbi tutarak karar verecek kişiler. Ki özellikle çocuklara ve gençlere körü körüne bir insanı takip etmekten uzak durmalarını tavsiye etmemiz gerekiyor öncelikli olarak. Kim olursa olsun, insanları, yanlışları doğruları ile görmelerini sağlayacak bir eğitim almalarını sağlamak gerekiyor.
Halkın o geceki kahraman tutumu, bu halk 14 yıl Kurtlar Vadisi izledi denilerek mizahi yaklaşımla hafifletiliyor. O gece kahramanca duruş sergileyen halktan ziyade bu işe kalkışanlar izlemiş gibi Kurtlar Vadisi'ni.
