|
Asya ülkeleri matematikte neden daha başarılı?

OECD, 3 yılda bir, ülkelerin eğitim sistemlerini ölçtüğü Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Raporu'nu (PISA 2016) açıkladığında, Asya ülkelerinin ilk sıralarda yer aldığı görülür. Dünya ekonomisinin yüzde 80'ini temsil eden 64 ülkedeki 15 yaş grubu öğrencilerin eğitim durumu incelendiğinde; Türkiye, 64 ülke arasında matematikte 45, okuduğunu anlamada 37, ve fen bilgisinde 41. sırada yer aldı.



Matematik dalında Şanghay, Singapur, Hong Kong ve Kore ilk sırayı alırken; okumada Şanghay, Hong Kong ve Kore ilk 3'ü paylaştı; bilimde Şanghay, Estonya ve Hong Kong ilk üçe girdi. Türkiye, tüm alanlarda OECD ortalamasının altında kaldı.



PISA raporunu değerlendiren uzmanlar matematik öğretiminin zeka problemi değil, sistem ve yöntem problemi olduğunu ifade ettiler. 1990'lı yıllardan bu yana uluslar arası eğitim liginde ilk sıraları kimselere bırakmayan Asya kaplanlarının sırrı da sistemde gizli. Araştırmadan çıkan sonuçlar öğretmenlerin derslerde kullandıkları eğitim yöntemlerinin her şeyden önemli olduğunu gösteriyor.



Başarılı sonuç alan ülkelerde öğretmenlerin derslerde matematik kavramlarından ziyade temel aritmetiğe çok daha fazla zaman ayırdıkları; zihinsel aritmetiğe çok daha önem verdikleri; temel ders kitapları kullandıkları ve küçük gruplardan ziyade toplu sınıflarda eğitimi tercih ettikleri anlaşılıyor.



Rıchard E. Nisbett imzalı Düşüncenin Coğrafyası isimli kitap; Doğulular ve Batılılar nasıl ve neden birbirinden farklı düşünürler sorusu eşliğinde, Doğu ve Batı toplumlarını karşılaştırıyor. Aşağıda okuyacağınız bölümü Asya ülkeleri matematikte neden başarılı sorusuna cevap verebilmek adına kitaptan alıntıladım.



“Amerika'da okuma yazma öğrenen çocuklar 'Dick and Jane' adlı okuma kitabını mutlaka okumuşlardır. Bu okuma kitabının ilk sayfasında çimenlik bir alanda koşan küçük bir erkek çocuk resmi görülür. İlk cümleler şunlardır: “Bak Dick koşuyor. Bak Dick oynuyor. Bak Dick koşuyor ve oynuyor.” Bu Batılı zihniyete göre çocuklar hakkında verilebilecek en doğal temel bilgidir. Aynı dönemdeki Çinli okuma kitabının ilk sayfasında daha büyük bir erkek çocuğun omzuna binmiş küçük bir oğlan resmi yer alır. “Abi kardeşiyle ilgileniyor. Abi kardeşini seviyor. Kardeş abisini seviyor.” Bir çocuğun basılı sözle ilk karşılaşmasında bireysel eylemin değil, insanlar arasındaki özellikle de kardeşler arasındaki ilişkilerin aktarılması önemli görülmüştür.



Çocuklara başkalarıyla uyumlu bir şekilde kaynaşmayı öğreten Asyalı uygulamanın tersine, Amerikalı çocuklar her çocuğun bir günlüğüne VIP olabildiği okullara gidiyorlar. Japon öğrencilere hem başkalarıyla ilişkilerini geliştirebilmeleri hem de sorun çözmede beceri kazanmaları için nasıl özeleştiri yapacakları öğretilir. Özeleştiri aracılığıyla bu tutum ömür boyu devam eder. Kimse mesleğinde on yılı geride bırakmadan ustalaşmış sayılmaz.



Özgüven patlaması yaşayan Batılılar kendinden ziyadesiyle hoşnutken; Asyalılar kendini geliştirme dürtüsüyle devam ederler. Yapılan bir deneyde görülür ki Kanadalı öğrenciler başarılı olduklarında Japon öğrenciler ise başarısız olduklarında görev üzerinde daha uzun çalışırlar. Batılılar iyi başladıkları az sayıda işte çok başarılı olabiliyorlar. Doğulular ise her konuda beceri edinmeye daha yatkın görünüyorlar, kendilerini geliştirmek için fırsat olarak değerlendiriyorlar.



Gelişim psikologları Amerikalı ve Çinli annelerin evlerine giderler. Annelerden bebekleriyle her zamanki gibi ilgilenmelerini isterler. Amerikalı anneler nesne etiketlerini Japon annelerden iki kat fazla kullanır. Japon anneler ise nezaket kurallarını öğreten toplumsal rutinlere -empati ve selamlama gibi- iki kat fazla başvurur. Amerikalı bir annenin bebeğiyle konuşması şöyleydi: “Bu bir araba. Arabayı gördün mü? Sevdin mi? Ne güzel tekerlekleri var.” Japon bir anne ise şöyle söylüyordu: “İşte bu bir düt düt! Onu sana veriyorum. Şimdi sen de bana ver. Evet! Teşekkür ederim.”



Amerikalı çocuklar dünyanın genelde nesnelerle dolu bir yer olduğunu öğrenirken; Japon çocuklar dünyanın genelde ilişkilerle ilgili olduğunu öğreniyordu.



Batı'da matematiği zayıf olan bir çocuğun matematik yeteneğinden yoksun hatta belki öğrenme özürlü olduğu düşünülür. Doğuda ise böyle bir çocuğun daha sıkı çalışması ya da belki öğretmenin daha fazla çalışması veya öğrenme ortamının değiştirilmesi gerektiği düşünülür.”


#OECD
#Öğrenci Değerlendirme Raporu
#Düşüncenin Coğrafyası
8 yıl önce
Asya ülkeleri matematikte neden daha başarılı?
Osmanlı Hanedanı ve Kürtler-1
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir