Kehribar; Gürkan Uygun ve Necip Memili birbirine düşman iki karakteri oynasa seyrine doyum olmaz fikrinden yola çıkmış bir dizi. Bir fikir üzerine senaryo inşa etme dönemine geçiş yaşanamadığı sürece, oyuncuların ya düşman olarak kimyası tutacak ya aşık olarak!
Kurtlar Vadisi'nden sonra Kaçak ile şartlar gereği mafya olmak durumunda kalan Gürkan Uygun, yine şartların iteklemesiyle kabadayı olan Orhan Yarımcalı rolünde. Hanımın Çiftliği, Dila Hanım ve Bedel ile kötülükte sınır tanımayan karakterlerine devam eden Necip Memili ise Musa ile diziler arası karakter devamlılığını sürdürüyor. Sözüm ona hikaye değişiyor ama aslında değişen hiçbir şey yok!
Falanca yeni dizi hakkında ne düşünüyorsunuz sorusuna, bahsi geçen diziyi yarım saat seyrettikten sonra her şey bildiğiniz gibi diye cevap vermek istiyorum. Gerçekten her şey bildiğiniz/bildiğimiz gibi.
Bazı köşelerde çok etkileyici bulunan Kehribar'ın fragmanı inandırıcılıktan uzaktı. Unutulmaz bir aşkın tarafları oldukları iddia edilen iki sevgilinin elleri arkadan bağlı, birbirlerinin gözlerinin içine baktıkları sahnede duygu da yoktu aşk da. Dizinin son sahnesi olarak kurgulanmışsa seyir hanesine katkı sağlaması zor diye düşünmüştüm ki, fragmanla başladı dizi. Orhan'ın kabusu olduğu iddia edilen bir rüyaydı.
Orhan ve Leyla; Romeo ve Jülyet misali düşman ailelerin birbirine aşık çocukları. 19 yıl önce Leyla'nın babası kesin bir dille izdivaçlarına karşı çıkınca, iki genç kaçmaya karar verirler. Birlikte geçirdikleri gecenin sabahı, Leyla'nın abisi Musa elinde bıçak karşılarına dikilince her şey alt üst olur. Diyaloglardan anlaşıldığı üzere Orhan ve Musa birbirini seven, iyi anlaşan iki arkadaştır. Orhan “sen benim kardeşimsin” dediğinde, Musa'nın Leyla'yı kast ederek “ben kardeşinsem o neyin” diye sormasından anladığımız kadarıyla.
Babasının onay vermemesine rağmen kız kardeşinin evden kaçmasına öfkelenen Musa, Orhan'ı hedefler, bıçağı kapan Orhan Musa'ya aynı şiddette karşılık verince, Musa yere yığılır. Orhan her şeyi ve herkesi arkalarında bırakıp gitmeyi teklif eder, Leyla ağabeyini ölüme terk edemeyeceğini söyleyerek, kehribar tespihi Orhan'a hediye eder, kaç buradan der. Leyla ortalık duruluncaya kadar geçen bir süreyi kast etmektedir kaç derken; lakin Orhan kalsaydım daha kötü olacaktı gerekçesinin arkasına sığınarak Almanya'ya kaçar. 19 yıl boyunca ne sevdiği ne ailesi kimseyle iletişime geçmez.
Şiddete meyilli değil ama “kısasa kısas”a meyilli Orhan Yarımcalı'dan kahraman inşa etmek niyetindeyse Kehribar, kahraman olma süreci hikayenin başlangıç noktasında ağır hasar aldı. Sevdiği kızı, kaçırdığı gecenin sabahı, üstelik ağabeyini yaraladıktan sonra arkasına bakmadan bırakıp giden bir adamdan ne köy olur ne kasaba misali kahraman çıkmaz! Hele bir de hikaye tüm yerli dizi klişelerini içinde barındırıyorsa!
Arkada bırakılan sevgili hamile ise; bacağından yaralanan Musa, sakat ve eksik bir adam olarak hayatına devam edip, suç sisteminin bir parçası olduysa!
Mazide kalan ama eskimeyen Leyla'nın baba bir kardeşi Bahar, ilk görüşte Orhan'dan etkilenip aşkın kollarına düşecekse.
Orhan, Alman vatandaşlığına geçmek için anlaşmalı evlilik yaptığı Adile'nin oğluna babalık yaparken; kendi öz oğluna aile tarafından aşağılanan birisi babalık yaptıysa.
Biyolojik babasının Orhan olduğundan habersiz Kemal, Orhan'a düşmanken; aynı anne babası gibi düşman ailenin kızına, özünde amca kızına gönlünü kaptırmışsa.
Orhan'ın pısırık ağabeyinin karısı, yerli dizilerin olmazsa olmazı korkunç yenge; sadece paraya düşkün değil ahlaki olarak da düşkün bir karakter olarak Musa'nın tuzağına düşmeye dünden razı ise.
Yarımcalı ailesinde korkunç yenge her türlü kötülüğün ve entrikanın mimarı olmaya dünden razı iken; Bozoğlu ailesinde içinin karanlığı herkesin hayatını karartmaya yetecek baba ve üvey anne klişesi varken; her şey bildiğimiz gibi değil mi gerçekten!
