|
Göç Zamanı; Aşırı didaktik, fazla klişe

Kadrosu yanında zika virüsü de reyting rüzgarını Survivor'dan yana estirince, televizyon kanalları yayın politikalarını gözden geçirdi, yeni dizilerin yayın tarihi öne alındı. Çocuk gelin, töre, kadının değişmeyen yazgısı gibi temalar üzerinden hikayesini inşa eden Göç Zamanı örneğinde olduğu gibi. Seyirci hafta sonları dramdan uzak “gülürdük” efekti yaratacak seyirlik malzeme peşinde koşarken; Göç Zamanı gibi kuruluş hikayesi itibariyle dramın, klişenin dibine vuran bir projeyle Survivor'ın karşısına çıkmak riskli bir hamle.



Çocuk gelinlerden biri olan Cennet'in, kızını çocuk gelin olmaktan kurtarma mücadelesiyle başladı Göç Zamanı, Cennet'in kendi ağzından hikayesini anlatmasıyla. Bir gecede büyümek zorunda kalan, doğurduğu ilk ve tek oğlu elinden alınıp kendine düşman yetiştirilen, halı dokuyarak kocasına kumar parası kazanan, Hanım isimli kumasının zulmüne maruz kalan bir kadın Cennet. Yaşadıklarına katlanmasının tek sebebi üç kızını kendi kaderinden kurtarmak, okumalarını sağlamak. Nitekim hikaye büyük kızı Zümrüt'ün hukuk fakültesini kazandığı gün, tıpkı kendisi gibi para karşılığı zengin bir ağaya kuma verilmesiyle başladı. Önce kendini ve kızlarını zehirleyerek zulme son vermek istedi, yapamayınca kızlarını yanına alıp kaçak olarak yollara düştü. Yıllarca annesini kuma anne olarak bilen öz oğlu Yemin ile ağadan aldığı başlık parasını çoktan kumar borcuna yatırmış olan Cemal peşlerine düşünce, otobüs yerine bir kamyonetin arkasına binmek zorunda kaldı ve klişeler demetine geçiş yaşandı dizide. Tenhada Zümrüt'e tecavüze yeltenen kamyon şoförü, dağ başında geçirilen korku dolu gece, trende paralarını çalan bohçacı kadınlar, hemcinsinin yardım elinin sürüklediği bataklıktan kıl payı kurtuldular. Polis baskınından tesadüfen kurtuldular ama İstanbul'a ilk defa gelen Yemin eliyle koymuş gibi buldu, silahı doğrulttuğu anda araba çarptı, hiçbir şey olmamış gibi peşlerine düştü. Ama gözden kaçırdı izlerini kaybetti. Neden çünkü o silah halı dükkanında Yılmaz'ın şahitliğinde patlayacaktı.



Yılmaz, yıllar önce göç zamanı tifoya yakalanınca anne babası tarafından gözden çıkartılıp ninesine emanet edilen, bir daha aranmayan köklerine küskün bir adam. Ninenin ölümünden sonra gitmediği Mardin'le tek bağı “o kadının” dokuyup gönderdiği halılar. O halılara aşık Yılmaz, çünkü o halıları dokuyan kadın çocukluk aşkı, ninesinin halı dokumayı öğrettiği, akça yılan masalını her ikisine de anlattığı Cennet'ten başkası değil! Yılmaz, mutsuz evliliğine kayınpederine verdiği sözü tutmak adına katlanmaya çalışırken; sevilmediğini bile bile intihar tehdidi ile sevgi dilenen Sevgi, histerik alkolik bir kadın. Tabii aslında Sevgi normal bir kadın olabilecekken onu dengesizleştiren, Yılmaz'ın sen olmasan ne yapardım diye her cümle başında takdir ettiği asistan Hande'dir. Hande sevgilisiyle beraber planlar yapıp Sevgi'yi ortadan kaldırmaya mı niyetlidir, yoksa sevgilisini kullanıp Yılmaz'ı kendine aşık etmeye mi? İlk bölümden alınan ip ucu Yılmaz'a aşık olduğu, bu yolda Sevgi'yi harcadığı, sevgilisini de kullandığı yönünde. Yetimhaneden alıp iş verdiği hırsızlık yapan çalışanına ultra didaktik konuşmalar yapmasa, karısına karşı gereksiz anlayış abidesi rolü oynamasa iyi adam aslında Yılmaz. Fakat karaktere yüklenen aşırılık iyiliğinin üstünü örtüyor.



Akla ziyan tesadüfler, İstanbul bir mahalleden ibaretmişçesine herkesin eliyle koymuşçasına birbirini bulduğu sahnelerin arasında en akla ziyan olanı ise Cennet'in kızının çaldığı altınları tren camından attığı sahneydi. Hırsızdan çalınca hırsız olunmaz mı sandın doğru bir soru ama sahibine teslim edilmek şartıyla. Gerçeklikten


uzak bir tepki ile tren camından atılması hırsızlık eylemini ortadan kaldırmaz!



Göç Zamanı; bir annenin, zulümden kaçırdığı çocuklarını bilmeden bir cehenneme sokuşunun; gözlerinin önünde her birinin dağılıp gidişinin; onlara sahip çıkmak için çırpınışının öyküsünü anlatıyor cümleleriyle başlıyor sinopsis. Tipik bir göç hikayesiyle karşı karşıyayız bir kez daha. Kızlarını töreden kaçıran kadın, İstanbul cehenneminde kızlarını koruyamayacak. Çocuk gelin olmama mücadelesi olarak başlayan hikayede kızlar aşka yelken açacaklar. Masumiyetini kaybetmiş aşk hikayesi ile ne kast edildiği malum. Sonra da oturur kara kara düşünürüz bu babalar neden kızlarını okula göndermiyor neden erkenden evlendirmek istiyor diye? Bu zihniyetle başka türlüsü mümkün mü? Töre hikayesi adı altında hangi ateşin altına odun taşıdığınızın farkında mısınız?



Ezber ve bildik klişelerle yol alan diziler töre ile başlayıp şive ile renklendirilince Göç Zamanı; romantik aşkla başlayıp aile içi karmaşık ilişkiler ağına dönüşünce Gecenin Kraliçesi çıkıyor ortaya. Klişeler hikayeyi hizmet etmek için vardır, öncelik hikayedir. Öncelik klişe olduğunda hikaye geri plana atıldığında ortaya çıkan durum bundan ibarettir.




#Göç Zamanı
#Survivor
#zika virüsü
#diziler
#medya
٪d سنوات قبل
default-profile-img
Göç Zamanı; Aşırı didaktik, fazla klişe
‘Beşikten mezara kadar ilim’
Sarhoştum, hatırlamıyorum
Suçlu kim?
Vergi artışı yerine yapılacaklar
Gazze’deki soykırıma ‘istisnaî’ kılıflar..