|
İki kadın bir çocuk; Analar ve Anneler
Dönem dizisi olarak projelendirilen, 1970'li yılları arka fon olarak kullanan Analar ve Anneler; kadın hikayesi olarak annelik duygusu üzerinden hikayeleşeceğini ismiyle tescilledi. Hiçbir cazibesi olmayan, başka isim bulamadılar mı eleştirisi yapılan isim, basit ve anlaşılır olması sebebiyle annelik hikayesiyle ilgilenenleri ekran başına toplamaya yetti.

Geçen yılın çok seyredilen iki dizisinin ortaya karışık halinin 1970'lere ışınlanan hikayesi Analar ve Anneler. Diğer diziler hikaye kuruluşunda tesadüf zehirlenmesi yaşatırken; Analar ve Anneler paralel bir kurguyla birbirinden tamamen farklı, bir araya gelmesi imkansız iki kadını, bebek hikayesinde birleştirme konusunda teknik olarak başarılı bir ilk bölüme imza attı. İçerik olarak her sahnede eleştirilecek noktalar olmasına rağmen sahne geçişleri başarılıydı.

1971 yılında, üniversite öğrencisi Zeliha ile köyde halasının yanında yaşayan Kader'in 'aşk'la değişen hayatlarını merkeze alarak başladı hikaye. Zeliha üniversiteden arkadaşı Murat'la evlenmiş, babası ve üvey annesiyle problemleri olan, kayınvalidesi tarafından sevilmeyen, kocasının dayısı ve arkadaşının aşık olduğu, koca baskısıyla eylemlere katılan, korkak ürkek bir genç kadın. Eylem yapan kalabalık öğrenci grubu arasında duruşu ve ürkek bakışlarıyla görevini layıkıyla yerine getirmesine rağmen, o dönem politik gençler öyle olmazdı eleştirisi yapıldı oyuncuya. Zeliha apolitik bir kızdı, sadece kocası istediği için, kocasının sevgisini kaybetmemek adına oradaydı. Kayınvalidesi tarafından oğlumu bu hayatın içine sen sürükledin diye suçlandığında, bir kez olsun kendini savunsa, protestolarla ilgilenmediğini ifade etseydi apolitik kimliği anlaşılabilirdi. Bakış, duruş yanında çatışma çıktığında otomobilin yanına sinip türkü söyleterek karakteri anlatma tercihi karakteri anlaşılır olmaktan uzaklaştırmıştı. Olayların içine bodoslama dalan, ideolojisi uğruna cinayet işlemekten geri durmayan Murat, polis dayısının kurşunuyla can vermeden hemen önce dayısının karısına olan ilgisini ifşa edecekti. Zeliha'nın hayatı kocası, kocasının dayısı, kocasının en yakın arkadaşı Tahsin'in eylem ve kararlarıyla şekillenmeye mahkumdu. Kocası siyasi kaçak durumuna getirdikten sonra çıkıp gidecekti hayatından. Yeğeninin bir baltaya sap olamayacağından emin Ayhan takıntılı bir şekilde peşine düşerek hayatını zindan edecekti. Murat hayattayken de öldükten sonra da Zeliha'nın en yakınında olan, hayatını kolaylaştıran, hikayenin beyaz karakteri Tahsin ise Murat ve Ayhan'ın kötücül enerjisi yanında, silik, sıkıcı, ay ne öyle mıy mıy hep iyilik peşinde eleştirisiyle yadırganacaktı seyirci tarafından.

Kötü karakterlerin hikayelerin lokomotifi olmasının yan etkisi; eskiden sıkıcı bulunurdu iyiler, şimdilerde onun hikayesi bana ne vaat edebilir ki yaklaşımıyla reddediliyor. Aslında hikaye genelde tek düze, durağan, klişelerin peş peşe sıralanmasından dolayı merak duygusu yok denecek kadar az ama fatura iyilerin hanesine yazılıyor. Sanki onlar hikayeyi o hale getirmekten sorumluymuş gibi.

Yeğenini gözünü kırpmadan vuran Komiser Ayhan teaserda ben nasıl bir adamım biliyor musun sorusu eşliğinde seyircinin gözünün içine bakarak kendini anlatıyordu. “Talihsiz bir adamım. Babam annemi terk etti, gitti. Çenesi kafasından daha büyük bir kadındı annem. Bir gün kaynayan çaydanlık annemin üstüne dökülüverdi, istemeden.” Annesini bile isteye haşlayan adam, yeğenine diğer insanlara neler yapmaz ki, polis kimliğinin altında elinde silah! Tabii bu arada Ayhan annesine bakarken hemşire abla Neriman neredeydi diye soruyor insan. Kardeşine annelik yapmış bir kadın görünümünde çünkü.

Tüm renkleri içinde barındıran, ne salt kötü ne salt iyi denebilecek, oğluna olan tutkusundan gelininden ölesiye nefret eden Neriman, intihar etmek üzere olan Kader'i kurtararak merhamet sahibi olduğunu ispat ediyor. İyilik olarak okunan, bak salt kötü değilmiş yorumlarına sebep bu kurtarış, dakikalar içinde torununu gasp etme olayına dönüşecekti. 'İki anne tek çocuk' hikayesinde, doğuran mı annedir büyüten mi sorusunun fitilini ateşlemek üzere Zeliha ve Kader aynı gün aynı hastanede doğum yaptı. Kader hikayenin geleceği düşünülerek ölü doğum yaptı, fakat Neriman kayıtları değiştirerek torununu Kader'in kucağına verdi.

Hayatı aşkla kökünden değişen biriydi Kader. Sevdiği kişiyle evlenmesi sevdiğinin babası Salih ağa tarafından engellenmiş, halasını kaybettiği gece ağanın tecavüzüne uğramış, kendini yollara vurarak sevdiği adamın baba katili olmasına engel olmak istemişti. Köydeki hikaye tutarsızlıklar nazara verilerek sahne sahne eleştirilebilir. Karakter davranışları ve sahnelerdeki tutarsızlıklar o kadar çok ki! Hikaye varlığını o tutarsızlıklara borçlu, o tutarsızlıklar etrafında akıyor hikaye.

Diğer dizilerde tesadüf olarak karşımıza çıkanlar Analar ve Anneler'de tutarsızlık olarak hayat buluyor. İkinci bölümde seyirci sayısındaki azalışın sebebi de bu. Seyirci ikna olmadığı, mantıklı bulmadığı bir hikayenin peşine düşmüyor. İlk bölümdeki nasıl bir hikaye şimdi ne olacak merakı, ikinci bölümde canlı tutulamadığı itinayla yok edildiği zaman özellikle. Hikaye anlatmak Zeliha ve Kader'in gündelik hayatından kesitlere dönüştüğü zaman, psikopat Ayhan şimdi ne yapacak sorusu dahi yeterli gelmiyor.
#Dönem dizisi
#Analar ve Anneler
#dizisi
8 yıl önce
İki kadın bir çocuk; Analar ve Anneler
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle