|
Kara Para Aşk; Mutsuz mutlu son
Final yapma kararını birkaç defa revize eden Kara Para Aşk, normalde diziler haziran ayında final yaparken temmuz ayını neden bekledi bilmiyorum ama tüm rakipleri ekrandan çekilmiş olmasına rağmen reyting olarak oldukça tatsız bir finale imza attı. Ekran karşısında sadece Ömer ve Elif fanları kalmıştı uzun zamandır. Ortak kanaate göre ilk 13 bölümden sonra tekrara düşen, yalpalayan senaryosu, cevapsız kalan sorularla günden güne seyircisini kaybetmişti. Özellikle ilk bölümde merakı artırmak için sorulan soruların finalde dahi cevapsız kalacağından emindi seyrettiği dizide mantık ve hikaye bütünlüğü arayan seyirciler. Ne zaman ki yerli dizilerde mantık ve hikaye bütünlüğüne sahip senaryolar yazılmaya başlayacak ancak o zaman sektörün geliştiğinden bahis açabileceğiz. Şu haliyle türü ne olursa olsun sabun köpüğünden farkı yok dizilerin!

İlgi çekici bir kurguya sahip Kara Para Aşk'ın ilk bölümünde tüm karakterlerden şüphelenilmesi istenmiş ve bir takım sorular sorulmuştu. Ekranda son yazısı görüldü, o sorular halen daha cevapsız! Ömer'in kafasına odunla vuran kimdi? Elif'in kasaya sakladığı paralara ne oldu? Taner ve Pınar cinayet gecesi kayıp 45 dakikada ne yaptılar, ne gördüler? Taner'in gömleğindeki kan kime aitti? Sibel'in odasındaki kutu neden oradaydı? Cinayet gecesi gizlice evden çıkan Zerrin nereye gitti? Ahmet Denizer kara para işine nasıl bulaştı? 13 bölümden sonra sürekli seyretmediğim için ben mi kaçırdım diye internette dolaştım, sonuna kadar seyreden ve harcadığı zamana hayıflananlar da aynı dertten muzdaripti.

Senaryonun derdi ürettiği sorulara cevap vermek değil, Ömer Elif aşkına engeller çıkartıp aşklarını sınamaktı! Sibel ve Ahmet Denizer ilk bölümde, Zerrin, Taner ve Pınar ilerleyen bölümlerde ölerek ayrıldıkları için diziden, cevapsız soruları da beraberlerinde götürdüler. Tayyar'ın ortağının ilk etapta Zerrin olduğunu, Zerrinden doğan boşluğun Nedret hala ile doldurulduğunu dolayısıyla Tayyarla kara para işinde ortak olduğunu düşünmedim değil.

Polisiye unsurlar taşıyan, suç, adalet, hukuk tartışmalarının bolca yapıldığı, aynı senaristlerin kaleminden çıkan, aynı kanalda yayınlanan, aynı yapım firmasına ait iki dizide Karadayı ve Kara Para Aşk'ta kötüler cezalarını ölerek ödediler! Karadayı'da kötülüklerin elebaşı Bakan ve Savcı öldü, Belgin intihar etti, sadece vicdan azabı çeken Seyis hapishanede cezasını çekiyordu. Kara Para Aşk'ta ise Hüseyin fedakarlık yaptı kardeşinin canını kurtarırken felç oldu, Tayyar Ömer'in baskısıyla intihar etti. Metin kaçak da olsa özgürlüğüne kavuştu, kara para cinayet adam kaçırma bilumum suçtan cezasız kaldı. Baba kurbanı bir çocuk olan Metin'i Nilüfer'in aşkı temize çekti senaristlerin hükmüne göre. İşlediği suçlardan pek çoğunu Nilüfer'e aşık olduktan sonra işledi Metin. Yakayı ele vermeseydi Tayyar'ı ortadan kaldırıp suç örgütünün başına geçme niyetindeydi.

Ömer'le Elif mutlu sonla kavuşsalar ne olur kavuşmasalar ne olur hiçbir önemi yok! 54 bölüm boyunca kara para aklama, organ kaçakçılığından bahis açan bir dizinin adalet ve hukuk sistemini arkasına alarak suç örgütünü çökertmesi beklenirdi. Tayyar ölünce suç ortadan kalkmadı ki suçlu ortadan kalktı, örgütün başına başkası geçti ve aynen devam ettiler. Babasının katilini ve kaçak elmasları bulmak için polise muhtaç olan, Ömer'le bu vesileyle tanışan Elif ise bu arada Ömer'den mesleğini bırakmasını talep ediyordu. Van'da suçluları yakalarken tanıştığımız Ömer, ödüllü bir polisti. Senaryo Tayyar'ın ağzından sürekli Ömer çok başarılı bir polis dedirtiyordu ama Tayyar kedinin fareyle oynadığı gibi oynadı Ömer'le. Başarılı bir polis olduğu her bölümde birkaç defa söylenme ihtiyacı hissedilen Ömer'in ise ilgilendiği başka herhangi bir vaka yoktu, Tayyar meselesinde ise Tayyar sürekli bir adım öndeydi. Tayyar, Ali amir, Hüseyin bağlantısını çözen Ömer değil Arda idi ama senaryo bir kere bile Arda'nın başarısının altını çizmedi. Nedret bağlantısını kuran böylece son düğümü çözen ve bunu canıyla ödeyen İpek komiserin başarılarından da bahis açılmadı. Aynı şekilde Karadayı'da Feride başarılı bir hakimdi ama Mahir dışında ilgilendiği bir dava yoktu. Vurulmuş bir adamın başında melül mahzun beklerken, Savcı Turgut adamın orada vurulmadığını yerdeki kan izlerine bakarak izah ettiğinde başarılı Feride Hakim'in heyecanı, Turgut'un zekasına hayranlığı görülmeye değerdi. Ki zaten pek çok bağlantıyı da Salih kimliği altında Mahir çözmüştü. Kötülükte sınır tanımayan Turgut'un parlak zekası ile adaletin temsilcisi Feride'nin durgun zekası yan yana gelince hukuk sisteminin neden adaletli bir şekilde işlemediği anlaşılıyor.

Kara Para Aşk'a dönersek Tayyar'dan sonra suç örgütünü çökertmeye niyetlenen Ömer, babasının katilinin kim olduğunu yıllardır elinden düşürmediği çakmak sayesinde anlayınca çete örgüt falan rafa kalktı. Tıpkı Elif'in babasının katilini bulduktan sonra polisliği bırakması için baskı yapması gibi Ömer de babasının katilini bulduktan sonra istifa etti ve Elif'in peşinden gitti. Finalde ikilinin kötülerin korkulu rüyası olmaya niyetlenmesi aldatmasın anlık geçici bir heves o sadece. Ters köşe yapmak adına Elif'i Ege ile yeni bir ilişki içinde gösterip, hiç yan yana gelmemelerine rağmen Aslı ile Ege evlendi demek kelimenin tam manasıyla senaryo kusuru.

Reytingleri düşük seyretti ama yurt dışı satışlara güvenerek 54 bölüm ekranda kaldı Kara Para Aşk. Biz nerede hata yaptık seyirciyi neden kaybettik muhasebesi yapmış mıdır ekip merak ediyorum. Suçluların hükmünü adalete bırakmak yerine senaristlerin kendilerinin vermesi, 54 bölüm boyunca kara para aklama, organ mafyası ve suç örgütlerini çökertmeye yönelik bir önerisinin olmaması, aksine Tayyar nezdinde suç örgütünün örümcek ağı misali tüm meslekleri sardığına ve çökertilmesinin imkansızlığına dair yaşattığı umutsuzluk en büyük hatasıydı dizinin.
#Kara Para Aşk
#türk dizileri
#Ali amir
٪d سنوات قبل
Kara Para Aşk; Mutsuz mutlu son
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi