*
“Doğma Hakkı, tüm zamanların en popüler radyo oyunuydu. Yarım yüzyıl öncesine ait bu melodram Latin Amerika topraklarında coşkun gözyaşlarına sebep oldu. Peki sen diye sordular yazara, neden insanları bu kadar ağlatıyorsun? Kendini savundu yazar, ben kimseyi ağlatmıyorum. Ben onlara ağlamaları için bahane buluyorum.” (Yürüyen Kelimeler- Eduardo Galeano)
*
“Hoş ve harika gibi kelimeleri insanlar çoğunlukla kendilerine aşina olmayan şeyler için kullanırlar. Tıpkı “yabancı”nın aşağılayıcı bir kelime olabilmesi gibi, “hoş” da bir şeylerin ters olduğunu ima edebilir. Bu kelimeleri normalde bir şiire aşina olduğunu iddia eden insanların yanında veya şiire aşina olduğunuzu iddia etmek için kullanmazsınız. Profesyoneller kendi aralarında konuşurken şiirlere hoş demezler. “Hoş” ya da “harika” gibi kelimeleri kullandığınızda, bu kelimeler başka bir şeyin işini görüyormuş gibi gelir. Boşuna beklenen bir açıklamanın işini görüyor olabilirler. Sağlam görüşler gibi görünebilirler, ama bu izlenimi destekleyecek hiçbir şey sunmazlar.” (Sanat Neye Benzer-Miguel R-Tamen)
*
“Beli Telephone Company'de elektrik mühendisi olarak çalışan Penzias ve Wilson, günlerden bir gün, külah biçiminde, son derece başarılı yeni bir anten geliştirdiler; çok da gurur duyuyorlardı eserlerinden. Kısa süre içinde, antenin parazit yaptığını fark ettiler. Bunun sorumlusunu bulmaya çalıştılar: Yakınlardaki bir radyo istasyonu olabilir miydi? Ya da bir askeri üs? Ne biriydi sorumlu, ne öteki. Derken antenin dibine güvercinlerin yuva yaptığını gördüler. Kuş pisliklerini özenle temizlediler. Suçlu onlar da değildi. Bunun üzerine elektrikle ilgili bir dergide antenlerde parazitlenmenin önlenmesiyle ilgili kısa bir makale yayınladılar ve fosil ışımaya değindiler. Bu onlara Nobel Ödülü'nü kazandırdı: Sonuç olarak, fosil ışımayı yakalamışlardı. Ana fikir: Güvercinlerin arkasından sıkı bir temizlik yapmak, insanın ufkunu
açabilir.” (Yerkürenin En Güzel Tarihi)
*
“Kurmaca; eğlenceden, insanın duyarlığını bileyen ve onda eleştirel bir ruh uyandıran düşünsel bir alıştırmadan öte bir şeydir. Kurmaca, uygarlığın varlığını sürdürebilmesi, içimizde insanın en iyi yanlarının uyandırılabilmesi ve korunabilmesi için mutlak bir gerekliliktir. Yalıtılmışlığın yabanıllığına geri dönmememiz ve yaşamın pek çok şeyi derinliğine görebilen, ama o şeyleri nelerin çevrelediğini, öncelediğini ve sürdürdüğünü göz ardı eden uzmanların yararcılığına indirgenmemesi için mutlak gerekliliktir. Bize hizmet etmeleri için icat ettiğimiz makinelerin uşakları ve köleleri olup çıkmamamız için mutlak bir gerekliliktir. Edebiyatsız bir dünya, tutkulardan, ülkülerden ya da başkaldırıdan yoksun bir dünya olurdu, insanı gerçekten insan yapan şeyden, kendi olmaktan sıyrılıp düşlerimizin hamuruyla yoğrulmuş bir başkasına, başkalarına dönüşme gücünden yoksun kılınmış bir otomatlar dünyası olurdu.” (Edebiyata Övgü-Llosa&Fuentes)