|
Sen de Gitme...

İlk bölümde senaryonun çatılışı, anlatılacak hikayeye dair bir sürü ipucu verir. Daha doğrusu verirdi. Verilen vaade inanarak, ip uçlarına tutunarak yol alıp, hayal kırıklığı içinde seyrettiğim, terk ettiğim diziler çoğunlukta son yıllarda.

Onüçüncü bölümden itibaren benzeşirken diziler birbirine, artık ilk bölümden itibaren kopya etkisi hissediliyor. Bir önceki sezona damgasını vuran tema, hızla her senaryoya adapte edilirken; bazen de o sezonda dikkat çeken yapımın benzerleri işgal ediyor ekranı.

Aşkı anlatıyorlar, içinde aşktan başka herşey var. Ağırlıklı olarak da ihanet ve intikam. Anlattıkları hangi tema, hangi duygu olursa olsun bir şey eksik hissi çok baskın. Bir kaç hafta önce eksik olan duyguyu keşfettim. Yine ekran karşısında, yine bir dizi vesilesiyle. İlk sahneden itibaren o kadar yoğundu ki hüzün, seyretmekten alamadım kendimi.

Bir hastane ortamıydı. Grey''s Anatomy''den esinlenme Doktorlar''ın aksine yerli bir hastane ortamı. Doktorlar dizisinde vakaların işlenişi profesyonel, asıl karakterlerin hayatı ithal ve gerçek dışıydı. Sen de Gitme''de ise vakaların işlenişi acemi olmasına rağmen karakterler gerçek ve hayatın içinden.

Başarılı bir cerrah olan Mehmet, herkese hayat verirken; eşini kanserin pençesinden kurtarmakta çaresiz kalınca; küçük kızı Elif''i babaannesine, mesleğini geçmişe bırakır. Taksi şoförlüğü yaparak hayata tutunmaya, acısıyla başetmeye çalışır. Aradan geçen yedi yılda bir kez bile dönüp bakmaz geriye. Aynı anda hem annesini hem babasını kaybeden Elif, babaannesinin sevgisi ve şefkatiyle duygularını şiir yazarak dile getiren naif bir kız olur. Ta ki bir gün babaannesini kaybedene kadar. Bu sefer ölüm baba kızı mecburi bir şekilde bir araya getirse de, zamanla birbirlerini tanıyacak ve keşfedeceklerdir.

Baba kızın hayatı aynı zamanda hastanenin başhekimi Ceyda ile kesişir. Çocuk doğuramadığı için kocası tarafından terk edilen ve bunu mahkeme ilamıyla öğrenen Ceyda ki o esnada iş seyahatinden dönecek kocası için sofra hazırlamaktadır. Bir adamla evlendim bir avukatla boşandım diye ifade eder yaşadığı travmayı.

Her hikayenin bir gideni var. Geride kalan o gidişi zor da olsa kabullenmeye, alışmaya çalışırken; hayatlarından gidenlerle başa çıkmaya çalışan diğer insanlarla karşılaşır.

Hiç evlenmemiş, tanıyanların Esma anne diye hitap ettiği yaşı geçkin hemşire neden evlenmedin sorusuna kısmet diye cevap verse de onun hayatının temelini de gitmek oluşturur. Ama bu sefer giden kendisidir. Nişanlısı ile evlenme arefesindeyken babasının yatalak hasta olması seçimini babasından yana kullanmasına sebep olur. Hiç bir iz bırakmadan mahalleden taşınırken aynı zamanda sevdiceğinin kalbinden taşınır. Yıllar sonra mazinin peşine düştüğünde nişanlısının kendisinden sonra evlendiğini iki çocuk sahibi olduğunu öğrenir. Nasıl bir hayat yaşadığına dair merakı uzun sürmez. Eşini kaybetmiş, kızının dönüp bakmadığı, eve göz koyan oğlu tarafından huzur evine yatırılmaya çalışılan acı dolu bir hayatın sahibi olarak çıkar karşısına eski nişanlı. Evlatları tarafından baba yerine konmayan bir adam; çocuğu olmayan ama herkesin anne diye seslendiği bir kadın. Babasını hiç bırakmamış otuz yıldır büyük özveriyle bakan bir kadın aynı zamanda. Hangisi mutlu, hangisi daha huzurlu, hangisi daha umutlu.

Şahit olduğun bir başka hayatın hikayesinde kendini kaybetmek ya da kendini bulmak. Seçim tamamen bize ait.

Sen de Gitme, gerçek hayattan kişilere ses veriyor. Bölüm finalinde bir sonraki bölüm için soru işareti bırakmak, merak duygusunu tavan yaptırmak için hikayeye takla attırmıyor. Duygu sömürüsü yapmıyor, ritmi de gerçek hayat gibi.

Küçük gelişmeler ruha dokunmaya, insanı anlamaya fırsat veriyor. Olaylar silsilesi hızla akanlar değil!

13 yıl önce
Sen de Gitme...
Rumeli’nin kalb-i selîm kapıları
Kara dinlilerle milletin savaşı
Veda Hutbesi ve insan hakları (3)
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!