|
Uyarlamalar ve ‘bizleştirme’
“Aslında başka ülkelerin dizilerinden uyarlanan dizilere çok sıcak bakan bir oyuncu değilim. Çünkü bu uyarlamalar ne kadar uyarlansa da çeviri kokuyor. Ben, yönetmenimiz Yusuf Pirhasan'ın 'Biz tamamen bizleştireceğiz bu projeyi' sözüyle ikna oldum.” Alıntıladığım sözler Güney Kore uyarlaması Baba Can'dır dizisinde yufkacı Salih olarak ekranlara gelen Settar Tanrıöğen'e ait. Röportajı okuyunca 'bizleştirme' işinin nasıl yapılacağını merak ettiğimden hikayenin ipuçlarını, senaristin bakış açısının çerçevesini belirleyen sinopsise ulaştım. Unutulan aile değerlerini günümüze uygun şekilde hikayeleştirdiği iddia edilen Baba Candır'ın sinopsisinde ilk dikkatimi çeken; babanın hayat koçluğu yaptığı ifadesi, ikincisi ise çocukların henüz kendi evlerine çıkacak ekonomik özgürlüğe kavuşamadıkları için baba evinde yaşamaya devam ettikleriydi. Bütün uyarlamalar seyirci hikayeye yabancılık çekmesin, kendi hayatına dair tanıdık izler bulsun yaklaşımıyla yerli ögelerle süslenir. Baba Candır'ın senaryosu yazılırken 'bizleştirme' yapıldığı muhakkak ama mesele 'biz'in kim olduğu. Sinopsisteki her iki ifade de 'bizleştirmenin' 'biz'in çok uzağında olduğunun altını çiziyor.

Salih'in hem anne hem babalık yaptığından bahis açılıyor ama kaç yıldır onlarla birlikte yaşadığına dair bir bilgi olmamakla beraber Nermin hala da aynı evde yaşıyor. Salih'i çocuklarına karşı fazla yumuşak ve anlayışlı bulan Nermin Hala, ilk bölümde, yıllardır hem annelik hem babalık yaptı diye kendi kendine konuşurken seyirciye durumu izah ediyordu. Temizlik, yemek, çamaşır, bulaşık gibi evin her türlü işini üzerine alan Nermin hala sabahın köründe kalkmış, börek yapmış, kahvaltı hazırlamıştı. Annenin boşluğunu doldurmaya çalışan, abisinin hayatını kolaylaştıran Nermin; hem annelik hem babalık yaptı cümlesini kurar mı? Birkaç bölüm sonra Egemen'in babasına tavrı karşısında kendini kontrol edemeyip tokat atacak Nermin böyle bir cümle kurar mı? Evin her türlü işini yapmasına rağmen, Ece'nin, 'yıllar önce birkaç günlüğüne geldi bir daha da gitmedi halam' sözünü sineye çeker mi? Sebep sonuç takip edilerek yazılsa, duygu takibi yapılsa sineye çekmediği yeğeninin sözlerine alındığı kırıldığı açığa çıkar. Ama Nermin halanın hikayedeki görevi bazı şeyleri seyirciye izah etmek, abisinin hatalı tavırlarını seslendirmek, arada komedi ihtiyacını gidermek olduğundan Ece'nin söyledikleri hiç söylenmemiş gibi kabul gördü. Evin hemen bitişiğindeki yufkacıya giderken abisine sefer tası hazırlamak, arkasından su dökmek, mahalleliyi güne çağırıp abisine kısmet bakmak, hiç giymem dediği kot şort alıp adamı hatır için giymeye mecbur bırakmak Nermin halanın mizaha yaptığı katkılar. Fedakar olarak sunulan Salih'in çocuklarıyla sadece yemek yeme üzerinden iletişim kurmasını, kümeste tavuk beslemiyorsun diye eleştiren Nermin, bir kısım seyircinin hislerine tercüman oluyor.

Hayranların seti ziyareti esnasında çekilen fotoğrafta bahsedilen hayran kitlesinin yaş ortalamasının 10 olması, özellikle Pollyanna Ceylan'ın hikayesi söz konusu olduğunda senaryonun ne kadar önemli olduğunun altını çiziyor. Anne babasını küçük yaşta kaybetmiş, mahalleli tarafından büyütülmüş Ürgüp'te yaşayan Ceylan, hayata pozitif bakan ilk bölümlerdeki şımarık tavrı görmezden gelindiğinde aile değerlerine önem veren, aklı başında bir genç, 23 yaşında. Hikayesi 11 yıl öncesinden başlıyor. 12 yaşında iken gölde boğulmaktan kurtardığı adının Emrecan olduğunu söyleyen ve 11 yıl sonra evlenmek üzere söz veren çocuğu bulmak üzere İstanbul yollarına düştüğünde. En büyük hayali çocukluk aşkıyla evlenmek Ceylan'ın! Çocuk karakterleri aşk hikayelerine dahil etmek dahi çocuk seyirciler açısından tehlikeli iken, çocukluk aşkının peşinde, elinde bavul İstanbul yollarına düştü Ceylan. Söz veren Emrecan değil ama boğulma esnasında orada olması, Ceylan'ın İstanbul'da karşısına çıkan ilk kişi olması sebebiyle esas oğlan olmayı hak etti! Ben sana evlenme sözü vermedim, evlenmeye niyetim yok dese de; Ceylan Emrecan'ın evine yerleşti. İlk görüşte kalp krizi geçirmesine sebep olsa da Salih babanın ve Nermin halanın gönlünü fethetti. Belki Emrecan bu vesileyle yola girer iş güç sahibi olur hayaliyle. Emrecan hiçbir işte dikiş tutturamayan üniversite sınavında sıfır çekmiş biri, abla ve abisinin aksine ekonomik açıdan bağımsızlığını ilan etmeye uzak olduğundan ayrı eve çıkma hayalleri de kurmuyor.

Tek kelime etmeden anlayışsızlık mesafesini ya da son sözü söyleyerek iktidar mesafesini muhafaza eden babalardan değil yufkacı Salih. Elinde bazen sandviç bazen sefer tası çocuklarının peşinde dolaşan, hata yaptıklarında suçlamak yerine kendini sorumlu hisseden bir baba ama çocuklarına ulaşmakta iletişim kurmakta zorluk çekiyor. Üç çocuğunu da emniyetten topladığı akşam bir kez daha babalığını sorguladı. Anlayış göstermenin çocuklarına zarar verdiğine kanaat getirip en kısa zamanda kısmet bulup evleneceksiniz diyerek resti çekti. Ceylan ve Derya'nın oğullarıyla zoraki evlenme çabalarına Salih de evlenmeyi ceza olarak gördüğünü belirten bu restle katkıda bulunurken bir babanın düşebileceği en zor duruma düştü. Başhekimin kızıyla evlendiğinde sınıf atlayacağının hesabını yapan Egemen, müstakbel kayınvalidesinin yaptığı teklifin de etkisiyle evlendiğim zaman sizinle tüm ilişkimi keserim diyerek babasının restini gördü.

Patronu oğluyla ilişkisini düzeltsin diye çabalayan, baba oğul yemek yesinler diye uğraşan Ece ne babasının hissiyatından haberdardı ne de aslında evlenin derken neyi kast ettiğinden. Hemen evlenemem ama maaşıma zam talep edip evden ayrılabilirim dedi babasına. Ece seyirci prototipi gibi; dizi karakterleriyle empati kuran, onlarla gülen ağlayan, ama yanıbaşındaki aile ferdinin derdine duygusuna yabancı olanların simgesi.
#Baba Candır
#diziler
#türk dizileri
9 years ago
Uyarlamalar ve ‘bizleştirme’
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi