|
Yeni bir diziye maruz kalmak
Ekranın yeni fenomeni olarak değerlendirilen Güney Kore uyarlaması dizilerde sonbaharla beraber yaprak dökümü başladı. Alay edilen, küçümsenen, 1960'lı yılların Yeşilçam filmlerini hatırlatan Güney Kore dizilerinin uzun ömürlü olamayacağını, bir rüzgardı esti geçti cümlesiyle özetlenebilecek kadar kısa ömürlü olacağını tespit edebilmek için uzman olmaya gerek yok! Görünen köy kılavuz istemiyor ama hikaye yazmakta ciddi sıkıntı yaşayan, yeni yazarları yeni bakış açılarını sektöre kazandırmak adına adım atmayan dizi sektörü, halen daha Güney Kore uyarlaması dizilerden medet umuyor! Mayıs Kraliçesi'nin ekran yolculuğu başladı, Acı Aşk ilk tanıtım filmiyle görücüye çıktı!

Birkaç yıl önce yeni başlayan diziler, tekrara düşen uzadıkça uzayan diğer dizilerin yanında taze bir nefes olarak imdada yetişirdi. Yeni dizilerin ise ilk bölümü dahi fazlaca sıkıcı, fazlaca uzun geliyor. Bazı seyirciler durumu 'maruz kalmak' deyimiyle özetliyor ki; gerçekten yeni diziler, ilk bölümden itibaren yeni bir hikaye seyretmiş, yeni bir hayata dahil olmuş, yeni karakterlerle tanışmış olmaktan ziyade, yeni bir şeye maruz kalmış gibi hissettiriyor.

Analiz yaparken seyirci ne izliyor, neden izliyor, nasıl algılıyor sorularına odaklanılır genelde. Tekrarın tekrarı uzadıkça uzayan önermesiz senaryoların peş peşe ekrana gelmesinden sonra, bu hikaye neden yazılır, nasıl yazılır diye düşünüyorum ağırlıklı olarak. Kötülüğün tarihini yazmaya neden niyet edilir, neden hikayelerde psikopat karakterler ön plana çıkartılır, dünyanın merkezine yerleştirilir, tüm hikaye onların kötücüllükleri etrafında şekillenir sorularına cevap arıyorum.

Kötü karakterleri canlandıran oyuncuların röportajlarını okuyorum; o kötü birisi değil, gözlem yaptım, içimdeki kötüye ulaşmak için uzunca bir süre çalıştım açıklamaları dikkatimi çekiyor. İyiler pasif, sıkıcı iken; kötülerin enerjileriyle göz kamaştırmalarının sebebi bu açıklamalarda gizli! Herkes kendini iyi, başkasını kötü görüyor. İyi bir karakter canlandıracağı zaman sanki iyiliğin her haline, her duygusuna hakimmiş edasında oynarken, kötüyü bilinmez olarak algıladığından okuyarak gözlemleyerek ciddi manada bir çaba sarf ediyor. Bu kadar kötüye ve kötücüllüğe maruz kalınca iyiliğin alfabesini unuttuğumuzu, kötülüğü ezber ettiğimizi fark etmiyoruz bile. İyilerden ve iyilikten uzaklaştığımız için ekrandaki iyilerin enerjisi düşük! Tek başlarına hikayeye yön veremedikleri, kötülükten korunmak adına savunmada bir hayat yaşadıkları için hikayeleri gelecek vaat etmiyor, tüm dikkat kötülere kötülerin enerjisine odaklanıyor.

Edebiyat/sanat bir şeyin nasıl olduğu ya da ne olduğuna odaklandığı gibi, nasıl hissedildiğine de aracılık eder. Saf empati, anlamak için gerekli olan eleştirel zekaya aykırıdır. Empati kurabilen bir hayal gücü zannedildiği kadar masum değildir! İnsanları sevmeyen ya da şahsi çıkarları için cinayet işleyen biri gibi hissetmek için değil, insanları sevmemenin ya da adam öldürmenin ne anlama geldiğini kavramak adına ekran karşısına geçer seyirci. Bu zannedildiği gibi deneyimin dolaylı biçimi değil, hem duygusal hem düşünsel bir süreçtir. Seyirci locasından önce kötülüğün tarihini yazmaya niyetlenen, üretici kanadında olanlar bunu kavramak farkı anlamak durumunda.

Kötülüklerden kötülük beğenen, ucundan kıyısından iyi tarafı açık edildiğinde, saf kötü değilmiş diye gurur duyulan kötü karakterlere, Mayıs Kraliçesi aracılığıyla yeni bir karakter eklendi; Sencer. Basın bülteninde kötülüğün tarihini yazmaya geliyor diyerek müjdelenmişti kendileri. May Queen uyarlaması Mayıs Kraliçesi; karakterimi çaldılar polemiği ile uzunca bir süre medyada yer aldı. Çalışanının karısına aşık olan Sencer'in, kendine eş çocuklarına anne yapabilmek adına, büyük bir prodüksiyon sonrası kadının kocasını öldürmesiyle başlıyor hikaye. İçindeki boşluğu kendi çocukları ile doldursun diye kızını öldürmek istemesiyle devam ediyor. Aradan yıllar geçiyor, tesadüfler birbirini kovalıyor, kadın, üvey kızını öz kızının sevdiğiyle evlendirmeye niyet ediyor. Bu arada Sencer'in kızı babasından intikam almaya niyetli gence sevdalı; genç, öldü bilinen öz kıza. Sencer Sencerliklerine devam edecek, kötülükten kötülük beğenecek, hikaye akıp gidecektir.

Seyirci neden bu hikayelere maruz bırakılıyor. Bu hikayenin tercih edilmesinin sebebi nedir? Çarpık ilişkiler, ölüme gönderilen masumlardan başka ne kalacak seyircinin zihninde? Kötülerle yol alan hikayelerde, iyiler ön plandaymış gibi bir kandırmacanın içine dahil olup, reytingler düşük gelince, seyirci iyilerin hikayesini tercih etmiyor gibi bir sonuç çıkarılıyor ya en çok buna üzülüyorum. Başarısızlıkların, yanlış tercihlerin seyirciye fatura edilmesine.
#Güney Kore uyarlaması diziler
#türk dizileri
#Yeşilçam filmleri
8 yıl önce
Yeni bir diziye maruz kalmak
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!