|
Büyük vatanlar büyük mezarların üzerine kurulur

Böyle diyor merhum Nureddin Topçu. “Büyük mezarların üstünde büyük vatanlar vardır. Büyük ölüleri olmayan milletler ebedî olamazlar. Üzerinde büyük ruhların sevildiği topraklarda ebedi hayat ağacı yeşerir, gerçek hayat, gerçek saadet tadılır. Onlarsız yeryüzünde yetim yaşar insanlar. Anadolu toprağının altında bize bin yıllık maziden emanet olan büyük mezarlar, ebedi olan ruhlarını bizim varlığımıza karıştırdıkça, ruhlarımıza düşman olan sefillerin zehirli tesirleri bizi imha edemez. Bizi yaşatan ve ebedi yapan, ebediliğe götüren büyük kervanının başında Mevlânâ'ları, Yunus'ları görüyoruz.”



15 Temmuz'u 16 Temmuz'a bağlayan darbe girişimi gecesi darbecilerin açtıkları ateş sonucu şehid olan insanların belki isimleri büyük değildi… ama ismin büyüklüğünün ne önemi var ! Bu insanların hepsinin yürekleri büyüktü. Bu yürekleri büyük insanlar, tıpkı Çanakkale'de olduğu gibi bedenlerini, bu ülkeyi ele geçirme niyetinde olanların silahları önüne attıkları gibi tankların, topların, tüfeklerin önüne atarak feda ettiler.



Bu yüreği büyük insanlar, yakın zamanda yükselecek “büyük ülke”nin de mimarlarıdır. Bu yüreği büyük şehidlerimizin mezarları da büyüktür. Büyük ülkemiz, her biri Çanakkale kahramanı ve şehidleri kadar kahraman bu yüreği büyük şehidlerimizin büyük mezarları üzerine kurulacaktır. Bu millet, kendilerini her zaman rahmet ve şükranla hatırlayacaktır.



Darbe girişiminde CIA'nın parmağı var



Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül'ün geçtiğimiz günlerde yayınlanan “

önemlidir. Fethullah Gülen'in, Amerikan ve İsrail istihbaratı tarafından kontrol edilen, yönetilen ve yönlendirilen bir kişi olduğu konusunda artık şüpheye mahal yoktur. Hatta ilk başlarda başarılı bir çaba olarak görülen ve herkes tarafından takdir edilen okullar vasıtasıyla dünyaya açılmayı, CIA başta olmak üzere bazı istihbarat kuruluşları ile birlikte gerçekleştirdiği de açıktır. Rusya'nın “Cemaat okullarında İngilizce öğretmeni olarak görev yapan Amerikalıların, CIA ajanı olması”nı gerekçe göstererek bu okulları kapattığını hatırlayalım. CIA, her zaman Fethullah Gülen'in arkasında oldu, onu ülkesinde besledi, güçlendirdi ve Türkiye'ye, özellikle AK Parti iktidarına karşı kullandı. Önce AK Parti hükümetinin kadrolarında yer alan cemaat mensuplarının istihbarat desteği ile devletin kılcal damarlarına kadar sızdı, “kozmik oda” gibi, genelkurmayın en gizli bilgilerinin yer aldığı detaylara kadar girdi. CIA, bütün bu sızmaları, Gülen cemaatinin asker ve bürokrasideki elemanlarının yardımıyla yaptı. Tabii asker ve bürokrasideki Gülen cemaati kadroları, bunları Fethullah Gülen'in talimatı ile gerçekleştirdiler. Bugün gelinen nokta ve darbe girişiminin arkasında Fethullah Gülen ve onun asker ve bürokrasideki kadroları olduğu, Fethullah Gülen'i de CIA'nın yönetip yönlendirdiği net bir şekilde ortada. Bunu anlamamak için zekâ seviyesinin çok düşük olması gerekiyor. Nitekim Yeni Şafak Gazetesi'nin 22 Temmuz günkü nüshasında yayınlanan “Teröristbaşı Gülen darbeyi düzenlediğini itiraf etti” başlıklı haber ve video, Fethullah Gülen'in bu darbe girişiminin neresinde olduğunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır.



Ancak CIA, özellikle Erdoğan'ı ortadan kaldırmak ve AKP iktidarını sonlandırmak için, Mısır'da kurduğu “iç savaş çıkararak darbe yapmak” tezgahı ve sahnelediği oyununu Türkiye'de de oynamaya çalışarak, Gülen ve asker üyelerini kullanmak suretiyle Türkiye'de daha önceleri de tezgahladığı bir darbe yöntemi ile bu amacına ulaşmak istedi. FETÖ örgütü ve bu örgütün asker sivil üyeleri darbe girişiminin aktif unsurlarıdır. Ancak darbe gerçekleştikten sonra devletin bütün yönetim kadrolarının FETÖ ve mensublarına teslim edilmeyeceği de kesin. Çünkü CIA, Erdoğan ve AKP iktidarını sonlandırabilmek için sadece FETÖ ve mensuplarıyla çalışmadı. Bugün darbe karşıtı gibi görünen bazı siyasi parti mensupları, bazı gazeteler ve isimlerini burada zikretmeye gerek olmayacak kadar bilinen gazeteciler, AKP ve Erdoğan karşıtı saplantılı laik ve Kemalistler, sivil toplum kuruluşları daha geri saflarda bekletildi. Eğer darbe girişimi başarılı olsaydı, bugün darbe karşıtı gibi durarak kendini kamufle eden, 15 Temmuz darbe girişiminin bu saydığım “pasif kuvvetleri”, çok farklı yerlerde olacaktı. Halkın darbecilere karşı direnişi sayesinde birkaç saat sonra darbe girişiminin seyri değişince, daha önceleri askeri Erdoğan ve AKP iktidarına müdahale etmeye çağıran kişi ve sivil toplum kuruluş ve temsilcileri adeta “yarım ağızla” darbe karşıtı sözler sarfetmeye başladılar.



ABD'nin Pensilvanya'da muhteşem bir mekân tahsis ettiği ve “koruduğu” Fethullah Gülen'i iade etmek konusunda işi neden yokuşa sürdüğü de bu ülkenin Gülen ile olan ilişkisini ortaya koymaktadır. Ancak Gülen'in açıklamalarından, bu darbe girişimi başarısızlıkla neticelense de, yeni bir planın uygulanmak üzere olduğu anlaşılmaktadır. ABD'nin “çocukları” bu defa başaramadılar ama, yeni bir tezgâhın da yaklaşıyor olabileceğini unutmamak gerekir. Darbeyi tezgahlayanlar, başarısızlığın sebeblerini gördüler ve bundan sonraki girişimlerinde ilk olarak başarılarını engelleyen sebebleri ortadan kaldırmayı planlamış oldukları açıktır.



Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç'ın internette dolaşan ve yakında yayınlanacak olan yazısı çok önemli. Sözü, sevgili dostumun bu yazısının sonundaki duasıyla bitirmek istiyorum: “Bi avnike Ya Mu'in...(Yardımınla ey Yardım Edici Rabbimiz)”




#Nureddin Topçu
#Mahmud Erol Kılıç
#CIA
#Fethullah Gülen
8 yıl önce
Büyük vatanlar büyük mezarların üzerine kurulur
İslamizm ve İslamlaşma
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü