|
Şehit cenazesinde neden ille cenaze marşı ve neden ille de Chopin ?

Protokol cenazelerinde çalınan ve "cenaze marşı" olarak bilinen marş, Frederic Chopin''in Opus 35, 2 numaralı Sibemol Minör Piyano Sonatı''nın üçüncü bölümüdür. Aslında Chopin bunu bir "cenaze marşı" olarak yazmamıştır. Bir akşam üzeri piyanoda bir eser bestelemektedir ve sevgilisi George Sand de Chopin''in piyano başında çaldığı bu eseri işiterek "bu çaldığın nedir ?" diye sorar. Chopin "bu bir marş… daha önce yazdığım sonat pek hoşuma gitmedi, ona bir son ekliyorum" diye cevap verir. George Sand "bu yazdığın marş, bana sanki cenaze marşı olabilirmiş gibi geliyor" deyince Chopin "tamam" der… "bu bir cenaze marşı"! Chopin''in bu eserinin adını böylece George Sand koymuş olur: "Cenaze marşı". İlginçtir, bu cenaze marşının kendi cenazesinde bile çalınmasını istemez Chopin ve kendi yazdığı cenaze marşı (Marche Funebre) yerine, Mozart''ın Requiem''inin çalınmasını vasiyet eder.

Türkiye''de cenazelerde Chopin''in cenaze marşı ilk kez şâir ve yazar Samih Rıfat''ın 3 Aralık 1932 yılındaki cenazesinde çalınmıştır şeklinde bir bilgi vardır ama bu bilgiye ne kadar güvenmek gerekir bilinmez. Daha sonra Mustafa Kemal''in cenazesinde de bu marş çalınır. Bugüne kadar bütün protokol ve askerî cenazelerde Chopin''in bu eseri çalınmaktadır. Hatırladığım kadarıyla merhum Turgut Özal, cenazesinde bu marş dahil hiçbir marşın çalınmamasını istemişti fakat bu vasiyete rağmen merhum Özal''ın cenazesi Chopin''in cenaze marşı eşliğinde taşındı ve defnedildi. (Özal''ın cenazesindeki bando bölüğü komutanı eniştem olduğu için, bu mevzuyu kendisiyle de biraz tartışmıştık hatta.)

Kültür Bakanı Sayın Ertuğrul Günay''ın bir şehidimizin Antalya''nın bir köyündeki cenazesinde Chopin''in cenaze marşını susturması, bu anlamsız "cenaze marşı çalınması geleneği"ne aslında halk adına gösterilmiş bir tepkidir bence. "Yeri miydi, değil miydi ?" diye sorulacak olursa, bence tam yeriydi ve halkın hislerine tercüman olunmuş bir tepkiydi. (En azından hiçkimsenin olmadıysa benim hislerime tercüman olmuştur, bu kadar basit !). Çünkü bizim "batılılaşmacı" resmî ideoloji, halkın değerlerine karşı gösterdiği saygısızlığı, bu cenaze marşını cenazelerde çalmakla yeterince göstermektedir. Tamam, isteyen cenazesinde Chopin''in, isteyen Beethoven''in isteyen Mozart''ın cenaze marşlarından birini çaldırsın… ama rahmetli Özal gibi –üstelik bu ülkenin en sözü geçen kişisi olması gereken bir cumhurbaşkanı- cenazesinde hiçbir şekilde marş çalınmasını istemediği halde bu marşı çalmak, ölüye de o ölünün sahip olduğu inanç değerlerine de saygısızlıktır. Ama ölünün arkasından dua okumak ve onu İslâm dininin tavsiye ettiği biçimde sükûnetle ve dualarla göndermek yerine ille de bir marş çalmak gerekiyorsa, bu milletin kendine ait mûsikîsi yok mudur ? Meselâ Selâhaddin Pınar''ın 1938 yılında Segâh Makamında ve Türk Aksağı usûlünde bestelediği marşı gündeme gelsin, konuşulsun ya da kendi geleneklerimize ve hüznümüze uygun bir cenaze marşı bestelensin. Kaldı ki İslâm dininde cenazenin nasıl kaldırılacağı bellidir, bu gelenek ve uygulama yüzyıllardır aynı şekilde devam edegelmiştir, bu şekilde de devam etmelidir, bin yıldır Müslüman olan ve cenazesini bin yıldır İslâmî geleneklere uygun olarak defneden halkımıza, kendi gelenek ve kültürüyle hiçbir şekilde bağdaşmayan bir "cenaze defin biçimini" adeta dayatmak tam anlamıyla totaliter bir uygulamadır ve Müslüman mahallesinde salyangoz satıp durmanın mânâsı yoktur. Tekrar ediyorum, isteyen istediği şekilde, istediği marşla gömülsün, ama bu defin biçimi resmî devlet defin biçimidir diye dayatılmasın, resmî veya gayrıresmî, bu milletin inanç değerleri, geleneği "Batılılaşacağız" terâneleriyle küçük görülmesin, terkedilmesin !

Yirminci yüzyılda İstanbul''da müzikli cenazeler olmuştur, merhum Etem Ruhi Üngör''ün yazdığına göre cenazelerinde müzik çalınan iki kişi de Ermeni vatandaşlarımızdır. Bunlardan bir tanesi 1948 yılında vefât eden Kânûnî Artaki Candan''dır. Şişli Ermeni Mezarlığı''ndaki defin sırasında Artaki Candan''ın vasiyeti üzerine Kadri Şençalar ve arkadaşları tarafından Artaki Efendi''nin Beyâtî Makamı''ndaki Düyek Peşrevi çalınır. İkincisi de Etem Ruhi Üngör''ün de ilk Kânun hocası olan İcâdiyeli Armenak Efendi''nin (Kadıoğlu) cenazesidir. Armenak Efendi, "öldüğümde mezarımın başında Etem benim için Kânun çalsın" diye vasiyet eder. Fakat cenaze günü Ertem Ruhi bulunamadığı için, Armenak Efendi''nin başka bir öğrencisi olan Aydın Özcan bu vasiyeti yerine getirir.

Avrupa''da cenazelerde bir "cenaze marşı" çalınması, maneviyat açığının hüzünlü ve ölümü çağrıştıran melodilerle kapatılmak istenmesiyle ilgili olabilir ancak. Müzik dili hüznün de, sevincin de en iyi ifade edilebileceği bir dildir ve canlıdır. Batı''da sanırım cenazelerdeki bu hüzün, müzik vasıtasıyla tamamlanmaktadır. Bu, "cenazelerde cenaze marşı çalınması" meselesi bence yöneticiler tarafından ele alınmalı ve devlet protokolü olsun veya olmasın, Müslüman cenazelerinde –vefât edenin bir vasiyeti olmadığı sürece- Chopin''in veya bir başkasının cenaze marşı çalınmasın, cenazelerimiz bin yıldır İslâm geleneklerine göre defnettiğimiz gibi defnedilsin (hayır bir de kötü çalıyorlar !). Ama "ben ille de cenazemde cenaze marşı çalınsın isterim" diyenler için de istediği cenaze marşı çalınsın. Cenazesinde cenaze marşı çalınmasını isteyenlere tavsiyem, Chopin''in "cenaze marşı" yerine Mozart''ın Requiem''ini tercih etmeleridir. Chopin bile kendi cenazesinde Mozart''ın Requiem''inin çalınmasını vasiyet etmiştir. Ey batı mukallidi zevât, müsaadenizle Chopin kadar zevk-i selim sahibi olmayınız, zaten değilsiniz, hiç değilse onun yaptığını yapınız, cenazenizde ille de bir marş çaldıracaksanız Mozart''ın Requiem''inden şaşmayınız ! Böylece cenazeniz biraz daha cenazeye benzer ! Fakat bir sorun var, Mozart''ın Requiem''i koral bir eserdir, mecburen vasiyetlerinize ve cenaze masraflarınıza koro ve orkestra kaşesi de ekleyeceksiniz demektir. Tabut, kefen, gülsuyu ve Mozart''ın Requiem''ini seslendirecek çoksesli bir koro ! Cenaze masrafları artıyor, ölmek de zorlaşıyor !

Bu cenaze marşını, ergenekoncuların, neo-totaliter parti mensuplarının, asık suratlı yirmisekiz Şubatçıların, omzu bolca apoletlilerin, batılılaşmacı elitlerin ve batı mukallidlerinin, çağdaşlık titremeleri ile ölüp giden ve bilumum buna benzer zevâtın cenazelerinde çalın da, Allah''ın ve peygamberimizin övdüğü şehitliği umarak "şehid olmaya gidiyorum" deyip evinden ayrılan ve inşallah şehidlik mertebesine erişen tertemiz Anadolu çocuklarının cenazelerinde çalmayın. Bırakın insanımız şehidini tekbirlerle toprağa versin… bu milletin yıllardır her şeyine karıştınız hiç değilse buna karışmayın ! Kendi cenazelerinizde ne çalarsanız çalın!

12 years ago
Şehit cenazesinde neden ille cenaze marşı ve neden ille de Chopin ?
Zamanda ve mekânda bir uyanış: Sîdî Ukbe Ulucamii
19 Mayıs’a 10 gün kala…
Uluslararası doğrudan yatırımları çekmek
Enflasyon, döviz kuru beklentileri ve CDS
İsrail ve Batı’nın çifte standardı