|
Sağlık sektörse, ilaç da hastalık da pazarlanabilir!

En temel ihtiyaçlardan biri olan sağlık, ekonomik bir sektör olursa, hastalıkların mal olarak görülmesi de gayet normal olur.

O zaman malı pazarlamak ve yüksek kazanç etmek de normal ticari faaliyet kapsamına girer.

National Geographic son sayısında Türkiye"de depresyon ilaçları konusunu kapağa taşımış.

Dergide aktarılan rakamlara göre 1995 yılında Türkiye"de satılan antidepresan sayısı 6 milyon 816 bin 200 kutu iken, bu rakam 2010 yılında 34 milyon 158 bin 82 kutuya yükselmiş.

Bu rakamlara göre Türkiye halkının yarısı depresyon geçiriyor.

Peki, bu doğru mu?

Değil, tabii ki.

Bunun en büyük sebebi vatandaşın bilinçsiz ilaç kullanımı.

*

Temel amaç para kazanma olunca ilaç şirketleri ile bilim dünyası arasındaki ilişki kirli hale dönüşüyor.

Maalesef.

Geçtiğimiz aylarda depresyon gibi "hastalıkların" yer aldığı duygudurum bozukları bölümünü yazan bilim adamları ile ilaç şirketlerinin arasındaki parasal ilişkinin ortaya çıkması da her şeyi anlatıyor.

Sonradan yapılan bazı ifşaatlarla da depresyon ilaçlarının kimyasal anlamda iyileştirici bir gücü olmadığını öğreniyoruz.

*

Danışman Psikolog Mücahit Gültekin bu gidişatın arka planındaki zihniyeti özetlemiş: Hayatın doğal problemleri ve bunlar karşısında yaşanılan acılar bir semptom/hastalık olarak algılanmaya başlandı.

Tahammül gibi bir kavram modern insanın defterinden silindi.

Konfor, rahatlık ve kolaylık modern insanın şiarı haline getirildi.

İnsanlar ne kadar rahat bir yaşam sürdükleriyle övünür oldular.

(Bu konuda dizilerdeki toz pembe hayatın vatandaşa etkisinin gözardı edilemeyecek kadar büyük olduğunu unutmayalım.)

Bu algı biçimi insanları acıya karşı savunmasız hale getirdi.

*

Halbuki bizim medeniyetimizde bunun tam tersidir.

Çektiğimiz sıkıntılar, acılar olgunlaşma vesilesidir.

Ayrıca başımıza gelenlere tahammül etmemizi sağlayacak, psikolojinin tabiriyle son derece terapötik bir ilkeye sahibiz.

Bu ilke sabır ve tevekküldür.

Müslümanlar özellikle son yirmi yıldan bu yana psikolojik açıdan hastalanabileceklerine inandırıldı.

Hatta böylesi bir söylemde bulunmak bir gelişmişlik seviyesi olarak algılandı.

Elbette bir Müslüman da problemler yaşayabilir.

Ancak İslam bu zorluklara tahammül göstermemiz için bazı anahtar modeller sunar bize; sabır, şükür, tevekkül... imtihan gibi.

*

Biz Allah"tan dert isteyen bir medeniyete sahibiz.

Bunu Batı"nın hastalanmış algı dünyası anlayamaz.

Şimdi asıl sorunumuz, hayata eskisi gibi değil, batılı değerlerle bakmamız.

Eskiden adına "kuvve-i maneviye" derlerdi, sağlamdı, şimdi adını "moral" koydular o da zırt pırt bozuluyor.

Bol ilaç tüketmemiz ondan.

Osmanlı"da ilk mali buhranın (krizin) hikayesi

"O zamanki hükümet memurlarının bazıları ev ve yalı almaya muhtaç olduğundan ara sıra bazılarına padişah hediye verirdi.

Hatırı sayılan kişilere ve onların müntesiblerine şuradan buradan bir hayli hediyeler gelirdi.

Bol bol maaşlar ödendiği halde, sefahat ilerlemiş olduğundan, bunlardan çoğu geçim sıkıntısına düşerdi.

Yazlık yerler zevk ehli tarafından lebaleb doluyor, kalbe keder, zihne gam getirecek hususlardan herkes kaçınıyordu.

Alafranga giyime rağbet, hanımların dahi alafranga giyinmeleri modası o zamanlar başlamıştı.

Yalancı zenginlikle ithalat ve ihracat dengesi bozulmuştu.

Dvletin geliri giderini karşılayamıyordu.

1850 senesinde Maliye Nazırı Nafiz Paşa bu durumdan şikâyete başladı.

Birgün vükelaya mahsus mecliste "Bu ay başında aylıklar verilemeyip, bir hafta tehir edilmesi mecburiyeti görüldü" demesiyle vükela şaşırdı, telâşa düştü.

Devletin masrafı, gelirini aşmış, hazine de kriz içine düşmüştü.

"Kriz" kelimesine Türkçemizde mukabil kelime bulmak da bir mesele oldu. Bir toplantıda Cevdet Efendinin söylediği "Buhran" kelimesi mukabili olarak uygun görüldü...

Fransa"dan borç alınmaya karar verildi!"

(Fatma Aliye Hanım, Ahmet Cevdet Paşa ve Zamanı adlı kitabından...)

Dediler ki: Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki: Gönüle giren gözden ırak olsa ne olur. Mevlana
11 yıl önce
Sağlık sektörse, ilaç da hastalık da pazarlanabilir!
Medeniyet, ‘civilization’a karşı….
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü