|
Zor zamanlarda yazmak

Yazı sandığınızdan zor iş.



Bir fikriniz olduğunda kolay oluyor sadece. Ama tek bir fikriniz. Fikir arttıkça yine zor oluyor, fikriniz yoksa çok zor.



Saate bakıp duruyorsunuz o zor zamanlarda. Süre dolmadan yazı yetişmeli. Bekliyor gazetede ilgili birimler, insanlar.



Bu da zor bir yazı çünkü. O yüzden gözüm saatte bir yandan.



Fikir yokluğu değil bugün çokluğu sıkıntı.



Neresinden tutsam diye bakıp durduğun meselelerle dolu zihin.



Bosna'da sessiz sedasız bir gerilim büyüyor meselâ, Balkanlar'da ateşin fitilini kim tutuşturacak endişeyle izlemeye çalışıyor insan.



Azerbaycan-Ermenistan arasındaki çatışmalar sadece orayla sınırlı mı kalacak? Ateşkes müdahalelerinin akıbeti Ortadoğu'daki dalgalanmaya mı endeksli?



Altın fiyatlarını kim yükseltip faiz döviz değişkenlerini kimler belirliyor?



Beyaz Saray'ı terk etmeden önce Obama yönetimi her ne tasarladıysa artık sonuçlarıyla öyle ya da böyle yüzleşiyor mudur? Yaptıkları ve yapamadıklarıyla…



Yerlerini bırakacakları kişi kim olacak ve bu dünyaya nasıl bir etkide bulunacak?



Ortadoğu sadece Ortadoğu'dan ibaret değil elbet. Petrol yapmadı bunu tek başına. İlk yazılı anlaşmanın Kadeş olması boşuna değil. Konunun Anadolu'yla Suriye'yle ilgisi boşuna değil.



Hep yazıyoruz; yaşadığımız terör saldırıları da Suriye'den Ortadoğu'dan bağımsız değil.



İster Çözüm Süreci'nin silahların bırakılması aşamasına gelindiği noktada terör örgütünün asıl gerekçesinin Suriye'de patlayan iç savaş olmasından alın…



İster bugün Nusaybin'de yüreğimizi beş yerinden yakan kalleş mi kalleş yeni bir saldırıdan.



Sadece saldırı tarzına bakınca, yeni yöntemleri görünce bile ne kadar iç içe konular olduğunu görmemek mümkün değil.



1984'ten sonraki birkaç yıl boyunca Türk Silahlı Kuvvetleri'nin terörle mücadelede uğradığı kayıpların nedeni bu tarz bir saldırıya karşı tecrübesinin olmamasıydı.



Sonunda bununla baş etmeyi öğrendiğimizde bu sefer sınırlardan sızarak karakollara büyük çaplı saldırılara geçti teröristler. Geçtiğimiz yıllardaki çatışmanın düşük dönemlerinde devlet de güvenlik güçleri de bu alanlardaki muhtemel zaafları tespit edip önlemlerini aldı.



Artık herhangi bir karakola yüz kişiyle saldırma ihtimalleri yok. Böyle bir olay yaşandığı da yaşanacağı da yok.



Belki siyasal bir stratejik dönüşümün neticesi olduğunu iddia edebilirler ama bugün yerleşim yerlerindeki terör dalgasının sebeplerinden biri de eskisi gibi arazide ya da karakol saldırılarıyla sonuç alma ihtimallerinin kalmamış olması.



İlçelerdeki saldırılarından hemen önce el yapımı güçlü mayın tarzı kalleşliklerinin de büyük oranda azaldığını gördük.



Şimdi yerleşim yerlerinde terörizmle nasıl mücadele edilirken polis ve asker bir yandan da tecrübe kazanıyor.



Ağır pahalı hiç olmasını istemediğimiz bir tecrübe ama bundan bizim kaçma şansımız yok; terör saldırısının olduğu teröristin olduğu yerde bu mücadele kaçınılmaz.



İyi ama örgütün zaman içinde başa çıkılan taktiklerinin değişiminde son gelinen nokta yani bazı ilçelerdeki saldırılarında kullandığı yöntemlerdeki yenilikler çeşitlilikler kalleşlik dozu artmış bu uygulamalar nereden çıktı?



Kim öğretti?



Nerede tecrübe ettiler?



Tabii ki sınırın hemen öte tarafında. Tabii ki bu işlerin profesyoneli ve belli ke ne Kürtçe ne Türkçe ne Arapça konuşmayanlar tarafından eğitildiler.



Kimse kimseyi kandırmasın… Hepsi ve her şey birbirine bağlı.



Böyle olduğunu da Suriye meselesi netleşince eşzamanlı olarak bu topraklardaki saldırıların azalmasıyla test edebileceksiniz zaten.



O kadar çok konu var ve hepsinin birbirine bir şekilde bağlı olması, bağlanabiliyor olması zorlaştırıyor yazıyı…



Yazı yazmak zor çünkü zor zamanlar.



Ama elbet bunlar da geçecek.



Böyle kalacak sananlar, hesabını buna göre yapanlar çok aldanacak.


#Bosna'
#Çözüm Süreci'
#Azerbaycan-Ermenistan
8 yıl önce
Zor zamanlarda yazmak
Kara dinlilerle milletin savaşı
Vizesiz, gümrüksüz, sınırsız insanlık!
‘Mutlaka döneceğiz’ ya da Nekbe’dir yaramızın adı
O güne geri dönmek
‘İletişim aklı’