|
Kazakistan"dan Kızılcahamam"a bir yol...

Geçtiğimiz hafta içinde Türkiye ve Kazakistan ilişkilerinin masaya yatırıldığı bir sempozyum dolayısıyla Almatı"daydım. İki gün süren ve Stratejik Düşünce Enstitüsü ile Başbakanlık Dil, Tarih ve Kültür Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi, Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Orta Asya Araştırma Enstitüsü tarafından düzenlenen sempozyum 1991 yılında bağımsızlığına kavuşan Kazakistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin hem tarihsel hem de gelecek vizyonu

Türkiye ve Kazakistan"dan katılan 50"ye yakın uzman tarafından ortaya konuldu.

1991 yılında bağımsızlığına kavuşan Orta Asya Cumhuriyetlerinin her birinin ayrı bir hikayesi ayrı bir kimliği var. Hepsinin yaşamış olduğu 70 yıllık Sovyet deneyimi ile Müslüman Kimlikleri ve Rusya"nın bugünkü gelişimi, yine her birinin formasyonuna ayrı ayrı etki ediyor, yeni çağa uyum çizgilerini de belirliyor.

Kazakistan, örneğin, 1991 yılında bağımsızlığını elde ettikten sonra diğerlerindeki bir dizi çalkantıya rağmen Nursultan Nazarbayev"in hiç değişmeyen liderliği altında gelişimine devam ediyor. Ortadoğu"da alışıldık mevcut diktatörün büyük üstünlükle çıktığı seçimler gibi değil buradaki seçimler. Kıyaslanamayacak kadar daha şeffaf yapılan seçimlerden Nazarbayev gerçekten de çok yüksek oylar alarak bugüne kadar her seferinde seçilmiş. Bu siyasi üstünlüğü ona Kazakistan"da çok büyük projelere imza atma fırsatı da vermiş. Örneğin cetvelle çizilmiş gibi bütün cadde ve sokakların tanzim edildiği Astana şehri kuruluşu ve yapılışı itibariyle Petros"un Rusya"da kurduğu Petersburg şehrini andırıyor. Aslında her iki şehrin kuruluşundaki hikayeler de olayın kendisi de çok benzer.

İbn Haldun kendini büyük hisseden devletlerin, büyüklüklerinin bir göstergesi olarak görkemli şehirler inşa etmeye meyletmelerinden bahseder. O yüzden şehirler bir bakıma onları inşa eden devletlerin hayatla ilgili medeniyet iddialarını da olduğu gibi yansıtır. Sovyetlerin şehircilik deneyimi Türki Cumhuriyetlerine kendine özgü bir biçimde ve bütün Sovyet felsefesinin izleri sürülebilecek şekilde yansımıştır. Kazakistan"da bu şehircilik anlayışını yansıtan şehir Almatı"dır örneğin. Ülkenin geri kalan bölgelerindeki şehirlerse genellikle bu gelişmeden pek nasiplenmemiştir.

Kazakistan, Petrol, Doğal gaz ve diğer yer altı ve yer üstü kaynaklarıyla bütün Türki Cumhuriyetleri arasındaki en zengini ve siyasi durum itibariyle de en istikrarlısı. Bu durum sayesinde ekonomik gelişimi de fert başına düşen gelir bazında istikrarla devam etmektedir. Ancak Petrole büyük ölçüde bağlı olan gelir aslında ülke kaynaklarının daha verimli kullanımının önünde önemli bir engel oluşturuyor olabileceği de değerlendirilebilir.

Türkiye"nin AK Parti dönemi dış politikasında sadece Ortadoğu"ya yöneliyor olduğu ve Orta Asya"yı ihmal ettiği iddialarına inat, aslında bütün Türki Cumhuriyetleriyle ilişkiler tam da bu dönemde altın çağını yaşıyor. En basitinden bütün Orta Asya cumhuriyetlerinin çoğunda birden çok merkezine Türk Hava Yolları günlük seferler düzenliyor, ki yine bir çoğunda bu seferler birden fazla ve karşılıklı. Almatı şehrine giderken de dönerken de uçakta fazladan bir kişilik daha boş yer yoktu ve genellikle bu doluluk oranında uçulduğu bilgisini aldık.

Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi AK Parti"den önce kurulmuştu ama bu dönemde hiç bir masraftan kaçınılmayarak en etkili ve verimli hale getirilmeye çalışılmış. Uzakta Türki cumhuriyetlerin var olduğunu ve onlarla ırak olsak da gönül bağımızın yakın olacağını düşünmenin zamanı geçmiştir. Gözden ırak olan gönülden de ırak oluyor ve Türkiye son on yılda mesafe olarak bir hayli ırak olan bu bölgeleri teker teker gözün önüne getirmiş, her düzeyde ilişkileri geliştirmiştir, böylece yakınlığı kuru edebiyatta bırakmamıştır.

Sözkonusu sempozyum, iki ülke arasındaki kültürel, ekonomik ve siyasi ilişkilerin daha da nasıl geliştirilebileceğinin sivil ve resmi ayaklarıyla bir arayışına odaklanmıştı. Hem sempozyumla hem de Kazakistan"la ilgili izlenimlerimizi daha önce Moritanya ve Tunus izlenimlerimizi beraber aktardığımız Öner Buçukçu ile önümüzdeki günlerde yine aktarmaya devam edeceğiz.

KIZILCAHAMAM 21. İSTİŞARE TOPLANTISI

Kazakistan dönüşü ayağımın tozuyla katıldığım AK Parti"nın Kızılcahamam 21. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı için de yerimi zorlayarak bir iki söz söylemem gerekiyor. Toplantının tam da AK Patinin iktidara geldiği 3 Kasım"ın 12. yıldönümüne denk gelmesi dolayısıyla anlamı bir başkaydı.

Şahsen üçüncü kez katıldığım toplantının AK Parti içinde istişarenin kurumsallaşmış bir siyasal tarz haline gelmiş olduğunun gerçek bir resmini veriyor olduğunu görmem beni ayrıca sevindiriyor ve heyecanlandırıyor. Son gün Başbakan Erdoğan"ın bütün kabine üyeleriyle birlikte 5 saat boyunca partililerden gelen bütün soruları dikkatle not edip hepsine teker teker cevap vermelerini, alınan öneri veya fikirleri değerlendirmelerini AK Parti"ye dışarıdan bakıp ahkam kesenlerin mutlaka görmesi gereken bir sahne diye düşündüm.

Doğrusu istişarenin kurumsallaşmışlığının tek örneği Kızılcahamam toplantıları değil, ayda bir toplanan MKYK da, genişletilmiş il başkanları toplantısı da, MYK, Bakanlar Kurulu ve Meclis Grup toplantıları da benzer sahnelerin yaşandığı kurullar. Bütün bu kurulların arkaplanında her biri bir think tank kuruluş gibi çalışan ve fikir üreten zengin mutfakların bulunduğunu da biliyoruz.

Başbakanın kamuya açık her iki konuşması da Mahalli seçimlere hazırlanan Partililere yereli aşan tarihsel ve küresel misyonlarını hatırlatan vurgularla doluydu. Aslında mahalli düzeyde başarılı olabilmek için daha küresel düşünmek, bugünün sorunlarına daha köklü ve sadra şifa, kalıcı çözümler bulabilmek için tarihsel bir derinlikle düşünmek gerekiyor. 13. Kuruluş yılı ve 12. İktidar yılında AK Parti bu tarihsel ve küresel vizyonu taşıyabilen tek parti olma iddiasını yineliyor.

Türkiye"nin yeni dış politikası bağlamında tipik bir sahne olarak gerçekleşen Kazakistan"daki sempozyumdan, Mısır ve Suriye"de yaşanmakta olan insani sorunlara dair duyarlılıkların dile getirildiği Kızılcahamam"a uzanan yolun yolcusu olmak bambaşka bir duygu...

10 лет назад
Kazakistan"dan Kızılcahamam"a bir yol...
Çadırın orta direği çatırdıyor
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü