|
AK Parti’de iki adam
'İki adam mı? Ne kadar az?'
denilebilir.
'Ne kadar çok'
da denilebilir.

Yazıma koyduğum bu başlık, AK Parti'deki 'adam' sayısını sınırlandırma amacını taşımıyor.

Niye az?

Yüzde 40'lardan, yüzde 50'lerden bahsedilen bir çağda az.

İsmet Özel'in
'bize yüzde 6 derler'
dediği zamanlardan bile az.

Yüzde ne demek? Memleketin nüfusunun yüzde 6'sı. Veya şimdi, yüzde 40'ı. Milyonlarca adam.

Eskiden, seçim kaybedince,
'kemiyet önemli değil, keyfiyet önemli'
derlerdi. Bunu en çok, 1977 seçimlerinde, Milli Selamet'in milletvekili sayısı 48'den 24'e inince işitmiştik.

Yüzdeler çok. İki, az.

Üstadın,
'Tabutumu taşısın tam dört inanmış adam'
demesine bakınca bile az,
'iki adam.'

Bir de
'adam'
kelimesini
'maskulen'
(Eril) zannedenler var. Veya, Arapça'sını söyleyeyim. Müzekker.

Türkçe'de müennes-müzekker yok.

Hüve-hiye diye, he-she diye, il-elle diye bir ayrılık yok.

Erkek-kadın diye bir şey var. 'Biri ötekinin zıddı. Biri ötekiyle kaim.

'Adam-kadın' diye bir zıtlık yok.

Türkler, adam kelimesini kadınlar için de erkekler için de kullanırlar.

Ne diyorduk eskiden? 28 Şubat zamanlarında?

'Meral Akşener, bunların hepsinden daha adam'
demiyor muyduk?

Kabul ediyorum, 'adamlık' dediğimiz şeyde bir cinsiyetçilik var.

Ama bu cinsiyetçilik, '
bilimkadını
' gibi garip çağrışımlı kelimeler icat etmeyi gerektirecek kadar şiddetli bir cinsiyetçilik değil.

Neler yazıyorum ben? Görüyorsunuz, Ramazan-ı Şerif, bizi halden hale koyuyor.

Eskiden, açlık riyazeti yapılırmış. Katip Çelebi denemiş açlık riyazetini. Diyordu ki, 'Açlık riyazeti sırasında, sokakta, daha önce vefat etmiş mahalle sakinlerini gördüm.'

Şimdi, şu mübarek günlerde, hele şu ikindi saatlerinde, nasıl da hercai, nasıl da daldan dala uçuyor muhayyilemiz.

Başkasını bilemem, bende böyle oluyor. Sürekli çağrışım.

Diyordum ki, 'iki adam' ne kadar az.

Ne zaman çok iki adam?

Bir cümle, bir mısra yazayım, adamın ne kadar az olduğunu görelim o zaman.

'Ali çoktur Şah-ı Merdan bulunmaz.'

Ben, bunu Ragıp Abi'den işitmiştim ilk. (Mehmet Ragıp Karcı.) Ne kadar kavi bir laftı. Durdum kaldım.

Şah-ı Merdan, nedir?

Şah-ı Merdan, kelime anlamıyla,
'mertlerin şahı.'

Hadi lisana daha uygun hale getirelim: Yiğitlerin şahı.

Kimdir o?

Ali'dir.

Hazret-i Ali'dir.

Halbuki, Ali çoktur.

Ali çoktur, Şah-ı Merdan bulunmaz.

Hayır hayır. Bu yazı, asla
'adam sayımı'
yapmaz. Haddi de değil.

Bu yazı, sadece, '
mürüvvet
' olarak gördüğü bir '
durum'
un altını çizmek istiyor.

Mürüvvet ne demek?

Ben, buraya uygun şeklini diyeyim.

Adamlık.

Hani, üç dönem kuralı işlemişti AK Parti'de. Bir çok AK Parti milletvekili, üç dönemdir milletvekili oldukları için seçimde aday gösterilmemişti.

Bunlardan bazıları, seçimde hiç ortalıkta görünmediler.

Mazeretleri de vardı, kendilerine göre. Armudun sapı var, üzümün çöpü var.

Armudun sapı, kendisi!

Ne olur, sadra şifa olacak iki kelime etsen? Sosyeten mi sarsılır?

Bazıları, görünür gibi yaptılar. Ama, konuşurken dillerinin ucuyla konuştular, iş tutarken parmaklarının ucuyla tuttular, yürürken yan yan yürüdüler.

Bazıları da göründü. Görsünler diye değil, iş görülsün diye göründü.

Ne vekil seçilecek, ne bakan, buna rağmen, elini taşın altına koydu.

İki değildi, çoktu böyle '
adam'
ların sayısı.

Ama ben, geçtiğimiz seçimin hatıraları arasında, kayda geçsin diye, iki 'adam'ın adını özellikle zikretmek istiyorum.

Bunlardan biri, Mehmet Ali Şahin.

Seçimde, Mehmet Ali Şahin diye bir adam vardı, gördüm. Şimdi de, en sağlıklı yorumları o yapıyor. (Araba benzetmesi harikaydı. İnşallah dediği gibi yapılır.)

Bana göre, şu nokta, '
keyfiyet
' olarak, Mehmet Ali Şahin'in 'altın çağ'ıdır.

Biri de, Bülent Arınç.

Evet, Bülent Bey'in kimi çıkışlarını anlamakta zorlandığım olmuştur.

Her defasında, Bülent Bey, başka hiç kimsenin gösteremeyeceği bir olgunlukla, o 'mesele'leri aşmıştır.

Bu seçimde, gördüm, var gücüyle sahadaydı.

Arınç'ı daha çok 28 Şubat'ın kasvetli günlerinde, 'ayakta duran' adamlardan biri olarak hatırlarız.

Ama, bu seçimdeki 'duruş'u da, kıymetli bir hatıradır.

Ben bunu siyasetteki 'deruni' süluk'ta bir yüksek seviye olarak görüyorum.

Tabii, bu devirde hiç kimse, hayır söylemek istemiyor. Hele de şu nevzuhur amigo tayfası!

Ben, gördüğümü yazdım. Mızırdayan istediği kadar mızırdansın.

(Bu yazıya bir menfaat bina edecek kabiliyetteki yavşak taifesini işitir gibi oluyorum. O da onların kabiliyeti. Allah hepimizi ıslah etsin.)
#Hazret-i Ali
#AK Parti
#Mehmet Ali Şahin
9 yıl önce
AK Parti’de iki adam
Türkiye ekseni ve politik çeşitlilik: Çin ziyareti
Dezenflasyon süreci
YÖK’ün kamu kurumlarını şaşırtan son kararı memurları sevindirdi
Türkiye ve İngiltere üniversitelerine dair yeni değerlendirmeler ve uluslararasılaşma faktörü
Millet, anayasasını yapamadığı sürece millet olamaz!