|
Askere kalkan olan BDP"li köylüler

Gezi olaylarının olduğu günlerde iyi ve güzel şeyler de yaşandı ülkemizde. Ama hiçbiri, bazılarına göre gezi olayları kadar önemli olmadığı için, kamuoyunda ve basında gereken ilgiyi görmedi maalesef.

Oysa 4 Haziran günü Türkiye, barış süreci adına inanılmaz güzel bir fotoğraf yakaladı.

En az Gezi olayları kadar konuşulması gereken bir olayı bütün medya dört cümlelik haberle geçiştirdi.

Çünkü basın, başlangıçta yeterli ilgiyi göstermedi-ği konusunda eleştirildiği Gezi olaylarında günah çıkarma derdindeydi.

4 Haziran günü Irak sınırında bir grup PKK"lı askere taciz ateşi açıyor. Bunu duyan Uludere"nin Gölyazı köylüleri genci, yaşlısı, kadını, çocuğu ile hemen olayın olduğu yere gidip askere sevgi gösterisinde bulunuyor ve onlara kalkan oluyorlar. Olay yatışıncaya kadar bir geceyi de askerlerle beraber geçiriyorlar.

Böyle bir resmi hayal bile edemezken gerçekleşmesi nasıl görmezden gelinebilir?

Bırakın son otuz beş yılı, sadece altı ay kadar öncesini bile gözlerimizin önüne getirip bu fotoğrafın ne kadar önemli olduğunu anlamaya çalışmalıyız.

Gezi olayları yaşanırken bu olayın olması önemi bir kat daha arttırıyor.

Gezi olayları, Türkiye"de terör sorununun sadece etnik bir sorun olmadığının, çevre kaynaklı bir nedene dayanarak da terör üretilebileceğinin nasıl çarpıcı bir örneğiyse, bu fotoğraf da Kürt, Türk ayırt etmeksizin artık cenazelerin ve ağıtların, gözyaşlarının olmadığı bir ülke isteği için büyük bir iradenin var olduğunun göstergesi.

Kardeşlik, akrabalık ilişkisi içinde yüzyıllarca yaşamış ama barış içinde yaşayamamış halkların barışa, huzura ve bir arada yaşamaya olan inançlarını anlatan en güzel resimlerden biri

Bu büyük haykırışı görmek zorundayız.

Gezi parkında çevreci başlayan hareket, bazıları tarafından hızla Kürt ve Türk halkının barış sürecini baltalamaya dönük bir sabotaja dönüştürülmeye çalışıldı. Oysa aylardır süren eşit vatandaşlık temelinde birlikte barış içinde yaşama iradesi artık Gezi ve benzeri olaylara rağmen yoluna devam ediyor.

Barış sürecinin aktörü görünümünde olan ve Gezi filminin daha başında nereden, nasıl olaya girdiği konusunda soru işaretleri olan Sırrı Süreyya Önder, dayanamayarak dünyanın en büyük isyanı olarak görmek, göstermek istediği Gezi olaylarına destek vermeyen Kürt halkına DTK üzerinden üzüntülerini bildiriyordu. Barış sürecinin görüşmecisi konumundan isyana destek isteyen konumuna geçerek asıl rolünü faş etti.

Söylediklerinin iki toplumda da bir karşılığı yok ama bu söyleyene dikkat etmememizi gerektirmiyor.

Bu açıklama sürecin ne kadar dikkatli yürütülmesi gerektiğini, süreci içinde önemli bir aktör olarak bulunup baltalamaya çalışan kişilerin de olabileceğinin en bariz göstergesi.

Sonuçta, toplum düşmanlarının beklentisi gerçekleşmedi.

Türk halkı, Kürt halkı ve siyasetçisi, akil insanları, barış sürecine Gezi olayları üzerinden negatif mesaj verilmesine engel oldu.

Bu resmi ve bu iradeyi Gezi parkına ve onun popülist politikacılarına elbette kurban etmeyeceğiz.

11 yıl önce
Askere kalkan olan BDP"li köylüler
İslâmcılığın selefleri ve halefleri
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit