|

Avrupa'nın mito-politik yalanları

Mustafa Armağan'ın “Avrupa'nın 50 Büyük Yalanı” adlı kitabı, Avrupalılık düşünce ve kurgusuna Avrupalı tarihçilerin metinleriyle eleştirel bakan tarih yazıcılığının farklı bir örneği

Selçuk Küpçuk
00:00 - 20/12/2009 Pazar
Güncelleme: 22:55 - 19/12/2009 Cumartesi
Yeni Şafak
Avrupa'nın mito-politik yalanları
Avrupa'nın mito-politik yalanları

Bir ideoloji olarak modernizm kendi argümanlarını yasallaştırmak ve geniş coğrafyalara yayılımını kolaylaştırmak için çağdaş mitler üretmiş ve bu mitler sayesinde hem varlığını tartışmasız hale getirmiş, hem de “öteki” medeniyet havzalarına yine bu mitlerden hareketle tahakkümler uygulamıştır. Dolayısı ile karşımızda mito-polilitik diyebileceğimiz ve bizatihi modernizmin dayattığı verili bir söylem alanı söz konusu. Avrupa'nın ürettiği her bilginin doğru ve kesin olduğu, Avrupa'nın insanlık tarihinin merkezi ve gelecekte de bu işlevini sürdüreceği, bilimsellik niteliği taşıyan her şeyi kendisinin ürettiği, coğrafi keşiflerin insanlık yararı için yapılan seferler olduğu, demokrasi, insan hakları başta olmak üzere bugün modern zamanlara evrilen ne kadar temel yapı taşı varsa hepsinin membaının orada yapılandırıldığı şeklindeki söylemlerini besleyen bir yığın olay ve olgudan bahis açabiliriz.

Bizim gibi “öteki” medeniyet havzalarından gelenler, 19. yüzyıldan itibaren geniş anlamda bu bilgilerin dayatıldığı mito-politik bir saldırının mağdurları olarak 20. yüzyıla girdiler. Büyük Çin ve Hint medeniyetleri ile başta Osmanlı olmak üzere bütün bir İslam medeniyetinin tarih dışına itildiğini, yok sayıldığını ve hatta “Hayali Doğu” metaforu ile Avrupa tarafından yeni baştan ve tam da hayalinde olmasını istediği şekilde, gerçeklik ile bağıntısı bulunmadan üretildiğini gördük.

KEŞİFTEN ÖNCE VAR OLMAK

Sadece Doğu değil Kuzey-Güney Amerika, Afrika yerlileri dahi kendi varlıklarına ancak Avrupalı kaşifler(!) onları keşfedince vardılar! Bu farklı ırk ve derililer yüzyıllar boyu keşfedilme bilgisini tatmak için Avrupa'dan gelecek modern peygamberlerini bekledi-ler adeta(!). Kendi medeniyetleri, kültürleri, tarihleri yoktu(!). Modern zamanlara yol alırken kendi içlerinden çıkarttıkları en önemli kapitalizm eleştirisini sunan Marks dahi, İngilizlerin Hindistan'ı işgalini olumlar.

Verili tarih algısının dışına taşarak entelektüel dünyamızı zenginleştiren yazar Mustafa Armağan, son yıllarda ardı ardına çıkardığı kitapları ile dikkatleri üzerine çeken ve bu bahsettiğimiz mito-politik tarih algısının kalın duvarlarını yarıp, gerçek bilgiyi okurları ile paylaşmaya çalışan yeni bir tarih yazıcılığının izini sürüyor.

AVRUPA'NIN 50 BÜYÜK YALANI

Armağan'ın özellikle Osmanlı Tarihi üzerine farklı bakış açılarını bünyesinde taşıyan kitaplarından sonra modern Avrupa'yı oluşturan temel argümanların gerçeği ne kadar yansıttığını soruşturan “Avrupa'nın 50 Büyük Yalanı” adlı çalışması yine öncekiler gibi tartışmalar oluşturacak metinleri içeriyor. Beş bölümden oluşan kitap Avrupa Bilmecesi, Avrupa'nın Yalanları, Amerika'yı Kim Keşfetti, İflas Eden Tanrıça ve Çağdaş Bilimsel Mitoloji başlıkları altında Batı'nın kendisini bütün öteki medeniyetler üstüne nasıl inşa ettiğinin hem gerçekliğini, hem de etik karşılığını sorgu-layarak ders kitaplarına dahi girmiş nice doğru bilinen bilginin salt kurmacadan meydana geldiğini ve bunun ideolojik bir argümanın ana omurgasını oluşturmak amacı ile Batı dışı toplumlara adeta dayatıldığını anlatıyor. Tabii bu sorgulama dizisinden sonra gelecek olan, resmi tarih algısının da artık yeni baştan ele alınmaya muhtaç olduğudur. Çünkü Batı dışı toplumlara da yine kendi tarihçileri tarafından yazdırılmış yanılsamalı bir tarih külliyatı ezberletilmiş ve tarihin ancak Batı'nın ve özelde Avrupa'nın şekillendirdiği bir dizi olaylar ve olgular dizisinden ibaret olduğu anlatılmıştır. Armağan bu kitabı ile hem Avrupa'nın mito-politik bir dil ile bütün dünyaya dayattığı tarihi sorguya çekerken, aynı zamanda bu tür oryantalist tarihçilik anlayışı ile işbirliği yapan yerli tarihçilerin de kendilerini artık sorgulamalarının zamanının geldiğini ima ediyor birçok yerde.

Avrupa'nın 50 Büyük Yalanı” isimli kitap özellikle hepimizin ilk kez okuyacağı ve hepsinin Avrupalı tarihçi ve kaynakların metinlerinden ivmelenerek delillendirildiği çarpıcı alt başlıklardan meydana geliyor.

ELEŞTİREL BİR TARİH OKUMASI

Mustafa Armağan'ın Floransa Üniversitesi'nde Ortaçağ dersleri veren Cardini'nin kitabını referans göstererek “Avrupa ve İslam söz konusu olduğunda aklımıza geliveren Endülüs İslam medeniyetinin Avrupa'nın oluşumundaki katkısı ve rolüyle yetinmiyor. İtalyan olmanın avantajından yararlanıyor ve bu defa Sicilya ve Napoli İslam medeniyetinin izlerini takip ederek Avrupa medeniyetine bir tür beşiklik görevi yapmış olan İtalyan kültüründe İslam faktörünü genişlemesine ve derinlemesine mercek altına alıyor(s.37)” gibi şaşırtıcı anekdotlar aktarması sadece sıradan okuru değil, akademik dünyamızı da Avrupa tarihi hususunda yeniden düşünmeye ve verili kaynakların dışında daha geniş oylumlu araştırmalar yapmaya sevketmelidir.

Yunan mucizesi var mıdır, Magna Carta yalanı, Rönesans yalanı, Sanayi Devrimi'nin gerçek yüzü nedir, Batı'nın üstünlüğü tezi emperyalizmin gerekçesi mi, Matbaanın mucidi Gutenberg mi, Shakespeare gerçekten yaşadı mı, Amerika'yı Çinliler mi keşfetti, Kolomb Amerika'ya Kudüs'ü fethetmek için mi gitmişti, Galile bir efsane mi, Kopernik güneşe mi tapıyordu, Nobel'in bilinmeyen yönleri, Modern haritalar emperyalizmin sözcüleri mi, Ortadoğu nasıl icad ve imal edindi gibi başlıklar altındaki müstakil makaleler, Avrupa'yı Avrupa yapan birçok vakıa ve temel iddiayı yine Avrupalı tarihçilerin dilimize çok azının çevrildiği metinlerinden yararlanılarak yeni ve kışkırtıcı bir okumaya sevk ediyor.

*Şair-Yazar
(selcuk_kupcuk@hotmail.com)



14 yıl önce