| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
İsrail'deki "laik devrim"in anlamıİsrail Başbakanı Ehud Barak devrim niteliğinde sayılabilecek bir adım atarak İsrail yönetiminin laikleştirilmesi anlamına gelecek reform taslağını açıkladı. Tümüyle dini motivasyonun harekete geçirdiği dünyanın değişik yerlerinde yaşayan farklı kültürel hatta etnik özelliklere sahip Yahudilerin kurduğu bir dini devletin yapısal değişime uğraması İsrail'in iç sorunu olmaktan başka anlamlara gelmektedir. Yazılı bir anayasası olmayan İsrail'de siyasi yapı özet olarak dini esaslara dayalıdır. Din adamlarının ayrıcalıklarından, çalışma saatlerinin ayarlanmasına kadar pek çok konu dini esaslara göre belirlenir. Devlete Yahudi karakterini veren esaslar Yahudi din adamlarınca belirleniyor. Barak'ın laik devrimi gerçekleşirse laik medeni kanun ilan edilecek, din işleri bakanlığı kaldırılacak, dini eğitimi alan öğrenciler (yeshiva) ve İsrail vatandaşı olan Araplar da askerlik yapacak, eğitim laikleştirilecek. Devletin laikleştirilmesi tasarısına karşı çıkan Ortadoks Yahudi partiler tasarının, İsrail'i Yahudilerin ülkesi olmaktan çıkaracağını ileri sürüyor ve bu girişimi toplumu parçalayacak bir kültür savaşı olarak niteliyorlar. Ancak Barak'ın laik devrimi eleştirenlere karşı yaptığı savunma, girişimin, sadece İsrail'i ilgilendiren bir iç sorun olmaktan çok barış süreciyle paralel gelişen uluslararası bir proje olduğunun ip uçlarını veriyor: "Gelişmiş toplumlarla entegre olmak zorundayız aksi takdirde gettolara bölünmüş bir toplum olarak kalacağız." Barış süreci, İsrail'in sadece bölgeye entegre edilmesini değil global politikalar geliştiren, global hedefleri olan bir devlet olmanın yolunu açan stratejik üstünlüğünü pekiştiren önemli bir dönüşümü ifade etmektedir. İsrail'in, bölgeye tarihi ve kültürel olarak yabancı, zorla yapıştırılmış hastalıklı bir unsur olmaktan çıkaran süreç, Yahudilik tarihi açısından da önemli bir dönüm noktasıdır. İsrail'in bölgede meşrulaşmasını sağlayan bu sürecin hemen ardından uluslararası platformda tanımaya başlamış, ekonomik ve siyasi olarak önüne konan engeller kaldırılmış, uluslararası stratejiler geliştirmeye, yeni ittifaklara girmeye başlamıştır. Barak'ın gelişmiş toplumlara entegre olmaktan kasdettiği, artık bölgede Batının ileri karakolu gibi görülmekten çıkıp dünya sistemine yön veren ülkelerle en azından eşitler arası ilişki düzeyine geçmenin alt yapısını oluşturmaktadır. Böylece siyasi yapıda, bazı kuralları yeniden düzenleyerek global politikalar geliştirirken karşısına çıkacak çekinceleri şimdiden elimine etmektedir. Ancak, ne kadar laik olursa olsun İsrail devletinin temel ideolojisini oluşturan siyonizmin sorgulandığı, tümüyle geçersiz olduğu, devlet ideolojisi olmaktan çıkarıldığı anlamına gelmemektedir. İsrail laikliği, Yahudilikten beslenen siyonizmi dışlayan bir laiklik olmayacaktır. Laik ve komşularıyla barış yapmış bir İsrail devletinin idarecilerine sorulması gereken sorular yine değişmeyecektir: vaadedilmiş topraklar sizin için ne anlama geliyor? İsrail laikliği İsrail'i kuran, dünyanın her tarafından binbir renk ve kültürdeki Yahudileri harekete geçiren, devlet ve toplum olarak var kılan din ve dinden beslenen kültürel değerleri yok saymayı, düşman ilan etmeyi gerektirmiyor. Sanırım, Türkiye'nin laiklik deneyiminin İsrail laikliğine fazla bir katkısı olmayacak. Ama İsrail Osmanlı'dan devredilen bazı Mecelle kurallarını uygulamaya devam edecek.
aemre@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|