YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Bağırsaklar mı temizleniyor?

Sanki 'otomatik vites' devrede gibi; KHK vesilesiyle 'hukukun üstünlüğü' konusunun tartışıldığı bir ülkede, hem de hükümet "Devletin güvenliği açısından hukukilikten vazgeçilebileceği" cephesinde yer almışken, Türkiye'nin çeşitli yerlerinde, birbiri ardına 'hayali ihracat' operasyonları düzenleniyor. Bu operasyonlar, mâhiyetleri itibariyle 'devletin güvenliğini' tehdit edebilecek bir biçim almaya da başladı.

'Hayali ihracat' geçmişten bildiğimiz bir kavram. Devletin tanıdığı çeşitli vergi kolaylıkları ve KDV iadesi gibi imtiyazlar sebebiyle başvurulan bir yöntem bu: İhraç yapmadığınız (veya yaptıysanız bile belirttiğiniz miktarda göndermediğiniz) halde, sanki işlem tamammış gibi belgeleri ikmal edip devletin tahakkuk ettirdiği KDV iadesini cebinize indiriyorsunuz... Haberlere göre, bu yolla gerçekleştirilen yolsuzluğun hacmi tüm ihracatın yüzde 40'ına varıyor; geçen yıl ödenen 2.1 trilyonluk vergi iadesinin 8 trilyonu 'hayali ihracat' ürünü...

Geçmişte Yahya Demirel'den Kemal Horzum'a uzanan bir çok canlı örneğini bildiğimiz hayali ihracat, öyle anlaşılıyor ki, herkesin bittiğini sanmasına rağmen, günümüze kadar -hızını da artırarak- sürüp gelmiş... Bu önemli bir haber. Ancak, 'paraşüt'ten 'balina'ya kadar bir dizi egzantrik isimle anılan operasyonlar sürerken ortaya çıkan bir başka gerçek daha var: Devleti soyan hayali ihracat mekanizması içerisinde yer alanlar arasında bu tür soygunları önlemekle görevli devlet görevlileri de bulunuyor: Valiler, defterdarlar, gümrükçüler... Hem de çok sayıda... Son operasyonlardan biri, 12 Eylül döneminin bir bakanının adını da gündeme getirdi...

'Otomatik vites' görüntüsü ile neyi kast ettiğimi herhalde anladınız: Yolsuzluğun bu denli yaygın olması bir yandan, skandalın içine bu kadar çok sayıda asker-sivil üst düzey devlet görevlisinin bulaşmış olması öte yandan, operasyonlar 'devletin itibarı' üzerinde bir giyotin gibi çalışıyor. Validen defterdara, hesap uzmanına, bakana ulaşan bir yolsuzluk, ancak, toplu bir göz yumma sonucu gerçekleşebilir... KHK ile muhafazakâr kaymakam ve valileri, yargıç ve savcıları devlet memuriyetinden apar topar uzaklaştırmayı planlayanların, herşeyden önce, oturup devletin bu denli âciz duruma nasıl düşürüldüğü üzerinde kafa patlatmaları gerekir...

Bu durumun mâkul bir açıklaması vardır, olmalıdır. Bizde, devlet memuru, tekil olarak rüşvete bulaşabilir; ya da bir devlet dairesi bütünüyle yanlış yola sapabilir; ancak şimdi karşımıza çıktığı biçimiyle her yere sızmış, bulaşmış bir yolsuzluk pek akıl kârı gözükmüyor. Bazı operasyonların ortaya çıkardığı gibi, devletin valisi, savcısı, gümrük müdürü, defterdarı yolsuzlukta işbirliği halindeyse, bu, ancak farklı bir gözle bakıldığında anlaşılabilir 'değişik bir durum' ile irtibatlıdır...

Geçmişin hayali ihracat kahramanlarından bazısının serüvenleri mercek altına yatırıldığında, 'derin devlet' olgusuyla paralellikler fark edilebiliyordu. Kemal Horzum sözgelimi; sonradan Turgut Özal'a karşı girişilen suikasta da adı karışan bir hayali ihracatçıydı; kurduğu şirketler kendi vizyonunu aşan alanlarda çalışıyor ve MİT müsteşar yardımcısından siyasetçi ve medya yöneticisine kadar bir sürü 'önemli' kişiyi istihdam ediyordu. Horzum'un 'hayali ihracatçı' görüntüsünün ardında başka tür faaliyetlerin desteklendiği belliydi.

Bugün sürmekte olan mâlî operasyonlar da, yüzeyden bakıldığında, benzer özellikler taşıyor gibi. İlişkiler operasyonun merkezindeki sıradan işadamlarının kurabileceklerinin epey üzerinde görünüyor. Bu kadar devlet görevlisinin, birbirinden çekinip korkmadan, böylesine karmakarışık bir yolsuzluk ağı içerisinde yer almaları, bizdeki sistemde akla zarar bir görüntü. Kusura bakılmasın: 12 Eylül öncesinden bir grup arkadaşıyla darbenin anayasası hazırlığına soyundurulan Adnan Başer Kafaoğlu'nun cebini düşünerek bu gibi kirli işlere onay vereceğini hiç sanmam...

Galiba olan şu: Susurluk'la varlığı ortaya çıkan 'devlet içinde yuvalanmış çeteleri' besleyen karışık mâlî kaynaklar, hükümetin pek de üzerinde rol oynamadığı operasyonlarla kurutuluyor. Sadece hayali ihracatı değil, karanlık bir alanda yürütülen uyuşturucu trafiğini de hedef alıyor bu operasyonlar...

Toplum 'temiz eller' istedi, bunu sistemin gündemine sokmayı bir türlü başaramadı; şimdi sessizce gerçekleşen o isteğin cevabıdır...


22 AĞUSTOS 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...