YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Devlet krizi dedikleri

KHK'nın Köşk'ten geri dönmesinin ardından koalisyonu oluşturan liderlerin ağzından kriz, tehlike sözcükleri düşmüyor. Başbakan Ecevit devlet krizi'nden bahsediyor. Yılmaz "rejim tehlikede" buyurmuş. Bu sözcüklerin hangi anlamda kullanıldığına dikkat etmezsek ülke için gerçekten vahim bir durumun olduğunu düşünebiliriz.

Aslında bizim anladığımız anlamda bir krizden, tehlikeden Sayın Ecevit ve Yılmaz'ın ve dahi Bahçeli'nin korkmayacağını bilmeliyiz. Çünkü bu üç lider bugünkü mevkilerini böyle mevhum bir krize borçlular. Düşünsenize, 28 Şubat öncesinde Ecevit, oyları %10'larda gezen bir siyasi partinin lideriydi, Yılmaz ise girdiği her seçimde oyları biraz daha eriyen bir partiyi yönetiyordu. Devlet Bahçeli'nin ismini bilen insan sayısı sınırlıydı. Normal bir siyasi ortamda Ecevit ve Yılmaz'ın siyasi hayatlarının bitmesi, Bahçeli'nin ancak kendisini isbat ettikten sonra siyasette gücüyle orantılı bir yer alması beklenirdi.

Ne olduysa 28 Şubat'la oldu. Bu sayede Ecevit ve Bahçeli oylarını beklenenin üzerinde artırdılar, Yılmaz siyaseten tasfiye edilmekten kurtuldu. Ve yine bu mevhum kriz sayesinde Ecevit milletvekillerinin büyük çoğunluğunun sağ ve merkez sağ kesimde yer aldığı bir Meclis'te Başbakanlık koltuğunu işgal ediyor. Fiziki ve zihinsel performansının en alt düzeyde olduğunu hepimizin gördüğü Ecevit'i böyle bir kriz olmasa hangi güç o makamlara getirebilir ve orada tutabilirdi. Netice itibariyle bir "devlet krizi"nden en fazla yarar sağlayan parti DSP ve MHP, en çok nemalanan siyasi liderler de koalisyon liderleridir.

Bu durumda koalisyon liderlerinin en çok korktukları şey, krizin çıkması değil, sona ermesi, daha doğrusu var olduğuna herkesi inandırdıkları krizin olmadığının ortaya çıkmasıdır. Onların kâbusu aslında sistemin normalleşmesi. KHK'nin Cumhurbaşkanı'nca veto edilmesine şiddetle karşı çıkmaları da bu yüzden. Çünkü bu kararname çıkarsa binlerce kişiyi tasfiye ederek krizin devam ettiğini düşündürecek, haketmedikleri koltuklarında oturmaya devam edecekler. Çıkmazsa sistemin normalleşmekte olduğu görülecek, gıdası kriz olanlar için tehlike çanları çalmaya başlayacak.

Meselenin bir başka yönü de yine bu kriz edebiyatı sayesinde kimsenin hükümetin icraatını gerektiği gibi değerlendirmemesi. Şimdi ortada devlet krizi varken memurlara enflasyonun çok altında verilen ücret zammının, buna rağmen enflasyonda hedeflenen noktanın çok gerisinde kalınmasının, depremzedelere verilen hiçbir sözün tutulmamasının, toplanan yardımların çarçur edilmesinin, devlet imkanların hâlâ hortumlanmaya devam edilmesinin gündeme getirilmesinin sırası mı? Ne de olsa ortada koskoca bir devlet krizi var, rejim tehlikede.

Ecevit'in ikide bir aba altından sopa göstermesinin, bir kriz varmış izlenimi vermesinin altında var olduğuna inandırılan krizi devam ettirme arzuları yatıyor. Çünkü eğer sistem normalleşirse koltukları tehlikeye girecek. Belki de devlet krizi denilen aslında böyle bir normalleşme sürecinde karşılaşılabilecek koltuğu kaybetme krizidir. Rejim tehlikede dendiğinde de kastedilen iktidarımız tehlikede olmalı.


22 AĞUSTOS 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

M. Akif Aydın

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...