YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

İSEDAK ve MÜSİAD

Hafta içinde icra edilen iki önemli uluslararası faaliyet Türkiye'de siyasetin ve devlet refleksinin mahiyetini ortaya koymada son derece kullanışlı örnekler sunmaktadır.

Söz konusu ettiğim uluslararası faaliyetlerden biri hafta başında çalışmalarına başlayan ve Perşembe günü El-Aksa Toplantısı ile çalışmalarını sona erdiren İSEDAK'ın Onaltıncı Dönem Toplantısı idi.

Türk okuyucusu İSEDAK adını çok sık duymayabilir. Bu bakımdan açıklamaya muhtaç. İSEDAK, İslam Konferansı Teşkilatı'na bağlı üç daimi komiteden biri olan EKONOMİK VE TİCARİ İŞLER DAİMİ KOMİTESİ (COMCEC)'nin Türkçe kısa adıdır. Peki bu komite neyin nesidir, derseniz kısaca izah etmek gerekir.

İSEDAK NE?

İSEDAK, İslam Konferansı Teşkilatı'nın 1981 yılındaki Mekke-Taif Zirve'sinde İslam ülkeleri arasında ekonomik ve ticaret alanında işbirliğini ve dayanışmayı geliştirmek, ortak politikaları uygulamak, faaliyetleri koordine etmek amacıyla kurulması kararı alınmış bir daimi komitedir. Mekke Zirvesinde bu komitenin başkanlığı Körfez ülkelerine teklif edilmişse de onlardan kabul eden olmadığından 1984'teki Kazablanka Zirvesine kadar faaliyete geçememiştir. 1984 Zirvesinde komitenin başkanlığı Türkiye Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e teklif edilmiş ve Evren'in kabul etmesi üzerine çalışmalara başlamıştır. Böylece COMCEC/İSEDAK Türkiye Cumhurbaşkanının başkanlığı altında çalışmalarına başlamış oldu. 1984'ten bu yana cumhurbaşkanlarının başkanlıkları altında faaliyetlerini sürdüren İSEDAK her yıl İstanbul'da toplanmakta ve çalışmalarını gözden geçirerek bir takım kararlar almaktadır.

Kurulduğundan bu yana pek çok projeyi yürürlüğe koyan İSEDAK İslam ülkeleri arasında ekonomik ve ticari işbirliğini ve dayanışmayı geliştirmek için çalışmakta, mevcut sorunların tartışılmasında ve ortak eylem kararların alınmasında ortak bir platform görevi görmektedir.

Önce uzmanlar, ardında da ülkelerin ilgili bakanların katılımıyla gerçekleşen toplantıların Türk medyası tarafından yeteri kadar önemsendiğini söylemek zor. İlginçtir Batı ülkeleriyle benzer herhangi bir toplantı büyük bir abartı ile okuyucu ve seyirciye takdim edilirken İslam ülkeleri arasındaki bu tür toplantılar, kırk yedi ülke yetkilisinin katılımı ile de icra edilse, önemsenmemekte, görmezlikten gelinmektedir.

Bu tavır kendiliğinden bir duruş değil elbette, şuurlu ve planlı bir tutumdur. Yüksek katlardaki siyaset yapıcıları ve bunlarla birlikte hareket eden etkili çevreler bu tür oluşumları görmek istememektedirler. Aynen belli bir toplum kesimini görmek istememeleri gibi...

MÜSİAD FUARI

İkinci önemli gelişme 26 Ekim günü açılan MÜSİAD FUARI'dır. Kuruluşunun 10. Yılını kutlamakta olan MÜSİAD, her yıl geleneksel hale getirdiği fuar organizasyonunda pek ülkeden firmaları buluşturmakta, işbirliği ve dayanışma için önemli bir vesile oluşturmaktadır. Bu yıl yirmi iki ülkeden firmaların iştirak ettiği fuarda bir yandan katılımcı ülkelerin üretim potansiyelleri ortaya konulurken diğer yandan karşılıklı ticaretin geliştirilmesi, işbirliği imkanlarının araştırılması ve diyalogların arttırılması için uygun bir vesile oluşturmaktadır.

MÜSİAD FUARI'nın açılışında hükümetten kimsenin bulunmaması ilginç değil mi? Anamuhalefet partisi temsilcileri geliyorlar ama hükümet partilerinden kimse yok. Bunu anlamak elbette zor!

Malum MÜSİAD muhafazakar iş adamlarını çatısında toplayan bir kuruluş. Ülkenin kalkınması ve ekonomi politikaları konusunda farklı düşünceleri var. Ama ne onları dinleyen var, ne de ciddiye alan mevcut. Zaten onların da böyle bir beklentileri yok, "gölge edilmemesi"ni istiyorlar.

Siyaset ve devlet refleksi, anlaşılan o ki, muhafazakarların üretimde, ticarette ve kalkınmada yer almalarından memnun değil, tam tersine büyük rahatsızlık duyuyor. Ekonomide, siyasette, kültürde ve sosyal gelişmede köşeleri kapanlar rekabet ortamının oluşmasını istemiyorlar. Bu durumda İSEDAK'ı, MÜSİAD'ı görmüyor, görmek istemiyorlar. Hatta gelişimini engelleyebilmek için bazı tedbirleri ve mekanizmaları yürürlüğe sokmaktan da geri durmuyorlar. KOMBASSAN'a karşı SPK'ın en son kararını biraz da bu açıdan değerlendirmek gerekir.

Toplumların gelişimi hakkında biraz malumatı olan herkes iyi bilir ki bu tür çabalar boş ve anlamsız çabalardır. Toplumdaki gelişimi ve dönüşüm ivmesini geriye çevirmek imkanı yok. Sadece sürecin daha yavaş ve sorunlu işlemesi temin edilebilir. Oysaki geleceği iyi okuyan bir siyaset ve devlet refleksi bu gelişimin önüne engel koymaz; tam tersine kendi beraberliğiyle birlikte ileriye doğru yürüyüşe çıkar. Müreffeh bir toplum oluşturmak için bütün toplum kesimlerini harekete geçirmek ve herkesi kucaklamak siyasetin ve devletin temel davranışı olmalıdır.


28 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Davut Dursun

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...