YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Af, intihar ve bankalar

Bir süredir sürümcemede bırakılan affın birdenbire gündeme gelmesinde, sakın batık bankacıların rolü olmasın.

Öyle ya... Bankacılar, görevi ihmal veya suistimalden (TCK 230-240) veya emniyeti suistimalden (TCK 508-510) sorumlu tutulabilir ya da Türk Ceza Kanunu'nun 313'ncü maddesine göre, suç işlemek üzere teşekkül oluşturmaktan yargılanabilir.

Süleyman Demirel'in veto ettiği kanunda, hem 313'üncü madde, hem de görevi ihmal ile suistimal suçları (230 ve 240) ve emniyeti suistimal suçu (508 ve 510) af kapsamına giriyordu.

Acaba diyorum, bütün partilerin birdenbire affa sahip çıkmasının altında, pisliklerin üzerini örtme arzusu mu yatıyor?

Borsa skandalı ve gelişmeler

Biraz geriye dönüp meseleyi inceleyince, şüphelerimiz depreşiyor. Hatta hapishanedeki ayaklanmalarda dahi, güçlü para odaklarının parmağı olabilir.

Egebank'a ait Bankalar Yeminli Murakıbı Raporu, 1999 yılının Nisan-Mayıs aylarında Hazine Müsteşarlığı'na ulaştı. Sadece Egebank değil, Aralık 1999'da el konulan diğer 4 banka hakkında da (Yurtbank, Esbank, Sümerbank, Yaşarbank), böyle bir raporun yazıldığını biliyoruz.

Aynı tarihlerde Borsa'da bir skandal yaşanıyordu. O günleri, Radikal'den İsmet Berkan'ın kaleminden okuyup hatırlayalım:

"30 Haziran Çarşamba günü ansızın işlemler değişmeye başlıyor. İşlem hacmi 143.5 trilyona fırlıyor o gün. Tesadüfe bakın o günden itibaren İstanbul piyasasında devalüasyon-konsolidasyon söylentileri başlıyor. Ertesi gün 1 Temmuz Perşembe günü işlem hacmi 152.8 trilyon. O sabah Başbakan Ecevit'in 'Konsolidasyon ve devalüasyon yok' açıklamasını unutmayın. Ve 'Karanlık Cuma' işlem hacmi 172.7 trilyon. Üstelik bunun 104 trilyonu öğleden sonraki işlemlerden. Cuma günü borsayı fena halde silkeliyor birileri. Diyeceksiniz ki 'İşlem hacminin yükselmesi ne ifade eder?' Çok şey ifade eder. 'Karanlık Cuma'dan sonra gelen pazartesi günü ne oluyor dersiniz? Borsa ansızın 'mevsim normalleri'ne dönüveriyor! İşlem hacmi 78.5 trilyon Ya dün? İyice normal: 65 trilyon. Yani şu açıkça gözüküyor: Geçen hafta çarşamba, perşembe ve cuma günleri birileri, borsada bir fırtına estiriyor." (Radikal -7 Temmuz 1999)

Borsadaki yüksek işlem hacmi Radikal gazetesine bazı söylentilerin yansımasına yol açmıştı.

IMF'nin antetli bir kağıdını Güneş Taner, Mehmet Emin Karamehmet'e, Mesut Yılmaz da Global Menkul Değerler'e ulaştırmış; sadece bir senaryo değerinde olan bu bilgiler borsada ciddiye alınınca, çok sayıda kişi portföyünü boşaltarak dövize yönelmişti. Birileri ise, değeri düşen hisse senetlerini toplamış; büyük kâr sağlamıştı.

IMF kağıdında, devalüasyon yapılacağı, sonra da TL'nin dolara sabitlenip, borçların erteleneceği belirtiliyordu. İşte bu bilgiler portföylerin boşaltılmasına ve 2 Temmuz Cuma günü, Borsa'da işlem hacminin 173 trilyon liraya çıkmasına yol açmıştı.

Bunun üzerine, Hazine Müsteşarlığı'na vekâleten bakan Cüneyt Sel istifa etmiş, aynı gün (6 Temmuz) Selçuk Demiralp Hazine Müsteşarlığı'na getirilmişti.

Böylece Selçuk Demiralp, 4 Mayıs'ta istifa eden Yener Dinçmen'in yerine, müsteşarlık makamını asaleten doldurmuş oluyordu.

Hazine Müsteşarı Yener Dinçmen'in istifasının, tam da Egebank ve diğer bankalar hakkındaki murakıp raporlarının verildiği tarihe denk geldiğini de hatırlatmak isterim.

İşte Hazine'den sorumlu Hikmet Uluğbay'ın intiharı tam o sıralarda gerçekleşiyor. Uluğbay 6 Temmuz 1999'da geceyarısı 00.15 sularında Ümitbey Beta Sitesi'ndeki evinde "intihar etti".

Ambülans şöförü, çağrı üzerine 3 dakikada Uluğbay'ın evine ulaştığını belirtiyor. Ambülans eve geldiğinde, Başbakan yardımcısı Hüsamettin Özkan'ı, eşofmanlarıyla, Uluğbay'ın evinde buluyor. O günlerde de bazı sorular ortaya atılmıştı.

Acaba, Özkan zaten o evde miydi? Uluğbay'la tartışmışlar mıydı? Yoksa, 3 dakikada gelen ambülanstan daha hızlı hareket ederek mi, Uluğbay'ın evine ulaşmıştı?

Bürokraside değişim

Diğer raporlar elimde yok. Ama Egebank'taki işlemlerin bir benzerinin yapıldığını tahmin ediyoruz.

Raporlar Hazine Müsteşarlığı'na ulaşıyor. Aynı tarihlerde (4 Mayıs 1999) Müsteşar Yener Dinçmen istifa ediyor. Bu makam Cüneyt Sel'in vekâletiyle dolduruluyor. 2 Temmuz'da Borsa'da kara cuma yaşanıyor, işlem hacmi tavana vurup, sonra aşağılara düşüyor. Global Menkul Değerler ve Güneş Taner hakkında bazı söylentiler basına yansıyor. Cüneyt Sel istifa ediyor, yerine, müsteşarlığa Selçuk Demiralp getiriliyor. (6 Temmuz 1999) 6 Temmuz geceyarısı Hikmet Uluğbay intihar ediyor. Sonra da aynı göreve bugünkü bakan Recep Önal geliyor.

Murakıp raporları çok ciddi iddialarla dolu olmasına rağmen, iş Aralık ayına kadar savsaklanıyor.

Neden?

Murakıp raporu

Diğerleri değil, ama Egebank murakıplar raporu elimizde.

Buradaki iddiaları şöyle özetleyebiliriz:

1) Bankalar Kanunu'nun 41-2a maddesine aykırılık: Kredilendirilmesi mümkün olmayan firmaların kredilendirilmesi.

Egebank Yönetim Kurulu Başkanı olan Murat Demirel'in, sermayelerinin % 25 ve daha fazlasına sahip olduğu ortaklıklara Banka'nın, kredi kullandırmaması gerekmekteydi. (Murat Demirel, Şevket Demirel Holding AŞ'nin % 68.50'sine, Üniversal Yatırım Holding AŞ'nin ise % 96.32'sine sahip bulunuyor.)

Egebank'ın Bayraktar grubundan, Murat Demirel'e geçişi sırasında, Bayraktar Grubu firmalarına ait kredi borçları, Şevket Demirel Holding AŞ ve Üniversal Yatırım Holding AŞ tarafından üstlenilmiştir.

Ayrıca, Egebank'ın satışı sırasında düzenlenen borç senetlerine, Egebank aval vermiştir. Hem bu teminat, hem de kredi borçlarının devri dolayısıyla, Şevket Demirel Holding ile Üniversal Yatırım Holding, Bankalar Kanunu'nun 42'nci maddesine aykırı olarak Egebank'tan kredi kullanmışlardır.

Bunun yanı sıra, Banka Yönetim Kurulu kararıyla Dempa Uluslararası Dış Ticaret AŞ'ye, 2 trilyon TL tutarında kredi tahsis edilmiş, bu kredi için, Şevket Demirel Holding AŞ'nin kefaleti alınmıştır. Bu da kredilendirmenin bir şeklidir.

2) Bankalar Kanunu'nun 52/1'inci maddesine aykırılık: Demirel Grubu firmaları tarafından üstlenilen krediler, banka kayıtlarına intikal ettirilmemiş, bu krediler, Bayraktar Grubu firmaları üzerinden izlenmiştir.

3) Bankalar Kanunu'nun 44'üncü maddesine aykırılık: Borcu üstlenen firmalara kredi borcunun nakli, banka tarafından gerçekleştirilirken, bu işlemi yapacak kişi veya kişilerin, Yönetim Kurulu kararı ile görevlendirilmeleri gerekmektedir. Banka adına nakil işlemlerine onay veren şahısların yetkilendirilmesi hususunda, herhangi bir karar alınmamış; nakil işlemlerine Banka adına Demirel, Sami Erdem (Eski Genel Müdür), Turan Özel (Eski Genel Müdür yardımcısı) ve Av. Aydoğan Semizer (Eski Yönetim Kurulu üyesi) yetkisiz bir şekilde onay vermiştir.

4) Bankalar Kanunu'nun 38'inci maddesine aykırılık: "Bir banka gerçek ya da tüzel kişiye nakit,mal, kefalet ve teminat şekil ve mahiyetinde veya herhangi bir şekil ve surette kendi özkaynakları toplamının % 20'sinden fazla kredi veremez; aval ve kefaletlerini kabul edemez veya hisse senetleri hariç menkul değerlerini satın alamaz."

Özkaynakların % 20'si oranındaki sınırlamaya aval ve kefaletler de dahildir.

Bayraktar Grubunca kullanılan kredilerin Demirel Grubu firmaları tarafından üstlenilmesi ve ayrıca Egebank'ın satışı sırasında düzenlenen bonolara bankanın aval vermesi ile, % 20'lik sınır aşılmış ve Bankalar Kanunu'nun 38'inci maddesine aykırılık doğmuştur.

Görüldüğü, Egebank ve bilahare el konulan bütün bankaların (Yurtbank, Yaşarbank, Esbank, Sümerbank) işlemlerinde kanuna aykırılık mevcut.

Banka murakıpları, sorumluların, TCK'nın 508-510'uncu maddesine göre, Emniyeti suistimalden yargılanmasını talep ediyor.

Nedense Hikmet Uluğbay'ın intiharı, murakıp raporlarının Hazine'ye geldiği bir döneme rastlıyor.

Uluğbay'ın intiharından ancak 5 ay sonra, bankalara el konuluyor. Esas para kaçağı da bu son dönemde meydana çıkıyor. Egebank serbestçe halktan para toplamak için reklâm yapabiliyor.

Sorular

Aklımıza gelen sorular:

1) Hikmet Uluğbay'ın intiharının ardında yatan gerçekler ne? Kendisine, çeşitli bankalarla ilgili murakıp raporlarının hasıraltı edilmesi için baskı mı yapıldı?

2) O gece, ambülans üç dakikada geldiğine göre, Hüsamettin Özkan kaç dakikada Uluğbay'ın evine ulaştı?

3) Egebank murakıp raporunun biri 4 Nisan, diğeri 5 Mayıs tarihlerini taşıyor. Neden Nisan'dan Aralık'a kadar harekete geçilmedi?

4) Bu hareketsizlikte, Uluğbay'ın istifası üzerine ona bir süre vekalet eden Özkan'ın ve daha sonra aynı göreve atanan Recep Önal'ın sorumluluğu yok mu?

5) Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, evvelce, Yaşarbank'ın Genel Müdür muavinliği ve genel müdürlüğü görevlerinde bulundu. Acaba, murakıpların raporlarından veyahut bu 5 bankanın yasadışı işlemlerinden haberdar değil miydi?

6) Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp, niçin Aralık ayına kadar sabretti? Üzerinde siyasi baskı var mıydı?

7) 4 Mayıs'ta Hazine Müsteşarı Yener Dinçmen istifa mı etti, yoksa ettirildi mi? Bu istifa ile batık bankaların bir ilgisi var mı?

Sadece Murat Demirel'i yargılamak olmaz. Bürokrasiyi ve bakanları da kapsayan bir temizlik hareketi gerekiyor.

İhmalin sorumlusu kim?

Ve acaba af, bütün bu pisliklerin üzeri örtülsün diye mi, alelacele getiriliyor? 313 (Çete), bakalım af kapsamına gerecek mi? 230-240 (görevi ihmal, suistimal) 508 -510 (emniyeti suistimal) af paketinde yer alırsa, sorumlular da kısa yoldan aklanmış olur.


28 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazlı ILICAK

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...