Yükseleceksin Paşam!
Evren, Kara Kuvvetleri Denetleme Kurulu Başkanlığı'na getirilince üzülmüştü. Bu kıt'a jargonunda emekliliğe giden yoldu. Faruk Gürler teminat verdi: "Seni buraya mahsus seçtim, yükseleceksin paşa."
27 Mayıs'ın ilk iki kişilik örgütünü kuran emekli darbecilerden Topçu Yüzbaşı 634 Orhan Kabibay, 12 Mart'ın "hareketli" günlerinde yeniden piyasaya çıkmıştı.
Kabibay'ın 9 Mart'çılarla ilişkisi devam ediyordu. Hatta, bazı bombalama ve terör olaylarında adı geçiyordu.
Kabibay'ın koordine ettiği söylenen örgütler arası gizli ilişkiler, dönemin İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Faik Türün'le, Memduh Ünlütürk'ün canını sıkmıştı.
Bu ilişkiler, 1973 ilkbaharında, Ziverbey sorgulamalarında gündeme geldi.
Sorgulamaları yöneten Memduh Ünlütürk'tü.
"BU İŞİ DAHA FAZLA KURCALAMAYIN"
Zihnibey Köşkü'nde sorgulamaya alınan 9 Mart'çılara (İlhan Selçuk, Doğan Avcıoğlu, İlhami Soysal, vs...) bombalama ve terör olaylarının arkasında Kabibay isminin bulunup bulunmadığı soruluyor, tutuklulardan Kabibay'ı ele verecek açıklamalar isteniyordu.
Tam o sırada, Ziverbey'e Ankara'dan "dolaylı" bir mesaj iletildi.
Mesajı Birinci Ordu Komutanlığı Kurmay Başkanı Selahattin Demircioğlu almış, o da Ziverbey'deki komutanlarına, Faik Türün ve Memduh Ünlütürk'e iletmişti.
Telefonla gelen mesaj şuydu:
"- Memduh Paşa'ya söyleyin, bu işi daha fazla kurcalamasın."
Demircioğlu sormuştu:
"- Hangi işi?"
"- Kabibay meselesini... Kötü haberler alıyoruz. Sonra başı derde girer."
Uyarıyı yapan kimdi?
Korgeneral Kenan Evren.
"İLERLEYECEKSİN PAŞA"
Orgeneral Faruk Gürler, Kenan Evren'i Kara Kuvvetleri Denetleme Kurulu Başkanlığı'na tayin ederken şunları söylemişti:
"- Ben seni mahsus seçtim. Burası çok önemli bir yerdir. Daha ilerlemen için bu atamayı yaptım."
"Mahsus" seçilen Kenan Evren ilerleyeceğinden kuşkuluydu. Çünkü Denetleme Kurulu kıt'a jargonunda "emekliliğe giden yol"du.
O da bu görevi emekliliğe hazırlık, "emekliye sevkten önceki alışma yeri" olarak değerlendirmiş, fazla tepki göstermemişti.
Oysa içten içe üzülüyordu.
Sevilen, sayılan bir komutandı.
Öyle asker dövmesi, sövmesi yoktu.
Kore'de görev yapmış, başta Amerikalılar olmak üzere, bütün üst rütbeli komutanlarının gözüne girmişti. Çalışkan bir askerdi.
Doğuştan sahip olduğu kuşkucu, tedirgin yapısı, ikide bir "Ben ne olacağım?" sorusunu sorduruyordu.
Ne olacaktı?
Gürler'in önerisine tepki göstermemişti, ama kuşku içini kemiriyordu.
Cesaretini toplayarak Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler'in makamına çıktı:
"- Ben ne olacağım?"
Gürler gülümsedi:
"- Yükseleceksin" dedi, "Biliyorsun, bu göreve seni mahsus getirdim."
"- Bu göreve emekliye sevkedilmek için getirildim."
"- Hiç ilgisi yok. Boşuna kendini harap etme."
"- Benden önceki arkadaşlar emekli oldular!"
"- İlgisi yok dedim ya. Şimdi işinin başına git ve çalışmana bak."
"BELKİ İZMİR'E YERLEŞİRİM"
Evren, aldığı güvenceyle işinin başına döndü ve çalışmaya başladı.
Ama kuşkuları bitmedi.
Ta ki, orgeneralliğe yükselinceye kadar.
Orgenerallik birazcık da olsa yüreğini ferahlatmıştı. Fakat orgeneral olup da Ege Ordu Komutanlığı'na atanınca, eski kuşkuları yeniden depreşti.
"- Eyvah... Galiba emekli oluyorum!"
Yakın arkadaşlarına da, "Eh, bu bizim son tayin demektir. Ege'den emekli olur, belki İzmir'e yerleşirim" diyordu.
Emekli olacağına öyle inandırmıştı ki kendini, emeklilik günlerini "şöyle sakince" geçirmek üzere İzmir'de bir ev bile satın almıştı.
Cemal Gürsel Paşa da bir zamanlar onun gibi düşünüyordu: "Bu bizim son görev. Artık emekli olurum herhalde..."
O da İzmir'e yerleşmeyi kurmuştu.
Bir ev bile satın almıştı.
Ama birdenbire Çankaya Köşkü'nde buluverdi kendini. "Artık emekli olurum" diyen Kenan Evren'in, Ege Ordu Komutanlığı'ndan Çankaya tepelerine uzanan serüveni "inanılmaz" tesadüflerle doludur.
Kenan Evren, emeklilik hayalleri kurarken, "Genelkurmay Başkanlığı'na giden yol" olan Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na nasıl atandı?
Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Namık Kemal Ersun MC iktidarınca, bizzat Demirel eliyle "erkenden" emekli edilince, ordu kıdem geleneğindeki öncelikler bozuluvermişti.
ERSUN DARBE YAPACAKTI
Ersun, darbeye hazırlanıyordu.
5 Haziran 1977 seçimlerine doğru Türkiye'de "olağandışı" tuhaf olaylar yaşanmaya başladı. Terör hızlandı, bombalama olayları "normal"in üzerinde bir sayıya ulaştı. Demirel Başbakan'dı ve Namık Kemal Ersun kaynaklı bir "oldu bitti"den korkuyordu.
Derken, 1 Mayıs olayı patladı.
1 Mayıs'ta Taksim'de toplanan göstericilerin üzerine, civardaki yüksek binalardan ateş açıldı, yüze yakın gösterici hayatını kaybetti. Ana muhalefet lideri Bülent Ecevit'e göre, olayı "kontrgerilla" düzenlemişti ve bu provokasyonla 5 Haziran seçimlerini engellemeye çalışıyordu.
Ersun, bir dönem "Özel Harp Dairesi" olarak faaliyet gösteren kontrgerilla örgütünü yönetmişti. Bağlantıları güçlü bir askerdi.
1 Mayıs provokasyonundan sonra bütün gözler Namık Kemal Ersun'un üzerine çevrildi. Ersun, bazı üst düzey komutanları gizlice toplayıp brifing vermişti.
MİT, Ersun'un faaliyetlerini adım adım izliyordu. MİT, Ersun'un başkanlık ettiği "Konya toplantısı"nı da izleyip, Başbakan'a rapor etmişti.
Görünen şuydu:
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Namık Kemal Ersun, birşeyler tezgahlıyordu.
Haziran ayına girildiğinde terör zirve noktasına ulaşmıştı.
Her gece onlarca bomba patlıyor, insanlar ölüyordu.
Hükümet çaresizdi.
Bu şartlarla seçime gidildi.
5 Haziran seçimlerinden sonra tansiyon birdenbire düştü.
Olan da, Namık Kemal Ersun'a oldu. Başbakan Süleyman Demirel, Bakanlar Kurulu'na imzalattığı atama kararnamesiyle Köşk'e çıkıp, "darbe"ye hazırlanan Orgeneral Namık Kemal Ersun'un emekliliğini istedi. Ağustos terfilerine iki aydan az bir süre vardı.
Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk itiraz etti:
"- Bu olmaz..."
"- Neden?"
"- Ersun paşa'nın emekliliği ordu kıdem geleneğindeki öncelikleri bozar."
Korutürk itiraz etti, ama sonunda imzalamak zorunda kaldı.
Yarın : Evren Genelkurmay Başkanı oluyor
|