YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Kendi kendini rehin almak!.

Halimiz, banka soymaya giden Temel'in öyküsündeki gibi..

Hani Temel, elindeki tabancanın namlusunu, kendi başına dayamış.. Soymak için girdiği banka şubesinin veznedarını, tehdit etmiş..

- Kasadaki bütün parayı hemen bana vermezsen, elimdeki rehineyi öldürürüm, demiş..

Toplumun değişik düşünen kesimlerini "tehdit" ilan edip, onlara devletin gücünü yöneltmek, kendi kendini rehin alan Temel'in durumundan farksızdır..

İşin garip tarafı bu çarpık tablo, sivil toplumun pekçok kurumu tarafından da benimsenmektedir..

Örneğin yüksek tirajlı gazeteler, halkın (veya okurlarının) büyük bölümü ile, aralarını açmışlardır..

Örneğin üniversiteler, toplumun gerçekleri ile evrensel doğruları irdelemek yerine, sosyolojik olgulara karşı, resmi ve ideolojik bir cephe oluşturmuşlardır..

Sendikalar, yoksullaşan emeğin sözcüleri değildir.. İş adamlarının oluşturdukları kuruluşlar, kötü-yönetim sonucu sermayenin krizden krize sürüklenmesini, eleştirmiyorlar..

Siyasi partiler, bazı partilere baskı yapılmasını, bazı partilerin kapatılmasını, kendilerini ilgilendirmeyen olaylar biçiminde izliyorlar..

Refah düzeyi bizden çok ileri toplumların insanlarını, üreticilerini, tüketicilerini izlerseniz, bizdeki sivil toplumun umursamazlığını ve kaygısızlığını, daha iyi görürsünüz..

Bir akaryakıt fiyatlarındaki artış ve bunun içindeki vergi payının yüksekliği, Fransa'daki sürücüler eylemi ile, hayatı felç etti..

Şimdi hükümetler sallanıyor.. Sivil toplum, yönetimlerden hesap soruyor..

Bizde ise, ekonomideki gelişmeler konusunda hesap sormak için, İMF temsilcisi Cotarelli'nin Türkiye'yi ziyaret etmesi beklenmekte..

Eğer bir ülkede Genelkurmay Başkanı hukuk ve yargıdan söz ettiği zaman, bu doğal karşılanıyorsa.. Buna karşı, Yargıtay Başkanı hukuk ve yargı konusunda konuşma yaptığı zaman, buna tepki gösteriliyorsa, o ülkede temel bir kurumlar ve kavramlar kargaşası var demektir..

Türkiye'de devletin ve devlete bağımlı sivil kurumların, yurt ve dünya gerçeklerini çok gecikmeli algıladığı kesin..

Öyle olmasa, 1920'lerde ve 1930'larda da problem olan "Güneydoğu", "laiklik", "gelişmemişlik" gibi konuların, 2000'li yıllarda da tartışılmasına tanık olur muyduk?

"Hukuksuzluk" ve "eksikli demokrasi" gibi olguları, kimbilir kaç yıllardır tartışıp, yakınmıyor muyuz?

Devlet dün "tehdit" olarak sunduğu insanları, bugün "istikrarın teminatı" şeklinde kabul ediyorsa.. Burada bir yanlışlık yok mudur?

Düşünün ki, devletin hantallığı yüzünden, 1930'dan 1983'e kadar, "döviz" bir suç unsuru olarak kabul edildi.. Kimbilir kaç kişi, "kaçakçılık"tan yargılandı, hapis yattı..

Şimdi de moda suç "irtica" değil mi?

Daha önce de "solculuk" suç değil miydi?

Garip olan, burada her kesimden bol miktarda "kökten-devletçi"lerin çıkması..

Kuzuların sessizliği, kurtların cesaretini artırıyor burada..

Ama biliyoruz ki, "halk" olmazsa, "devlet" de olmaz..

ŞAKA

Ama ne reform!.

28 Şubat'ın en etkili reformu, "8 yıllık kesintisiz eğitim" değil miydi? Hepimiz bu reformu finanse etmek için, ek vergiler ödedik.. Daha da ötesi, "mesleki eğitim"i, bu reforma kurban ettik..

Sonuç.. 200 bin öğretmen açığı ve 70 kişilik sınıflara devam.. Öğretmen maaşı da, en fazla 300 milyon lira..

Galiba bir Kanun Hükmünde Kararname ile, bu fazla öğrencileri de tasfiye etmeliyiz..

TEBESSÜM

Aman hiç yorulmayalım!..

Osmanlı Paşası, dalkavukları arasında "dalkavukluk yarışması" açmış..

Bu dalkavuklardan birinin yazdığı mektup ulaşmış Paşa'nın eline ertesi gün.. Mektubun bir satırı Arap harfleriyle, bir satırı Latin harfleri ile yazılıymış..

Paşa, mektubu yazan dalkavuğu çağırıp, sormuş..

- Bu ne biçim mektup?. Bir satır Latin harfleri, bir satır Arap harfleri.. Hep böyle yazılmış.. Neden böyle bu?.

Dalkavuk, sırıtmış,

- Paşam, boyn-u aziziniz yorulmasın diye böyle yaptım.. Arap harflerini okurken sağdan sola ilerlersiniz.. Ertesi satırda başa dönmenize gerek yoktur.. Latin harfleriyle soldan sağa ilerlersiniz.. Böylece her satırın sonunda, başa dönmenize gerek kalmaz.. Mübarek boynunuz yorulmaz..

Acaba bu tür ince bilgiler, genlerimizde mi var?.

Birgün demokrasiyi, hukuku, Avrupa Birliği üyeliğini savunanlar, ertesi gün demokrasinin zararlarını, halkın ne kadar tehlikeli olduğunu, irtica tehdidinin ciddiyetini vurguluyor..

Belki de bunun sebebi, "beynimiz yorulmasın" endişesinden kaynaklanıyor..

- Biraz demokrasi, biraz militarizm, biraz hukuk, biraz hukuksuzluk..


12 EYLÜL 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet BARLAS

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...