![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Kıyamet kopmazElimizde varlığı yetkili bir merci tarafından doğrulanmış, aynı merciin 'uygulanmadığı' iddiasını dile getirdiği 'güçlü eylem planı' adlı bir belge var... Bir terör sanığının ifadelerinin "Gerekirse üzerinde oynanıp ilâveler de yapılarak", bazı kişileri ve kuruluşları 'yıpratmak amacıyla' kullanılmasını, bir partinin kapatılıp bir diğerinin seçime sokulmaması için malzeme yapılmasını öngören bir 'eylem planı' olduğu için, bir çok özelliğiyle, tam bir saatli bomba bu belge... Olaya iki türlü yaklaşmak mümkün. Birincisi, pek çok kişinin yaptığı gibi işitmezden gelmek, ya da demokratlığı konusunda bir nişane olsun diye şöyle bir değinenlerin yaptığı gibi unutulmaya terketmek... İkinci yol ise, belgeyi önemiyle mütenasip bir sürekli ilgi altında tutup hukuki ve siyasi sonuçlarının peşinde koşmak... 'Saatli bomba' özelliği bulunmasa, belki de en iyi davranış biçimi, böylesine bir hassas konuyu unutulmaya terk etmek olabilirdi; oysa, belge, devletin içinden bazı kişilerin, gerektiğinde yalana-dolana başvurmaktan da geri kalmayarak, insanlara ve demokratik kuruluşlara tuzak kurabildiğine işaret ediyor. Bağımsız bildiğimiz yargının iradesi üzerinde baskı uygulanma niyetini açığa vuran, bütün ülkenin 'psikolojik savaş alanı' olarak görüldüğünü belli eden, 'yıpratma' faaliyeti için yönetici ve yazar düzeyinde medya mensuplarıyla 'ayıp' ilişkiler kurulduğuna tanıklık eden bir belge bu... Biz ardını bıraksak geçmişimiz bizi rahat bırakmaz; bundan böyle karşımıza çıkan her anormallikte, payı bulunsun bulunmasın, belgeyi hazırlayan odağın parmak izini arattıracağı için de zihin bulandırıcı bir etkisi var belgenin... Kimse, hangi sebeple olursa olsun, eldeki belgenin unutulmaya terk edilmesini isteyemez. Bunu istemek, itibarlı kalması gereken kurumları sürekli şâibe altında tutacağı gibi, ülkede yerleşik sistem üzerinde derin kuşkuların devamına da yol açacaktır. Doğru olan davranış, kendi kendine patlamasını beklemeden, saatli bombayı zarar vermeyecek biçimde bertaraf etmektir... Belgenin yetkili bir merci tarafından doğrulanması biraz gecikti; herhalde konu üzerinde fikir cimnastiği yapılması gerekiyordu. Sonucu biliyoruz: Yalanlamak da mümkün iken doğrulandı belge; buna karşılık uygulamaya konulmadığı ilân edilerek hukuki sonuç doğurması önlenmek istendi. Oysa, bir an için uygulanmadığını varsaysak bile, böyle bir belgenin 'hazırlanmış olması' dahi çok ciddi bir 'hukuki' sorun teşkil ediyor... Belgenin hazırlandığı yer yetkileri anayasa ve yasalarla belirlenmiş bir devlet kurumu; 'güçlü eylem planı' içinde yer alan ayrıntıları düşünenler de, uygulayanlar da, hukuk devletine yakışır biçimde davranması gereken 'memurlar'... Hazırladıkları belgede öngördükleri, bir an için planın uygulamaya konulmadığını düşünsek bile, yasalara aykırı, hukuki olmayan, yalan ve dolana dayanan, çirkin eylemler... Devletle irtibatlı kişilerin, devlet memurlarının, uygulamaya koymak amacıyla böyle bir plan hazırlamayı düşünmeleri bile 'hukuki açıdan' sorumluluk getirir... Elde bir belge ve doğru olduğuna dair bir teyit var; ancak o belgenin hukukiliğini ve uygulamaya konulup konulmadığını araştırmak için herhangi bir resmi girişim yok. Bu da durumu devlet açısından içinden çıkılmaz bir hale sokuyor. Böyle durumlarda "Kol kırılır yen içinde kalır" geleneğine sarılındığını, mesleki dayanışmanın hukukun önüne geçtiğini elbette biliyorum; ancak bu defa o geleneğe sarılmak da, mesleki dayanışma da çok tehlikeli sonuçlar vereceğe benziyor. Bir kerecik hukukun emrettiği yapılsa ve belge ile uygulanıp uygulanmadığı kapsamlı bir soruşturma konusu haline getirilse ne olur? Kıyamet mi kopar?
fkoru@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|