YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Türkiye'nin dış görüntüsü bozuluyor!..

Başka çaresi yok.. "Temizlik" ya yapılacak, ya yapılacak..

Çünkü rezillikleri, yasa-dışılıkları, bir filmi izler gibi seyrederek, sonunda "Türkiye Cumhuriyeti Devleti"nin dünyadaki görüntüsünü de bozduk..

"Medya-mafya-siyaset" üçgeninin, "yerel bir ayıp" olduğunu zannettik.. Devlet yetkililerinin, çetelerle işbirliği yapmasını "rutin dışı şeyler, zaman zaman olabilir" diye geçiştirdik..

"Yarı-askeri demokrasi"nin, Türkiye'nin kendine özgü şartlarının gereği olduğuna, kendimizi inandırdık.. "Andıç"lar doğrultusunda, medyada yıpratma kampanyası düzenleyen ajanlara, "namuslu köşe-yazarı" dedik..

Medyanın, banka boşaltmasını, özelleştirmelerden pay almasını, kamu bankalarının fonlarına göz koymasını "kartel" yapılanması içinde ört-bas ettik.. "Back to back gazetecilik"ten, "back to back kredi"ye uzanan yoldaki soygunların faillerini, protokol listelerine aldık..

Sonuç, "The New York Times"daki Douglas Frantz imzalı ve 12 Kasım tarihli haber-analiz oldu..

"Türkiye'deki kokuşmuşluk" konusunu irdeleyen bu haber-analizi okurken, yüzüm kızardı..

Öyle bir tablo ki.. Sanki "Suharto Endonezyası"nı veya Leningrad Mafyası'nın ekonomiye egemen olduğu Rusya Federasyonu'nu anlatır gibi bir yazı bu..

Bir cumhurbaşkanının (Süleyman Demirel) yeğeninin banka boşaltmaktan tutuklandığı anlatılıyor..

Türk medyasına egemen olan iki şirketten biri olan "Medya Holding"in sahibi Mr. Dinç Bilgin'in "Etibank"ına devletin el koyması anlatılıyor.

Sonra Mr. Aydın Doğan'ın Doğan Holding'inin basın-dışı işleri irdeleniyor.

Arkasından Nazlı Ilıcak'ın ortaya çıkardığı "andıç" sonucu Cengiz Çandar'ın sansürlenmesi, Akın Birdal'ın vurulması anlatılıyor.

Ve 1996'daki "Susurluk Kazası"ndaki araçta, bir polis müdürünün, bir milletvekilinin ve bir kanun kaçağının birarada bulunduğu anlatılıp, "Susurluk'tan ötürü kimse tutuklanmadı" deniliyor..

Biz Türkler olarak, bütün bu ayıpları zaten biliyoruz.. Bunlarla birlikte yaşamaya, özellikle 28 Şubat sürecinde alıştık..

Kartelin gazete ve televizyonları, kamuoyunu, ayıpları görmezden gelmeye alıştırdı.

Ama işte, giderek rezillik globalleşiyor..

Geçen hafta "Los Angeles Times"dan sonra, şimdi de Amerika'nın en etkili gazetesi "The New York Times", Mr. Bilgin'i, Mr. Demirel'i falan dünyaya tanıtmaya başladı..

Çaresi yok.. Bu temizliği ya yapacağız, ya yapacağız..

Dünya kamuoyunun Türkiye'yi, "kokuşmuşluğun egemen olduğu bir ülke" gibi görmesine razı değiliz.

Aslında rezilliğin çapını çok iyi biliyoruz..

Pazar günkü "Star"da, Engin Ardıç'ın yazısını okudunuz mu? Şöyle diyordu:

-Herif bankayı soyuyor, tutuklanınca hukuka sövüyor, herifin amcası "Türkiye'yi kurtarmak lazım" diye demeçler veriyor, başka birisi çıkıyor "parayı ödesem serbest bırakır mısınız" diye pazarlık etmeye çalışıyor.. Olur, şimdi ben de gideyim Migros'un kasadarına tabancayı dayayayım, Allah kaç milyon verdiyse götüreyim, yakalanmazsam ne ala, yakalanırsam, kaç paraysa geri öder kurtulurum.. Hatta gideyim gençten bir adam da öldüreyim, yakalanırsam anasıyla kolları sıvar, yeni bir çocuk yaparız, gidenin yerine yenisini koyarsam beni bırakırlar..

"Zaman"da Faruk Mercan'ın sorduğu sorulara cevap buldunuz mu?

-"Bir gazeteci, aleyhinde haber yazacağı kişi hakkında bilgi ihtiyacını karşılamak amacıyla, bu kişiyi, yakın dostu bir polis şefi aracılığı ile gözaltına alıp sorgulatmış" iddiasını duysanız, inanır mısınız? Hem de bu kişi, her yazısında, temiz toplum, hukuk devleti, yolsuzluklarla mücadele konusunda ahkam kesiyorsa..

Evet.. Sonunda dünyaya da rezil olduk.. "Mahallenin ayıbı" globalleşiyor..

Bu temizlik ya olacak, ya olacak!..

ŞAKA

Gözlerimi kaparım..

Ben olsam her gün, sadece "Sabah" gazetesini okurum..

Ne banka boşaltmaları, ne yolsuzluk dosyaları var haberlerde.. Türkiye gül gibi..

Sahip Dinç Bilgin, yönetici Zafer Mutlu..

"Etibank" da, sanki hiç yaşanmamış gibi.

Ben, gazetecinin, malına-mülküne el koyulanını, yurt dışına çıkması yasaklananını severim..

Allah, "Sabah" çalışanlarına sabır versin!..

SABAH

Rauf Tamer'den özür mü dilenecek?

"Egebank"ın tutuklu olan sahibi Murat Demirel, avukatı Yağız Dağlı aracılığı ile bir açıklama yaptı.

"Sabah" gazetesi üst-yönetimi tarafından "aklanıncaya kadar" yazıları kesilen Rauf Tamer'in söylediklerinin doğru olduğunu vurguladı.. "Eve gönderilen 650 bin dolar"ın, Mete Has'la arasındaki bir alış-verişin nakdi karşılığı olduğunu doğruladı..

Peki şimdi ne olacak?..

"Sabah"ın veya "Etibank"ın üst-yöneticileri, Rauf Tamer'den özür mü dileyecekler?

Peki ama, onları "Etibank"tan ötürü kim aklayacak?..

Aklınız alıyor mu?

Büyük tirajlı gazetenin, televizyon kanallarının, dergilerin sahibi ve yöneticisi, "Etibank boşaltılması"nın zanlıları (daha doğrusu failleri) konumunda..

Bu tür bir medya anlayışı, kabul edilebilir mi?

Bankacılıkta başarılı oldular da, gazeteciliğe gül mü konduracaklar?..

Önce Rauf Tamer'i harcadılar, sonra Cengiz Çandar'ı sansürleyip, jurnallediler..

Ve "Etibank Dosyası" henüz hazırlık aşamasında..

Bu tür bir olayın kahramanları, gazete sahibi ve yöneticisi olmalı mıdır?


14 KASIM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet BARLAS

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...