![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
İki Türkiye iki paradigmaHafta sonunda onbinlerce memur, Anadolu'nun değişik kentlerinden Ankara'ya gelerek, Kızılay'da büyük bir gösteri yaptı. Memurlar maaşlarına yapılan yüzde on zammı yetersiz bularak, iki gün boyunca Ankara'da "Hükümet"i ve politikalarını protesto ettiler. Memurlar devletteki tıkanmanın sorumluluğunu hükümetle paylaşmak yerine dış güçlere yükleyerek, kendilerini temize çıkarmaya çalışıyorlar. Memurların gösterisi Türkiye'de "İki Türkiye" ve "İki paradigma"nın birlikte ve içiçe varlığını sürdürdüğünü gösteriyor. Bir tarafta vermekten daha çok almayı düşünen devlet ve sırtını ona dayayan işçiler, memurlar, sivil, asker bürokratlar ve siyasiler. Sözkonusu kesimlerin hepsinin geçim kaynağı hazine. Hazine bunlara maaş ve ücret ödemese, hepsi sudan çıkmış balık gibi ölür. Hiçbiri devlet desteği olmadan kendi ayaklarının üzerinde duramaz. Diğer tarafta ise, almaktan daha çok vermeyi düşünen, elinin emeğinden fazlasına göz dikmeyen ve ekmeğini taştan çıkarmaya çalışan millet var. Millet gecesini gündüzüne katarak, kurduğu küçük, orta ve büyük boy işletmelerle ülkenin üretim gücünü büyütmeye çalışıyor. Bu iki kesimindeki paradigma farklığını Thomas Friedman, "The Lexus and Olive Tree: Understanding Globalization" isimli kitabında, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde çok çarpıcı bir biçimde anlatıyor. Bir kesim "Lexus" marka arabaları robotların da yardımıyla, daha kaliteli bir biçimde üretebilmek için, başta kendi kendisiyle sonu gelmez bir biçimde yarışıyor. Onlar ekonomilerinin verimliliğini artırma yolunda, politikacısı, sivil, asker bürokratı, işcisi ve memuruyla birlikte elele çalışıyorlar. Üretim pastası artmazsa herbirinin payının azalacağını biliyorlar. Öteki kesim ise, üretim gücünü artırmaktan daha çok sınırlı sayıdaki "zeytin" ağaçlarından kaç tanesi senin, kaç tanesi de benim olacak diye, kendi aralarında kıran kırana savaşıyorlar. Devlet kesimi ve ondan geçinenler, "Soğuk Savaş" sonrasında paradigmaların değiştiğinin farkında değiller. Bu yüzden, bütün dünya devlet bankalarını özelleştirirken, onlar "sınırsız mevduat garantisi"yle özel bankaları da devletleştirdiler. Devlet milleti zenginleştirmiyor, tam tersine yoksullaştırıyor. Çünkü batak bankalar başta olmak üzere, devletin bütün zararlarını millet ödüyor. Memurlar telaşlanmasın, böyle bir devlet, maaşlara ne kadar zam yaparsa yapsın sonuç değişmez. Rusya'dakine benzer biçimde, devlet maaş ödüyor gibi yaptığı için, başta politikacılar olmak üzere, devletten geçinenler de çalışıyor gibi yapıyorlar.
ngurdogan@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|