YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Spor'dan

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den
Dizi...

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Alev alev

Gördünüz değil mi, Ali Sami Yen alev alev yanıyordu sanki. Her yanı sis basmıştı, göz gözü görmüyordu. Bir şehrayin mi vardı, bir kutlama mı, yoksa önüne geçilemez bir kalkışımın göstergesi mi idi. Nerden çıkmıştı bu kadar meşale, bu kadar yanıcı -patlayıcı madde. Nasıl stadyuma sokulmuştu? Aslına bakarsanız şu derbi maçının, hani şu kısır çekişmenin, futbol adına konuşulacak bir tarafı yoktu. Biz en iyisi futbolun çevresini dile getirelim. Getireceğiz ama taraftar bırakmıyor, stadyumun etrafından kuş uçurmuyorlar.

Gördünüz işte bir adamcağız, yanılmış on yaşındaki kızı ile maça gelmiş. Kaldı mı kalabalık arasında, o zavallı yavru yaralandı mı, nasıl dehşet içinde kucaklamış gidiyordu adam, nasıl "Lanet olsun" diye bağırıyordu. Star televizyonunda maç üzerine konuşan kişiler ilk kez belki de maçtan daha önemli bir mesele üzerinde durdular.

Taraftarın bir kısmının ki 150-200 kişi oldukları söyleniyor, bu arbedeyi körükledikleri anlaşıldı. Zaten bilinen bir şey. Bugüne kadar kaç kez tekrarlandı. Daha dün Trabzon'da toplanan döner bıçaklarını görmemiş miydik. Ancak vehbinin kerrakesi şurada:

Star televizyonu döne döne bu sahneleri gösteriyordu. Bağırış, saldırı, küfür, kavga, gözü dönmüş bir kalabalık maça değil de maçtan önce kavgaya geldiği belli bir şekilde sağa sola koşuşuyor.

Ali Şen ve Adnan Polat sağduyunun sesi olarak bu sahnelerin böyle uzun uzun gösterilmemesi gerektiğini belirttiler. Zaten o kişiler televizyonda görünmek için o hengameyi yaratıyor; tv.de yangına körükle gitmesin.

Adnan Polat bir adım daha ileri giderek bu gurubun nasıl teşekkül ettiğini ve nasıl çalıştığını anlattı. Bunlara bedava bilet veriliyor. Taraftarı bir orkestra gibi yönetmeleri, tezahüratı denetlemeleri isteniyor. Ayrıca deplasman maçlarına gelmeleri ve takımı desteklemeleri lazım. Peki o kadar sopanın döner bıçağının ne işi var. Onun da izahı şu imiş:

Bir taraf silahlanıyorsa, öteki taraf korkudan silahlanıyor. Böylece her iki kesim birbirlerinden çekindikleri için, doğrudan saldırıya girişemiyorlarmış.

Tabii polisin bu gibi guruplaşmaları, arbedeleri her an önleyebileceği de gündeme geldi. Hatta Adnan Polat "Bu kadar yanıcı-patlayıcı madde stadyuma nasıl giriyor" asıl bunu tartışmalıyız dedi ama, bu istek Hagi'nin hakemlere kafa tutması nasıl oluyor şamatası arasında güme gitti.

Bir Galatasaray-Fenerbahçe maçı böylece bitti.

Akılda o alev alev yanan meşaleler, sis, sağa-sola koşturan, birbirine saldıran gençlerin görüntüleri kaldı.

Neden? Çünkü televizyonlar hep bu olumsuz sahnelerden medet umuyor. İlla kavga, tartışma, saldırı, gürültü olacak. Yayıncı hiç böyle şey bulamaz ise kamerayı sallıyor, ileri -geri götürüp getiriyor.

Maksat hareket olsun.


28 KASIM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mustafa KUTLU

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...