YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Dünya

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den
Dizi...

  Arşivden Arama

 


MÜCADELEMİZ TAŞTAN BIÇAĞA, MOLOTOFTAN SİLAHA GELİŞECEKTİR

Yüreğiniz bizimle olsun

İsrail katliamlarına karşı Filistinliler'in başlattığı ikinci İntifada bugün iki ayını doldurdu. Katliam ve direniş devam ediyor. Hüsnü Mahalli, HAMAS'ın siyasi lideri Halid Meş'al ile İntifada'yı konuştu.

Konuşan: Hüsnü MAHALLİ
Kahire'de toplanan Arap Zirvesi ve 12-14 Kasım tarihlerinde Katar'ın başkenti Doha'da yapılan İslam Ülkeleri Zirvesi'nde alınan kararları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu kararlar Filistin halkının beklentilerini karşılamadı. Ancak biz yine de olayın olumlu tarafına bakmak istiyoruz. En azından tüm Arap ve Müslüman ülkeler bizim yaşadıklarımızı görme ve değerlendirme olanağına kavuştular. Arap ve Müslüman ülkeler Filistin halkının yanında olduklarını kanıtladılar. Şimdi somut adım atma zamanı...

Ne gibi somut adımlar bekliyorsunuz?

Beklentimiz İntifada'ya daha fazla maddi, siyasi, manevi ve askeri destek verilmesidir. Filistin halkı bu mücadelede tek başına olmadığını hissetmelidir. Filistin halkı sırtını kendi dostlarına ve kardeşlerine dayamalıdır. Bu nedenle biz Arap ve İslam zirvelerinden İsrail ile ilişkileri olan ülkelerin bu ilişkilerini kesme kararını bekliyorduk. Çünkü bize göre Filistin ve Kudüs meselesi yalnız bizim meselemiz değil. Biz tüm Müslüman ülkelerden daha somut tutumlar içinde olmalarını bekliyoruz. Ancak böyle bir destek ile Filistin halkı İsrail vahşetine direnebilir..

Ancak bekledikleriniz gerçekleşmedi. Bu durumda İntifada'nın geleceği ne olacak?

Filistin halkı, Arap ve İslam Zirvesi'nden bir şey çıkmayacağını biliyordu. Ama yine de Filistin halkı kendi İntifada'sını sürdürüyor. Filistin halkı tüm Arap ve Müslüman ülkelerden halkların desteğine daha fazla önem veriyor. Gönlümüz isterdi ki ilk günlerde sokaklara dökülen ve camileri dolduran milyonlarca Müslüman bu eylemlerinden vazgeçmesin. Filistin'de her gün şehit düşen çocuklarımızın görüntülerini olağan haber haline gelmemeli ve tüm Müslümanlar'ın yüreği bizimle olmalıdır..

Böylesi zor koşullarda ve İsrail askerlerinin giderek sertleşen tutumlarına karşın daha ne kadar direnebileceksiniz?

Filistin halkı İntifada'yı başlatırken kimseden izin almadı. Bu İntifada'yı sürdürmek için de hiç kimsenin onayına veya desteğine ihtiyacı yoktur. Siyonist işgale karşı mücadele etmek her Filistin'in görevidir. Arap ve Müslüman ülkelerin desteği olmadan da bizler bu görevi yerine getirdik, getireceğiz. Kaldı ki Filistinliler'in önünde başka bir seçenek yoktur: Ama şu da çok iyi bilinmelidir. Bizler bu mücadeleyi yalnız kendimiz için vermiyoruz. Biz aynı zamanda Arap ve Müslüman ülkeleri ve ulusları da savunuyoruz. Çünkü herkes biliyor ki, bu ülkelerin de toprağı, siyonistlerin yayılma alanları içindedir. Başka deyişle Türkiye, İran, Pakistan, hatta Afrika'daki Müslüman ülkelerin toprağı hep siyonistlerin ilgisini çekmiş ve siyonistler bunlar için sürekli planlar yapmışlardır.

Sultan Abdülhamit'in direnişi unutulmaz

Türkiye'den ne bekliyorsunuz?

Ekonomik, siyasi ve askeri ağırlığı ile İslami potansiyeli ile Türkiye'den çok şey bekliyoruz. Türkiye ve Türkler'in bize ve bölgeye karşı tarihsel bir sorumlulukları var. Sultan Abdülhamid'in siyonistlere karşı direnmesini hiç bir Filistinli ve hiçbir Müslüman unutmaz. Bu çerçevede Türk kardeşlerimizden beklentim Araplar'la olan tarihsel hassasiyetlerini unutarak yeni bir yaklaşım içinde olsunlar. Bu amaçla öncelikle Türkiye düşmanımız ve aslında kendi düşmanı olan İsrail ile ilişkilerini kesmelidir. Bu ilişkiler ne Filistinliler'in ne de Türkler'in çıkarına hizmet etmemektedir. Çünkü siyonistler kendilerinin dışında hiç kimsenin çıkarını düşünemez. Aynı şekilde Türkiye'den Arap dostlarının yanında olmasını bekleriz. Buna karşın tüm Araplar'dan da Türkiye'ye kardeşçe duygularla yaklaşmalarını isteriz. Araplar da Türkler'le olan tarihsel hassasiyetlerinden ve yanlışlıklarından vaz geçmelidir.

Türkiye'de parti, grup veya kişilerle ilişkileriniz var mı?

Şu aşamada hiç kimse ile hiçbir ilişkimiz yoktur. Geçmişte çeşitli vesilelerle bize yapılan açık ve resmi davetlere icabeten Türkiye'ye gittik. Türkiye'deki tüm ilişkilerimiz hep açık ve net idi. Hiçbir zaman ve hiç kimse ile gizli bir işimiz olmadı. Biz hiçbir zaman Türkiye'nin iç işlerine karışmadık. Biz Türkler'le ilişkilerimizde hep Türkiye'ye bir devlet ve bir ulus olarak baktık ve öyle davrandık. Bizim için önemli olan bu önemli ülke ve onurlu ulusun bizim mücadelemizin yanında olmasıdır?

Erbakan olayını ve Türkiye'deki laiklik tartışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bakın biz hiç bir şekilde ve hiç kimsenin içişlerine karışmadık ve karışmayız.. Buna paralel olarak Türkiye gibi dost ve kardeş bir ülkede yaşanan bir olayı değerlendirmek bizim görevimiz olmasa gerek! Biz Türkiye'nin hep birliğini, istikrarını, esenliğini istedik, isteriz.. Ancak biz şuna inanırız; Türkiye, İslami kimliğini hiçbir zaman kaybetmeyecektir. Türkiye kendi tarihinden ve İslami kişiliğinden uzaklaşamaz. Türkiye İslam aleminin bir parçasıdır ve öyle kalacaktır. Bu yalnızca duygusal nedenlerden değil aynı zamanda ekonomik ticari ve sosyal çıkarınadır. Özet olarak bir birlik içinde güçlü bir Türkiye ile işbirliği ve dostluğu amaçlarız. Onun ötesinde Türkiye'de ve diğer Arap ve Müslüman ülkelerde olup bitenler o ülkelerin halklarını ilgilendirir.

'Biz hiç radikal olmadık'

Neden Hamas için radikal İslamcı, terörist bir örgüt denir?

Bunu diyenler düşmanlarımızdır. Kuşkusuz Amerika'dan, siyonistlerden ve onların müttefiklerinden daha farklı bir tanım bekleyemeyiz. Kuşkusuz biz İslami bir hareketiz. Zaten Hamas, İslami Direniş Hareketi'nin kısaltılmışı değil midir. Ama biz Müslümanlığımızı başkaların bize çizmeye kalkıştığı çerçevede kabul etmeyiz. Bize göre İslam dar ve hizipsel bir İslam değil. Biz olgun, aydın, akıllı ve herkese açık bir İslami hareketiz. Biz hiçbir zaman ne söylemde ne de pratikte radikal olmadık. Terörist suçlamalarına gelince Mandela da öyleydi ve bunun için 20 yıl hapiste yattı. Ama çıktı ve ülkesinin cumhurbaşkanı oldu ve Beyaz Saray'da karşılandı. Belki bizim ondan farkımız biz siyonistlere karşı mücadele veriyoruz. İnanıyorum ki Türk halkı gerçeği biliyordur. Ben biliyorum ki Türkler'in büyük bölümü Mohamed Durra'nın babasının kucağında öldürülmesini gördüğünde ağlamıştır. Biz Hamas olarak ve tüm Filistin halkı olarak işgal altındaki topraklarımızın kurtarılması için mücadele ediyoruz.

Atatürk de, Türk milleti ile birlikte işgallere karşı mücadele etmiştir ve ülkesini yabancı işgalinden kurtarmıştır. O zaman gazetelerine baktığımızda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan basını Atatürk için de terörist ve isyancı diyordu. Biz hiçbir zaman hiç bir ülkede hiç- bir kimse herhangi silahlı bir eylemde bulunmadık. Biz yaptığımız herşeyi ülkemizi ve toprağımızı işgal eden ve her gün çocuklarımızı öldüren siyonistlere karşı yapıyoruz. Bunun terör veya terörizmle ne ilgisi var. Yani 50 yıldır bizi öldüren siyonistlere gelin bizi öldürün mü dememiz gerekiyor. Bunu hiçbir onurlu insan da kabul etmez.

Bu demektir ki, Hamas silahlı eylemlerine ve belki de intihar eylemlerine devam edecektir.

Kuşkusuz İntifada kendi mantığı ve doğal süreci içinde gelişecektir. Mücadelemiz taştan bıçağa, molotoftan tüfeğe ve intihar eylemleriyle gelişecektir. Siyonisti baskı ve terör devam ettiği sürece biz de kendimizi savunmak zorundayız. Filistinliler bugün tam anlamı ile kuşatma altında yaşıyorlar. Evleri yıkılıyor, dükkanları talan ediliyor; çiftlikleri yakılıyor, çocukları öldürülüyor, insanlar yaralanıyor. Böyle bir gerçek karşısında Filistinliler'in tek bir seçeneği var. O da mücadele ve her yola baş vurarak mücadele. Terör siyonistlerin ideolojilerinin temelidir. Onların yaşama biçimidir.

'Batı Yahudiler'le yaşadı mı ki biz de yaşayalım'

Hamas olarak Arafat ile anlaşamadığınız konular nelerdir?

İntifada'nın ve işgale karşı mücadelenin sürdürülmesi ve başta Kudüs olmak üzere tüm Filistin topraklarının kurtarılması yolunda bizimle olan herkesle biz anlaşırız. Biz "Barış Süreci" adı altında görüşme ve pazarlıklara karşıyız. Biz başarısızlığı kanıtlanmış barış söylemlerine ve Amerika'nın rolüne karşıyız. Çünkü Amerikan yönetimi net olarak siyonistlerden yana olduğumu kanıtladı.

Diyelim İsrail Oslo ve Madrid anlaşmalarına uyarak Gazze ve Batı Şeria'yı Filistinliler'e verdi. Bu duruma ne diyeceksiniz?

Başta Kudüs olmak üzere, Batı Şeria ve Gazze'nin kurtarılması önemli bir aşama olacaktır. Ama biz hiçbir zaman Filistin toprağından vazgeçmeyiz. Hayfa, Yufa, Akka ve benzeri şehirlerimiz kurtuluncaya kadar mücadele devam edecektir. 1948 öncesinin Filistinliler'in durumu ne olacak. 5 milyon Filistinli göçmen ne olacak?

Ama Arafat'ın İsrail ile yaptığı anlaşmalara göre bunlar geri dönecek.

Hayır.. İsrail bu konuda net bir taahhüdün altına imza atmadı. İsrail, parçalanmış ailelerin birleştirilmesinden söz ediyor. Yani birkaç bin Filistinli'nin dönüşünden söz ediliyor hem de 10 yıl içinde.

Filistinliler'le, İsrailliler'in bir arada barış içinde yaşama şansı hiç yok mu?

Hiç sanmıyorum. Bunun da birçok nedeni var. Ama en önemlisi Yahudiler'in psikolojileri ile ilgilidi. Yahudiler bu psikolojileri ve kafa yapılarıyla hiç kimse ile yaşayamazlar. Çünkü Yahudiler hiç kimseye güvenmezler. Yahudiler, kendilerinin dışında tüm Müslüman, Hıristiyan ve diğer dinlerin halklarına yaşamayı hak etmemiş topluluklar olarak bakarlar. Tarih boyunca Avrupa ülkelerinde yaşayan Yahudiler hep kendi kendilerine ve hiç kimse ile bütünleşmeden yaşadılar. Fransa'da, Almaya'da, Rusya'da, Yunanistan ve Türkiye'de hep böyle olmuştur.

Bugün Yahudiler'le barış içinde yaşayamayan Avrupa ülkeleri ve Amerika neden bizden Yahudiler'le beraber yaşamamızı istiyorlar. Üstelik bizim işgal edilen toprağımızda.




Kağıda basmak için tıklayın.

İsrail uranyum kullanıyor
İsrail keskin nişancıları Ramazanın ilk gününde 5 Filistinliyi şehid etti. Human Rights Watch, İsrail ordusunun Filistin bölgelerine helikopterlerle bozuk uranyun attıklarını belirledi.
Bush 'başkan gibi' konuştu

Atina: Denktaş'ın kararı tahrik edici
Yunanistan Hükümet Sözcüsü Dimitris Reppas, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın Kıbrıs görüşmelerinden çekilme kararını, "tahrik edici, olumsuz bir karar" şeklinde nitelendirdi. Reppas, düzenlediği basın toplantısında, Kıbrıs sorunuyla ilgili bir soru üzerine, Denktaş'ın BM himayesinde sürdürülen görüşmelerden çekilme kararının, Türkiye'nin ve Denktaş'ın Kıbrıs sorununun çözümlenmesini istemediklerinin kanıtı olduğunu öne sürdü. Çekilme kararını "tahrik edici, olumsuz bir karar" şeklinde nitelendiren Reppas, "BM ve uluslararası topluluğun bunu göz önünde bulundurmaları gerektiğini" söyledi. Atina'nın, Türkiye için hazırlanan Katılım Ortaklığı Belgesi'nde yer alan tezlerinde ısrarlı olduğunu ve Helsinki kararlarının dışında AB için hiçbir şeyin bağlayıcı olmayacağını ifade eden Reppas, "Türkiye'nin bir bardak suda boğulan dostlarının bu sorunu çözümlemeleri gerekir" diye konuştu. Reppas, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Faruk Loloğlu'nun Perşembe gününden itibaren AB ülkelerine yapacağı ziyaretler çerçevesinde Yunanistan Dışişleri Yorgo Papandreu ile de biraraya geleceğini kaydetti.
Yugoslavya AGİT'e yeniden kabul edildi
Yugoslavya, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) resmen kabul edildi. Yugoslavya Devlet Başkanı Voyislav Koştunitsa, hükümetinin uluslararası değerlere bağlılığını teyit eden üyelik belgelerini imzaladı. Eski Devlet Başkanı Slobodan Miloseviç döneminde ülkenin girdiği yalnızlıktan kurtulmasında böylece önemli bir adım atan Koştunitsa, güvenlik bölgesinde ateşkes süresinin dolmasının ardından kendi polisini bölgeye sokmayı planladığını bildirmişti.
Martinov'un deprem tahmini doğru çıkıyor
Rusyalı bilimadamının deprem konusunda tahminleri birer birer tuttu. Tula Devlet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. A. Martinov'un önceden tahmin ettiği Türkiye ve Yunanistan depremlerinin ardından, Azerbaycan depremi de doğru çıktı. 17 Ağustos Marmara Depremi'nden önce Türkiye'de güçlü bir depremin meydana geleceğini tahmin ederek, Moskova'daki Türk Büyükelçiliği'ne bir uyarı mektubu gönderen; ancak adresi yanlış yazan Prof. Dr. Martinov, Yunanistan Büyükelçiliği'ne de aynı uyarıyı yapmış ve uyarısı diplomatlar tarafından Atina'ya bildirilmişti. Martinov, yakın zamanlarda Azerbaycan'da da güçlü bir yer sarsıntısının olacağını söylüyordu. Martinov'un yakın zamanlarda deprem beklediği ülke ise İtalya.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED
Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...