YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

 

 

Meşruiyet

Bir dostum, "Ajan gazeteci olayını başımıza sarmakla iyi mi yaptın sanki" diye beni takaza etti.

Dostumun çıkış noktası aslında yanlış: 'Siyah' kod adlı medya mensubunun istihbarat örgütüyle içli dışlı olduğunu ilk yazan ben değilim; Radikal'den Tuncay Özkan konuyu tam üç kez ele almış, aynı gazeteden Haluk Şahin ise bir yıl önce yazdığı 'Kiralık kalem' yazısıyla konuyu daha somutlaştırmıştı. Sonra, ABD'de yaşayan MİT'in eski yöneticilerinden Mehmet Eymür, 'Siyah' kod adlı kişinin "MİT'in numaralı ajanı" olduğunu kendi web-sitesinden duyurdu; ben de oradan sizin dikkatinize sundum. Bilecek durumdaki birine dayanarak, "22 kişilik bir liste" bulunduğunu ve 22'den birinin "Eski solcu bir genel yayın yönetmeni" olduğunu tespit eden de ben değilim, Aktüel dergisi; ben sadece bu tespitleri içeren yayının bazılarınca engellendiğini yazdım...

Başkalarının başarılarını çalmak gibi bir niyetim yok...

"Bu işi başımıza sardın" diye beni takaza eden dostuma göre, konu ciddiyetiyle münasip tepki görmemiş... Meslek kuruluşları birer bildiri yayınlayıp topu taca atmışlar... Saygın gazetecilerden pek azı, "Bu bir meslek ayıbıdır" diye haykırmış... "Konunun bu biçimde ele alınması, ajan gazeteciğe, bundan böyle belli bir meşruiyet kazandıracaktır" dedi o dostum...

Olayın bu yönünü hiç düşünmemiştim. Gerçekten de, istihbarat örgütüyle organik irtibatı suçüstü yapılmış biri, sanki hiçbir şey olmamış gibi, ülkenin en çok satan gazetesinde yazmaya, seyredilen iki kanalda program yapmaya, radyoda çene çalmaya devam ediyorsa, bu işte bir yanlışlık var demektir... Galiba ben yanlışım.

Dostumun uyarısıyla oluşmuş bu kanaatimi pekiştiren bir tavır, Milliyet'in yayın yönetmeni Yalçın Doğan'dan geldi. Pazar günü, gazetedeki sütunu, "Kissinger: İstihbaratta çalıştım" başlığını taşıyordu. İngiltere'de yayımlanmış, Rus devlet başkanı Vladimir Putin'in üç Rus yazara anlattıklarından oluşan, 'First Person: An astonishingly frank self-portrait by Russia's President, Vladimir Putin' adlı kitaptan bir alıntı yapmış Yalçın Doğan...

Putin'in anlattığına göre, ABD'nin eski dışişleri bakanı ile Moskova Havaalanı'nda karşılaşıp aynı otomobile biniyorlar... Henry Kissinger, o sırada KGB'de çalışan Putin'e geçmiş hizmetlerini soruyor; önce "Üniversitede, orduda..." gibi kaçamak cevaplar veren Putin nihayet baklayı ağzından çıkartıyor ve "Sayın Kissinger, şimdi sizi belki hayal kırıklığına uğratacağım; ben istihbaratta çalıştım" diyor; Doğu Almanya'da istihbaratçı olarak çalıştığını da ekliyor. Yalçın Doğan, Kissinger'ın cevabını (belki kuşkuya düşeriz diye İngilizcesiyle birlikte) kitaptan şöyle naklediyor: "Bütün düzgün insanlar görevlerine istihbaratta başlar. Orada ben de çalıştım" ("All decent people got their start in intelligence. I did, too").

Kissinger İkinci Dünya Savaşı sonunda, Almanya'da, Amerikan istihbaratı için (SIS) çalışmıştı; bu biliniyor... Ancak yine de, yazının bütününü defalarca okuduğum halde, Doğan'ın ne anlatmak istediğini anlayamadım... Belki siz anlarsınız diye hüküm cümlelerini size de sunayım:

"İyi, kötü, güzel, çirkin gibi, düzgün de bir sıfat. Her sıfat gibi, görece. Kissinger'in 'düzgün' tanımına istihbaratta çalışmak da giriyor!.. Kişisel bir değer yargısı!.. İstihbaratta her çalışanın mutlaka ajan olması gerekmiyor. Ama, öyle bir yerde çalışmak, ister istemez mide bulandırıyor. Hele de, daha sonra Kissinger ABD dışişleri bakanı olmuşsa!.. Senaryolardan senaryo beğenin!.. Bu satırları okuduğumdan beri, içime bir kurt düşüyor. Şimdi çevremde, ne zaman düzgün bir insan görsem, aklıma Kissinger geliyor. Yine de, benim düzgün tanımlamam, Kissinger'den çok farklı."

Yalçın Doğan'ın bu satırlarını okuduktan sonra benim içime kurt düşmedi... Sadece sarsıldım, "Ne oluyoruz?" diye sordum kendi kendime... Yok, yok, "Yalçın Doğan da mı?" diye düşünmedim, sadece, yazının girişinde aktardığım "Sen bu işi meşru hale getiriyorsun" takazası geldi aklıma...

Bütün düzgün insanlar (biz buna 'büyük adamlar' diyelim) görevlerine istihbaratta mı başlamışlardır acaba? Bizde bu tanıma uyan birini hatırlıyabiliyor musunuz? Bildiğim kadarıyla bize fazlaca uyan bir söz değil bu. Ya da hiç değilse zâhirde doğru gibi görünmüyor. Milliyet yöneticisi bu sözü sadece devlet adamları için kullanmadığını "Şimdi çevremde ne zaman düzgün bir insan görsem..." diye başlayan cümlede belli ediyor... "Yalçın Doğan'ın çevresinde" olup da, Putin gibi, Kissinger gibi 'düzgün' görüntülü büyük adamlar kimler acaba? Milliyet yönetmeni, o tipler için 'düzgün' sıfatını fazla uygun bulmadığını da yazmış; hatta "İstihbaratta çalışmak ister istemez mide bulandırıyor" diyor o. (Oysa, istihbaratta çalışmak neden kötü bir şey olsun ki? İşini iyi yapan 'düzgün' istihbaratçılara şahsen ben saygı duyuyorum.TK)

Beni takaza eden dostuma göre, Doğan'ın yazısı bir yerlere mesaj ulaştırmak için yazılmış. Sanmam, ama en doğrusu, Yalçın Doğan'ın ne demek istediğini daha açık bir dille yazması... Bu haliyle, yazı, hem bazıları nezdinde (ben onlardan değilim) kuşkular uyandırır, hem de içinde 'mide bulandırma' geçen cümle yüzünden MİT elemanlarını kızdırabilir... İşin bir de yanlışa 'meşruiyet' kazandırma boyutu var...

Ne yapıp edelim, 'ajan-gazeteci' statüsüne meşruiyet kazandırmayalım.


30 MAYIS 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Taha KIVANÇ

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...