Türkiye'nin birikimi... | ||
|
İşte eleştirmen bu
Atilla Dorsay ile Hıncal Uluç arasında yaşanan polemik, gözleri polemiğin sessiz tarafına, eleştirmenlere çevirdi. Hıncal Uluç'un ortaya attığı soruları cevaplayan eleştirmenler, kendilerini ve işlerini savundu. Atilla Dorsay'la Hıncal Uluç arasında yaşanan polemik ve Uluç'un Dorsay'dan istediği 'gerçek' eleştirmenlerin isim listesi, eleştirmenleri kızdırdı. Atilla Dorsay, sık sık eleştirmenlere çatan Uluç'a cevaben sert bir cevap yazarak 'polemikçi' ve 'kompleksli' demiş, Hıncal Uluç'da Dorsay'dan eleştirmen listesi ile "Eleştirmen kimdir?, Türkiye'de eleştirmen nasıl olunur?" sorularının cevaplanmasını istemişti. Biz de bu soruları, polemiğin sessiz muhataplarına sorduk. İsteyen herkesin film eleştirisi yapabileceğini söyleyen eleştirmenler, eleştirmenin ele aldığı filmi sinema tarihi içindeki yeri ve filmi oluşturan bütünün içinde, somut ölçütlere bağlı olarak degerlendirirdiklerini hatırlattılar. İsteyen herkes eleştiri yapar"Eleştirmenleri yok sayanlar bunu tuhaf bir kıskançlıktan, kompleksten dolayı yapıyorlar" diyen Tunca Arslan açılan tartışmayı, eleştirmenlik mesleğinin gücünü ve etkisini kanıtladığı için sevinç içinde karşıladığını belirtti. Halk ve eleştirmen diye bir ayrım yapmanın gereksiz ve sığ bir ayrım olduğunu belirten Alin Taşçıyan, halkın hotorejen bir yapıya sahip olduğunu ve izleyicinin anlık izlenimlerine göre yaptığı eleştiriyle, eleştirmenin yaptığı eleştiriyi bir tutmamak gerektiğini savundu. Bir filmin sohbet ortamlarının en ateşli konusu olabildiğine dikkat çeken Nihal Bengisu ise, eleştirmenlerin yaptığı işin sorumluluğunu taşıyarak yazan insanlar olduklarını söyledi. Eleştirmenlik, gazeteciliğin bir dalıİşlerine gösterdikleri titizliği ve emeklerini hatırlatan eleştirmenler, kendilerinin 'profesyonel izleyici' olduğunda birleşiyorlar. Eleştirmenliğin gazeteciliğin bir dalı olduğunu söyleyen Alin Taşçıyan, "Türkiye'de ekonomi yazarı ya da spor yazarı nasıl olunuyorsa, film eleştirmeni de öyle olunuyor" dedi. Eleştirmen olmanın koşulunu iyi ve disiplinli bir izleyici olmaya bağlayan Tunca Arslan, "başlamak kolay gibi görünse de sürdürmek zordur. Binlerce sinema meraklısının olduğu bir ülkede, faal olarak çalışan eleştirmen ve sinema yazarının sayısının 10-15'le sınırlı olması bunun göstergesi" şeklinde konuştu. ALİN TAŞÇIYANEleştirmen dediğimiz profesyonel izleyicidir. Sinemaya o gün yapacak daha iyi bir işi olmadığı için ya da eğlenmek için değil, bir iş yapmak için gider. Genellikle de, sinema yazarı çocukluğundan itibaren sinema büyüsüne kapılmış, bilinçlendikçe o büyülenmeyi bilgilenme ve yoruma dönüştürmüş kişidir. Seyrettiğimiz filmler, gösterime giren yapımlarla sınırlı değildir. Festivaller sırasında, günde 4-5 seans film izleriz. Ben kendimi deneysel kısa filmler, canlandırmalar, belgeseller üzerine de çok yatkın hissediyorum. Yayınlanmış hemen hemen her sinema kitabını okuyorum. TUNCA ARSLANHer sanat ürünü gibi her film de, eninde sonunda ideolojik bir tavır yansıtır. Senaryo yazarı, yönetmen, yapımcı açısından olduğu gibi seyirci ve sinema yazarı için de ideolojik kıstaslar, farkında olunsun ya da olunmasın öncelik taşır. Öte yandan, ezelden beri eleştirmenler, sinemanın 'lanetlenmiş' kesimini oluştururlar. Buna karşılık eleştirmenler, 'sinemanın vicdanı'nı oluştururlar ve 'yağan taşlar' altında sinemanın 'salt ticari bir eğlencelik' olarak görülmesine direnirler. NİHAL BENGİSUSinemayı sinema yapan şey çoklukla en çok konuşulan tarafı; konusu/ starı /sonu değildir. Profesyonel sinema eleştirmeni dediğiniz kişi izlediği filmin ne anlattığına değil, nasıl anlattığına kafa yoruyor; eleştirmen ve yönetmenin, oyuncuların ve senaristin bu "nasıl"ın içinden hangi araçlarla çıktığına dikkat kesiliyor. Sinemasever yazarların ve anlaşılamamamış yönetmenlerin sıkça dillerine doladıkları "eleştirmen" için film izlemek sadece bir zevk değil, bir okuma ve bir sezinleme işi aynı zamanda. SEVİN OKYAYBir filmi eleştirirken her şeyden önce filmin iyi olup olmadığı konusunda bir seçim yapmanız gerekir. Bu, filmi sevip sevmemenizle aynı şey değildir. Çoğu kez ikisi çakışır ama bazen iyi olduğunu düşündüğünüz halde nefret ettiğiniz filmler olabilir. Kendi payıma ben, nerede yazıyorsam ya da hangi istasyon/kanalda konuşuyorsam, o izleyicilerin beğenisini göz önünde tutup uyarırım. Nasıl eleştirmen olunduğu konusunda kesin bir şey yok, ben tesadüfen, arkadaş tehdit ve şantajı sonucunda oldum. Sinemayı sevmek, çok film izlemek, üstüne düşünmek ve biraz da okumak şart herhalde. Eleştirmenlerin günah keçisi haline getirilmesini bir moda sayıyorum. Bu da geçer yahu...
Fadime ÖZKAN
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|