YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Politika

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

 

Cumhurbaşkanı KİM OLACAK

Çankaya'da oturacak kişiyi belirleme hakkı, ancak ordunun olabilirdi. Generaller böyle düşünüyordu. Hükümet, Atatürk'ün rahatsızlığıyla ilgili haberlere sansür koyarken, Birinci Ordu Komutanlığı'nda sessiz sedasız bir "cunta" toplantısı yapılıyordu.
Birinci Ordu'daki "cunta toplantısı"nın tek konusu, cumhurbaşkanlığı seçimleriydi. Toplantıdan İnönü'nün desteklenmesi kararı çıktı. Olay, nasılsa, Başbakan Celal Bayar'ın da kulağına gitmişti. "İrade-i milliye"ye müdahale anlamına gelen bu "karar", Celal Bayar'ı rahatsız etti.

Atatürk ağır hastaydı. Bu durum kamuoyundan gizleniyordu, ama "kaçınılmaz son" mukadderdi... Onun ölümünden sonra kim cumhurbaşkanı olacaktı? Hastalığın gizlendiği günlerde, 18 Ekim 1938 tarihli Fransız L'Oeuvre gazetesinde kısa bir haber yayımlandı.

Haberde şöyle deniyordu:

"Almanya taraftarlığıyla tanınan Başbakan Celal Bayar ile İngiliz taraftarı olarak bilinen Londra Büyükelçisi Fethi Okyar arasındaki mücadele çetin olacaktır. Bu nazik seçim konusunda Türk milletinin kesinlikle İnönü'den yana olduğu sanılmaktadır."

Atatürk henüz hayattaydı.

Ama, Çankaya'da kimin oturacağı sorun olmuştu.

Ortada Fethi Okyar ve Celal Bayar'ın ismi dolaşıyordu.

1930 yılında "Serbest Fırka"yı kuran Okyar, İsmet İnönü'nün gücünü ve ordu içindeki nüfuzunu bildiği için, ismi üzerindeki spekülasyonlara kulak tıkıyordu.

1930'da boyunun ölçüsünü almıştı.

İkinci kez "yarış"a giremezdi.

İnönü, yıllar sonra Okyar'ın adaylığıyla ilgili şu değerlendirmeyi yapacaktır:

"Fethi Okyar bana geldi, konuştuk. Adama çok teklifler yapılmış ve hepsini reddetmiştir. Dürüstlüğünü göstermiştir. İyi hislerle mütehassıstır."

BİRİNCİ ORDU'DA TOPLANTI

Ordunun cumhurbaşkanlığı seçimine ilgisi Atatürk'ün ölümünden önce başlamıştı.

Çankaya'da oturacak kişiyi belirleme hakkı, ancak ordunun olabilirdi.

Generaller böyle düşünüyorlardı.

Hükümet, Atatürk'ün rahatsızlığıyla ilgili haberlere sansür koyarken, İstanbul'daki Birinci Ordu Komutanlığı'nda sessiz-sedasız bir "cunta" toplantısı gerçekleştiriliyordu.

Birinci ordudaki "cunta toplantısı"nın tek konusu, cumhurbaşkanlığı seçimleriydi. Toplantıdan İnönü'nün desteklenmesi kararı çıktı.

Olay, nasılsa, Başbakan Celal Bayar'ın da kulağına gitmişti.

"İrade-i milliye"ye müdahale anlamına gelen bu "karar", Celal Bayar'ı rahatsız etti. Kimin seçileceğine Meclis karar verebilirdi.

Bayar, İnönü'ye sempatiyle bakmıyordu.

Orgeneral Fahrettin Altay, anılarında, kimin seçileceğini İstanbul'daki toplantının belirlediğini yazıyordu.

Bunun bir "blöf hareketi" olduğunu düşünenler, kısa bir süre sonra yanıldıklarını anlayacaklardı.

GENELKURMAY'DA HAREKETLİ GÜNLER

Ankara'da da hızlı bir trafik vardı.
O yıllarda Genelkurmay İkinci Başkanı olan Orgeneral Asım Gündüz, hatıratında, karargahın tavrına ilişkin şunları yazıyor:
"Atatürk'ün hastalığı ilerlemiş, artık ümit kesilmişti. Ölümü an meselesiydi. Onun yerine kimin cumhurbaşkanı olacağı tartışılıyordu. Bu tartışmalar endişeli bir hal almıştı. Genelkurmay'da bir toplantı yaparak, cumhurbaşkanı seçiminde ordu olarak takınacağımız tavrı tespit etmiştik. Vardığımız sonuç şuydu: Atatürk ölmüştür. Ama onun Millet Meclisi vardır. Cumhurbaşkanı seçme yetkisi de Millet Meclisi'ne aittir. Ordu olarak biz bu seçimden uzak kalmalıyız."
Genelkurmay karargahı, Birinci Ordu'dan farklı düşünüyordu.
"Atatürk'ün meclisi vardır ve bu konuda yetki Meclis'indir."
Toplantıdan haberdar olar Celal Bayar, Genelkurmay'a gitti.
Mareşal Fevzi Çakmak karşıladı onu.
"- Kararınızı öğrenmek için geldim!" dedi Bayar.
Mareşal gülümsedi.
"- Âsım Paşa'yı çağırın..." dedi.
Orgeneral Âsım Gündüz'e haber verdiler.
Üç kişi bir masanın etrafını çevirip oturdular.
Mareşal, Âsım Gündüz'e döndü:
"- Âsım Paşa, bak Başvekil Beyefendi bizim kararımızı öğrenmek istiyor, olanları anlatıverin."
Âsım Gündüz toplantıda konuşularları özetledi.
"- Meclis'in üzerinde bir kuvvet tanımadığımızı, bunun için de herhangi bir tavsiyeyi düşünmediğimizi, Meclis'in en isabetle seçimi yapacağını konuştuk. Durum bundan ibarettir."
Bayar rahatlamış olarak döndü.
Ama, yine de kafasında bir cumhurbaşkanı adayı yoktu.
Komitacı bir gelenekten geldiği için, İsmet Paşa'nın bir çılgınlık yapmasından korkuyordu. Oysa, İstanbul'daki cunta toplantısından aksi bir karar çıkmıştı.
Bu gruplaşma Başbakan'ı ürkütüyordu.
İki klik karşı karşıya gelebilirdi.
Bu da ülke için felaket olurdu.

ŞÜKRÜ KAYA'NIN GİRİŞİMİ

Mustafa Kemal'le İnönü arasındaki kavgayı yakından izleyen Genelkurmay, İnönü'nün cumhurbaşkanlığının tepkiyle karşılanacağını, en azından hükümet erkanının İnönü'ye direneceğini düşünüyordu.

Bu nedenle, İnönü kartını sona saklamıştı.

Çünkü, orduda büyük bir çoğunluk "açıkça" İsmet İnönü'nün cumhurbaşkanı olmasını istiyordu.

Başını, aynı zamanda CHP genel sekreteri olan İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Dışişleri Bakanı Dr. Tevfik Rüştü Aras ve Atatürk'ün yakın çevresinden Hasan Rıza Soyak'ın çektiği bir gurup, faaliyetini İnönü'yü adaylıktan ekarte etmek, onun dışında birini seçtirmek üzerinde yoğunlaştırmıştı.

Gerekçeleri şuydu:

"Atatürk, İnönü'yle kavgalı ayrılmıştı. İnönü'yü devleti yönetecek ehliyette görmediği için, Başbakanlık'tan azledip, yerine Celal Bayar'ı seçmişti. Dolayısıyla, İnönü'de ısrar etmek, bir anlamda Atatürk'ün hatırasına saygısızlıktı."

İnönü'ye açıkça cephe alan tek kişi İçişleri Bakanı Şükrü Kaya idi.

Vakit gazetesinde çıkan bir haber, Şükrü Kaya'yı öfkelendirmiş, adeta çılgına çevirmişti.

Gazete, Atatürk'ün ölümünden sonra İsmet İnönü'nün cumhurbaşkanı olacağını yazıyordu.

Şükrü Kaya, basının önde gelen yazarlarını parti binasında toplantıya çağırdı.

Elindeki bazı kriptolar vardı.

Bunlar, dinlenen telefon konuşmalarıyla ilgili "gizli" tutanaklardı.

İçişleri Bakanlığı personeli, gün gün gazetecilerin telefonlarını dinleyip kaydetmiş, bir örneğini Şükrü Kaya'ya vermişti.

Şükrü Kaya, önce Vakit gazetesinin haberini gündeme getirdi, sonra da üstü örtük biçimde İnönü'ye oynayan gazetecilere çıkıştı.

Toplantı sona ermeden önce de şu açıklamayı yaptı:

"- Atatürk ölebilir, buna hazırlıklı olun... Teşkilat-ı Esasiye Kanunu gidilecek yolu göstermiştir. Falanca kişi reisicumhur olacak gibi sözlere ehemmiyet vermeyiniz. Kanunlarımıza göre bu hak Büyük Millet Meclisi'ne veriliyor. Aday bir-iki kişiyi geçmez. Bu, memleket için hayırlıdır. Bakalım, Meclis'in kabul edeceği kişiye adaylığı nasıl kabul ettireceğiz?"

CHP Genel Sekreteri Şükrü Kaya, o dönemin en önemli güç odaklarından biriydi. İnönü'ya karşıydı. Ama, üzerinde ittifak edebilecekleri bir aday da gösteremiyordu.

Meclis Başkanı Abdülhalik Renda'ya adaylık önermiş, ancak olumsuz cevap almıştı.

"Meclis'in kabul edeceği kişiye adaylığı nasıl kabul ettireceğiz?" dediği kişi, Renda'dan başkası değildi.

MAREŞAL'A TEKLİF

Bir ara, Mareşal Fevzi Çakmak'ın da adı cumhurbaşkanı adayları arasında geçmeye başladı. Fakat, 1924 Anayasası'na göre cumhurbaşkanı yalnızca Meclis üyeleri arasından seçilebilmekteydi.

Meclis çoğunluğu Mareşal'ı cumhurbaşkanı görmek istiyordu.

Kudretli bir askerdi.

İsminin üzerinde herhangi bir leke yoktu.

Başbakan Celal Bayar da önceleri Mareşal'ın cumhurbaşkanı olmasını "daha uygun" görüyordu.

Bu düşüncesini Mareşala şu sözcüklerle iletmişti:

"Efendim, Meclis çoğunluğu sizi istiyor. Memlekete hizmetiniz büyüktür. Lütfen cumhurbaşkanlığını kabul ediniz."

Orgeneral Âsım Gündüz anlatıyor:

"Bu teklif Mareşal'ın hoşuna gitti. Ancak utandı, bir çocuk gibi yüzü kızardı. Başını hafifçe sallayarak red cevabını verdi."

Fevzi Çakmak neden bu teklife sıcak bakmamıştı?

Çankaya'da oturacak kişiyi belirleme hakkı, ancak ordunun olabilirdi. Generaller böyle düşünüyordu. Hükümet, Atatürk'ün rahatsızlığıyla ilgili haberlere sansür koyarken, Birinci Ordu Komutanlığı'nda sessiz sedasız bir "cunta" toplantısı yapılıyordu.

Birinci Ordu'daki "cunta toplantısı"nın tek konusu, cumhurbaşkanlığı seçimleriydi. Toplantıdan İnönü'nün desteklenmesi kararı çıktı. Olay, nasılsa, Başbakan Celal Bayar'ın da kulağına gitmişti. "İrade-i milliye"ye müdahale anlamına gelen bu "karar", Celal Bayar'ı rahatsız etti.

YARIN : Ben darbe yapmam


Kağıda basmak için tıklayın.

İnönü'nün gücü nereden geliyor
"Başbakan İsmet İnönü'nün herkesin içinde sert bir üslupla Cumhurbaşkanı'na yönelttiği eleştiri de kanıtlamaktadır ki, ortada bir gözden düşme olayı yoktur. Aksine, rejimin birinci adamına ve çevresine karşı ikinci adamının başkaldırısı, başka bir deyişle mücadele bayrağı açması sözkonusudur. "Bu ülke daha ne kadar bir sarhoş masasından idare edilecek?" cümlesi, bir durum saptaması olmaktan öte, söyleyen kişinin hedef aldığı "masa"nın yerini değiştirmeyi aklına koyduğunu göstermektedir. Nitekim, başbakanlıktan ayrıldıktan sonra İngilizcesini kolaylıkla kullanabileceği bir düzeye çıkaran ve siyasi tarih çalışan İnönü, kendisini bekleyen yeni görevin bilincindedir.
Atatürk'ün giderek bozulan sağlığı ile ülke yönetiminde yol açtığı kargaşanın parti ve ordu çevrelerinde hoşnutsuzluk yaratabileceğini sezmemiş olması beklenemez. Atatürk'ün yakın çevresi "sofra arkadaşları" ile eski Başbakan'ı ortadan kaldırmanın bir yolunu arıyorlardı. Bir gazetecinin notlarına bakılırsa Atatürk'ün hastalığı ilerlediği sırada Recep Zühtü adlı kişi tarafından öldürüleceği endişesiyle İnönü'nün, Atatürk'ü ziyaret etmekten vazgeçtiği şeklinde bir iddia ortalıkta dolaşmaktadır.
Çankaya için verilen mücadelede Atatürk ile arasında geçen tatsız olaylar İnönü'nün biraz prestij yitirmesine yol açsa bile, Atatürk ve yakın çevresinin gürültülü yaşam tarzından rahatsızlık duyan askeri ve mülkî erkân (bürokrasi) katlarında olumlu imajı pekişmiş olmalıdır. Kaldı ki İnönü 14 yıl başbakanlık görevinde bulunan bir önder olarak bürokrasiyi yönetmiş, ordu içinde de özellikle kendine bağlı bir general kliği yaratma becerisini gösterebilmiştir. İnönü'nün Cumhurbaşkanı olması için bazı generallerin açık ve kesin tavır belirtmeleri ve Mareşal Çakmak nezdinde girişimde bulunmaları ise orduda İnönü yanlısı bir general kliğinin varlığına kanıt oluşturmaktadır. Cumhurbaşkanlığı yarışında İnönü onlara dayanacaktır."
Hikmet Özdemir


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED
Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...