YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

 

 

Cahit Peksayar da ayrıldı aramızdan..

 
"Türk müziği sevgisi"ni bir hayat tarzı olarak yaşayanlar, bilir.. Bu birliktelik, ne bir futbol takımını tutmaya, ne de bir siyasi partinin üyesi olmaya benzer..

 

Cahit Peksayar da ayrıldı aramızdan. Şimdi o da Sadi Işılay'la, Nubar Tekyay'la, Cevdet Çağla ile ve Hakkı Derman'la, "gemiler geçmeyen bir umman"daki yelkenlinin güvertesinde çalan saz heyetinde, kemanların yanında yerini almıştır..
Bir ay oldu olmadı..
Yine toplanmıştık.. Yüzyılları aşan besteleri, şarkıları hep birlikte söyleyip, dinliyorduk.. En fazla, Tülin Korman dinliyordu..
Cahit Peksayar kulağıma eğildi..
-Siz ısrar edin.. Tülin Hanım kırmaz, söyler.. "Gel Ey Denizin Nazlı Kızı"nı isteyin, dedi.
Sonra öğrencisi Nalan Özyasan'ın kemanını aldı.. Acemaşiran'ın nağmelerinde dolaşmaya başladı..
Haklıymış.. Tülin Korman kırmadı beni..
Ve birden salonu, koleratür bir sopranonun inanılmaz etkileyici sesi doldurdu..
Aleko Bacanoz'un şarkısı, bambaşka bir yorumla canlanmıştı..

"Gel ey denizin nazlı kızı nuş-i şarab et
Çık sahile gel sinede bir alem-i ab et
Mestane bakışlarla beni mest-i harab et
Çık sahile gel sinede bir alem-i ab et."

Cahit Bey'i, Tülin Korman'ın arkasında, kemanı ile eşlik ettiği o unutulmaz akşamdaki görüntüsü ile hatırlayacağım..

Geçen hafta sonu, yine beraber olacaktık.. Ama kalp krizi geçirmiş o gün.. Ve dün de, ölüm haberi geldi..

Tülin Korman'ın yalnızlığını nasıl paylaşacağız şimdi?

"Türk müziği sevgisi"ni bir hayat tarzı olarak yaşayanlar, bilir.. Bu birliktelik, ne bir futbol takımını tutmaya, ne de bir siyasi partinin üyesi olmaya benzer.. Karşılık beklenilmeyen bir sevginin, yürekten paylaşımıdır bu..

Geçen hafta sonu aramızda Mithat Özyılmazer de yoktu. Babası vefat etmiş.. O yine kanunun başındaymış ve yine repertuarı o düzenlemiş gibi, devam ettik meşke.. Göksel Baktagir'in kanunu eşliğinde, Hüzzam'dan Nihavent'e dolaştık.. Özyılmazer ailesinin kederini, müzikle paylaştık..

Nevzad Atlığ'dan aldığı bayrağı, her konserde başarı ile dalgalandıran Ender Ergun'un solosunu bile dinledik..

Bimen Şen'in taş plaktaki üslubu ile söyledi o unutulmaz Hüzzam şarkıyı..

"Sabrımı gamzelerin sihrile taraç edeli
O güzel gözlerinin nuruna yandım ezeli
Acı, öldürme, ki kalbimde hayalin yaşasın
Yeter ey gözleri sevda dolu esmer güzeli."

Siz yaylı tamburu çalarken hiç yorulmayan Fahreddin Çimenli'nin taksimleri ile, sabahı ettiniz mi?

Farkında mısınız? Amerika'ya yerleşen Ayşegül Durukan'ın bıraktığı boşluğu, Eda Karaytuğ dolduruyor şimdi.

Eda Karaytuğ'u, Mehmet Güntekin'in "Kanal-7"deki "Yine Bir Gülnihal" programlarında dinlemişsinizdir belki..

Geçen Pazar bize, Zeki Arif Ataergin'in Saba şarkısını söyledi..

"Bir nigah et kahrile sen, bakma Allah aşkına
Sarı giyme bir daha gül takma Allah aşkına
Kimseyi gönlüm misali yakma Allah aşkına
Sarı giyme bir daha gül takma Allah aşkına."

Adnan Mungan'lar, Doğan Dikmen'ler, Mehmet Güntekin'ler, Ufuk Caba'lar.. Türk müziğinin taviz vermez bekçileri bu isimler..

Ayşenur Özpekel'in, Yesari Asım tutkusu bile, bir ömrü doldurmaya yetmez mi?

"Türk Musıkîsi Güfteler Antolojisi"ni hazırlayan Ethem Ruhi Ungör'ün sahibi olduğu ve Mehmet Güntekin'in genel yayın yönetmenliğini yaptığı "Musiki Mecmuası"nda, udi-müzikolog edebiyatçı Osman Nuri Özpekel'in, çok önemli bir makalesi vardı..

Refik Fersan'ın çok sevilen Acemkürdi makamındaki "Rüzgâr Uyumuş, Ay Dalıyor" şarkısının güftesinin, Cenap Muhittin Kozanoğlu'na ait olduğunu sanırdık.. Meğer o güfte de, "Andıkça Geçen Günleri" de, Hamid Bilimer'inmiş..

Bizler biraraya gelince, böyle konular da, gecelerimizi süslüyor..

Ama ne yazık ki, artık Cahit Peksayar olmayacak aramızda..

ŞAKA

Emin-Nuriş dayanışması

Hürriyet'in 30'uncu sayfasında, Karagümrük Çetesi şefi Nuri Ergin'in (Nuriş), Çakıcı'ya hakaretler yağdıran mektubunun metni var.. İfadeler şöyle:
-Putin-Rus dölü.. Kolpacı.. Anafor..
Hürriyet'in 5'inci sayfasında da, Emin Dalaşan'ın, Nazlı Ilıcak ve benim hakkımda yazdığı, Nuriş'le aynı üsluptaki cümleleri var..
Öneriyoruz..
Emin'in izinli olduğu günler, onun sütununda Nuriş, yazsın..
Hem okuyucular yadırgamaz, hem de Hürriyet'e yakışır bu davranış..

1'İNCİ KEMAN

Bir müzik emekçisi..

Kemanî Cahit Peksayar 1927'de İstanbul'da doğdu.. Bursa'daki çocukluk yıllarında Kemani Süreyya Bey'den dersler aldı.. 1952'den itibaren, Üsküdar Musıkî Cemiyeti'nde Emin Ongan'la çalıştı.. 1953'te İstanbul Radyosu'na girdi. 1958'den başlayarak, önce Mesud Cemil'in, sonra Nevzad Atlığ'ın yönetimindeki "Klasik Koro"da ve "Küçük Koro"da çalıştı. 1976'da kurulan İstanbul Devlet Klasik Korosu'nda, birinci keman ve Sanat Kurulu Üyesi olarak, son döneme kadar çalıştı. İ. T. Üniversitesi Türk Musikisi Konservatuarı'nda keman öğretim üyesi olarak görev yapan Peksayar, Türk müziğinin önemli yorumcusu Tülin Korman'la evliydi.

Mehmet Güntekin, rahmetli Cahit Peksayar'ın muzip kişiliğini bir anıyla nakletti bize..

-Koro'nun bir programının play-back görüntü kaydı için, TRT'nin Kuruçeşme Stüdyosundayız..

Nevzad Atlığ'ın pek bilinen ciddiyetine ve otoritesine karşı, Cahit Bey "1 Nisan Şakası" hazırlamıştı..

Senaryosunu, Nevzad Atlığ gelmeden Koro'ya talim ettirdi..

Sonra Nevzad Bey geldi ve stüdyo şefinin işareti ile, hoparlörden gelen müziğin ritmine göre, ellerini sallamaya hazırlandı. Fakat hoparlörlerdeki müzik, o günlerin ünlü bir arabesk yıldızının meşhur bir parçasının buram buram piyasa kokan bir aranağmesi! Nevzad Bey, yüzü karmakarışık bir biçimde "Bu nedir yahu?!" diye durakladı ve anlamaya çalışan gözlerle bütün ekibin üzerinde gözlerini şaşkınlıkla gezdirmeye başladı. Bütün koro, sanki anormal bir şey yokmuş gibi "Ne oldu ki hocam?" tavrı ve ciddiyetiyle Nevzad Bey'e karşı bir soruyla cevap verince hoca daha büyük bir şaşkınlıkla: "Bu müzik?.." diyebildi. Ve o anda bütün koro kahkahalarla gülmeye ve "Nisan biiiiir!" diye bağırmaya başladı. Nevzad Bey hemen ânî bir hareketle Cahit Ağabey'e döndü ve "Cahit! Bunlar hep senin başının altından çıkıyor!" diye gülerek bu ince ve uğraşılmış şakayı gördü. Zaten Nevzad Bey'e böyle bir şakayı Cahit Ağabey'den başka birisi yapmaya cesaret edebilir miydi, bilmiyorum.

O gün Nisan'ın 1'iydi, kaliteli bir şakaydı.. Bugün acı haberi aldığımızda da Nisan'ın 1'iydi; ama böyle şaka olur mu Cahit Ağabey?


3.NİSAN.2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet BARLAS

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...