Ne diyor bu Mehmet Eymür?

 
Eymür, meslek anılarını derlediği "Analiz" adlı kitabında, gizli servislerle şu ya da bu biçimde ilişkisi olan bazı ünlü kişileri deşifre ediyor.

Taha Kıvanç ağabeyimiz "Ses verin" diyordu. Başta, MİT tarafından "sevk ve idare" olunduğu öne sürülen Fatih Altaylı ve onun TÜSİAD üyesi genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök olmak üzere, şu ana kadar kimseden ses çıkmış değil.

İddia, Mehmet Eymür'e ait.

Eymür, uzun süre MİT'te Kontrespiyonaj Daire Başkanı olarak çalıştı. İstihbarat ve karşı istihbarat konularında uzmanlaştı.

Eski MİT'çilerden Mazhar Eymür'ün oğlu...

Aynı zamanda, Türkiye-İsrail yakınlaşmasını sağlayan, MİT-MOSSAD birlikteliğinin hayata geçirilmesinde emeği olan bir kişi...

Kenan Evren'in Çankaya halefi eski Genelkurmay Başkanı Necdet Üruğ'u harcayan ünlü "MİT raporu"na imza attığı ortaya çıkınca, "teşkilat" içinde zararsız hale getirildi; "ağabeyi" Hiram Abas öldürüldükten sonra da, tamamen refüze edildi.

Şimdi Amerika'da yaşıyor.

Bir rivayete göre, sığındı.

Eymür'e göre, gazeteci Fatih Altaylı uzun süre MİT'e hizmet verdi, karşılığında para aldı.

Altaylı'yı bilmiyorum; ama gazetecilerin, özellikle de bazı "seçilmiş" mensupların gizli servislerle irtibatlı oldukları, karşılıklı bilgi alışverişinde bulundukları bilinen ve "yadırganmayan" bir durum.

Ama, bunları doğrulayacak ne bir bilgi, ne de doğrudürüst bir "belge" sunulabildi kamuoyuna. İddialar, çoğunlukla spekülasyon düzeyinde kaldı.

Bu konuda ilk "cesaretli" çıkışı yapan, yine Eymür.

Eymür, meslek anılarını derlediği "Analiz" adlı kitabında, gizli servislerle şu ya da bu biçimde ilişkisi olan bazı ünlü kişileri deşifre ediyor.

Bunlardan biri, şu anda marjinal bir sol partinin genel başkanlığını yapan ünlü marksist yazar... Kitapta, "Güney Sadık" rümuzuyla anlatılan yazarın geçtiğimiz günlerde "28 Şubat darbesi"ni kutsayan bir kitabı yayımlandı. Parti genel başkanı gibi değil, daha çok bir "gizli servis mensubu" gibi davranıyor. Bu konudaki becerilerini gizlemeyen biri... Eymür'ün ayağını kaydıran "MİT raporu" da, vaktiyle onun yönettiği dergide yayımlanmıştı.

Eymür, Güney Sadık'ın MİT'le içli-dışlı olduğunu, ama aslında İngiliz gizli servisi "Intelligence Service"e hizmet sunduğunu yazıyor.

Güney Sadık, 12 Mart tutuklamalarında, Ankara'da, İngiliz Büyükelçiliği'ne akredite bir diplomatın evinde yakalanmıştı.

Gazeteci Soner Yalçın'a göre, Güney Sadık'ın MİT'le irtibatını sağlayan kişi, Hava Yarbay Turan Çağlar'dı. Çağlar, yabancılara bilgi sızdırırken suçüstü yakalanıp İstanbul MİT'te sorgulamaya alınmış, sorgulamanını ikinci ayağı olan Ankara'da kalp yetmezliğinden ölmüştü.

Turan Çağlar kim?

Şarkıcı Barış Manço'nun kayınpederi...

1988 yılında İstanbul'da çıkan haftalık "Vahdet" dergisinde ilginç bir haber yayınlanmıştı.

Tahran'daki ABD Büyükelçiliği baskınında ele geçirilen CIA belgelerine göre, bazı Türk gazeteciler, yüklü paralar karşılığında komünizm aleyhtarı yazılar yazmaya ikna edilmişler.

Dergi bu gazetecilerin ismini de açıklıyordu.

Bütünüyle aklımda değil, ama haberde, CIA'den para almakla suçlanan gazetecilere gidildiğini, bu konudaki düşüncelerinin alındığını hatırlıyorum.

İddialara verilen cevap ortak:

"Çok saçma... Komik..."

Haberde adı geçen gazetecilerden biri, bugün çok satışlı bir gazetenin başyazarlığını yapıyor.

CIA bağlantısını "saçma" ve "komik" bulan başyazarın, 27 Mayıs'ta Adnan Menderes'i astıran konsorsiyumun faal elemanlarından biri olduğunu, DP iktidarına karşı İstanbul Üniversitesi'ndeki öğrenci olaylarını örgütlediğini, hizmetlerinin karşılığı olarak da Londra'ya "diplomat" atandığını bugün herkes biliyor.

Altaylı'nın kimlerle teşrik-i mesai kurduğunu, MİT'le çalışıp çalışmadığını, çalıştıysa bu ilişkinin hangi düzeyde olduğunu bilmiyorum, bilmeme imkan yok.

Ama, 28 Şubat sürecinde Genelkurmay karargahını su yolu yapan ve neredeyse Çevik Bir'in özel kalem müdürü gibi çalışan gazetecilerin kimliğini, doğrusu çok merak ediyorum.

Özkök ve Altaylı susuyor, ama bakarsınız bu konuda da bazı ifşaatlarda bulunur Eymür.