YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Dramatik son veya tevbe zamanı

 
Demirel'e Güniz Sokak'ta elbet tavuk beslememesini, ama öncelikle ciddi bir özeleştiri yapmasını tavsiye ederim. Ben buna "siyasetçinin tevbe zamanı" diyorum.

 

-Demirel'in halkta desteği yoktu. Bütün kamuoyu araştırmaları bunu gösteriyordu. En son gün (dün) medyaya yansıyan kamuoyu araştırmaları bile yüzde 70 nispetinde bir "Hayır"ı ortaya koyuyordu. Bunu 5 artı 5'in arkasına siyasi irade koyan Ecevit'in görmesi gerekiyordu, Bahçeli'nin görmesi gerekiyordu. Ama her şeyden önce Demirel'in görmesi gerekiyordu. Demirel, "Bu benim meselem değil" derken gerçekçi davranmıyordu. Formül baştan sona onun içindi ve gelinen sondaki en dramatik bedel de onun tarafından ödenmiştir. FP Grup Başkan vekili Arınç'ın ısrarla yaptığı "çekilme" çağrılarını kulak arkası etmiştir. Cumhurbaşkanlığının son günlerinde en büyük yıpranmayı yaşamıştır.

-Anayasa değişikliğinde 5 artı 5'in ve tabii Demirel'in kaderi belli olduğunda, sokaklarda sevinç gösterileri yapılmıyorsa, bunu Türkiye'de son zamanlarda yaşanan ağır kısıtlanmış ortama bağlamak gerekir. Ama milyonlarca insanın sevindiğini, bir sosyal tesbit olarak ifade etmem gerekir.

-Hemen belirtmek isterim ki, bundan sonra yapacağı siyaset meydanında varolma ve bunun için mevcut siyasal kadrolarla oynama girişimleri, bu yıpranmayı derinleştirecektir.

-Onun için ben, Demirel'e Güniz Sokak'ta elbet tavuk beslememesini, ama öncelikle ciddi bir özeleştiri yapmasını tavsiye ederim. Ben buna "siyasetçinin tevbe zamanı" diyorum. Bir ömrü, bütün bütün, elbet pek çok zikzakın yaşanacağı ve yanlışların yapılacağı siyasetle noktalamaktan önce, geçmişin muhasebesi için zaman tanınmıştır kendisine... Kanaatimce bu Meclis'in kıdemli siyasetçiye lütfudur. Bir iyiliktir.

Ülkeye hizmetin tek boyutu aktif siyaset değildir. Özeleştiri ve bunun sonuçlarının toplumla paylaşılması da önemli hizmetlere vesile olabilir. Keşke "bilge adam" olma tercihini bizzat kendisi yapabilseydi.

-Özellikle son üç yılın muhasebesinin, Demirel için son derece hayati olduğunu düşünüyorum. Bu, belki varolan yıpranmadan sonra toplumla yeniden sağlıklı iletişim kurmanın da vesilesi olacaktır.

Mesela, uzunca bir süredir, 28 Şubat ekseninde Demirel pazarlaması yapan Kurtul Altuğ'un, Milliyet'te yayınlanan Çankaya 2000 yazı dizisindeki sözlerinin özeleştiri yapılmamalı mı? Ne demiş Demirel orada:

-28 Şubat'taki MGK bildirisinde yer alan "yaptırım" ifadesinin hiçbir anlamı yoktur", demiş... Yetmemiş "Bence o yanlış anlaşılmış bir şeydir" demiş. Yetmemiş: "Daha doğrusu benim gözümden kaçan bir kelimedir" demiş... Israr etmiş: "Ama benim gözümden kaçmış. O manada kullanılmasa iyi olurdu." İşte özeleştiri bu... Siz MGK'ya Cumhurbaşkanı olarak katılmışsınız, o toplantıda son derece hayati bir rol oynuyorsunuz, o toplantıdan sonra yayınlanan bildirinin en stratejik kelime si "yaptırım" olmuş ve o sizin gözünüzden kaçmış!

İşte, daha böyle büyük dosyaların, bütün bir hayatın özeleştirisi...

-Ecevit, hangi sebeple olursa olsun Demirel'e abartılmış bir biçimde angaje olmuştur. Bunun için Anayasayı ihlal pahasına angaje olmuştur. Benzeri bir angajman Bahçeli'ye aittir. Bunun için parti içi demokrasinin canına okunmuştur. Her iki parti, parti içi demokrasi konusunda ciddi yara almışlardır. FP ve ANAP, bu konuda çok daha saygın bir görüntü sergilemişlerdir. Bu iki partiye bağlı milletvekilleri de bu vasıfları bakımından gerçekten itibar kazanmışlardır.

-Anayasa değişikliği sürecinde altı çizilmesi gerekli bir husus, FP'de görülen canlılıktır. Son zamanlarda Asiltürk'ün sergilediği kırılmalar istisna edilirse, Kutan'ın, Gül'ün, Arınç'ın tavırları, "bu partide hayat var" kanaatini yeniden uyandırmıştır. Abdullah Gül'ün adaylığının FP'ye ciddi bir canlılık getirdiği görülmektedir.

-Şu anda Türkiye'nin gündeminde cumhurbaşkanlığı konusu yeniden açılmış bulunuyor. Bu noktada MHP'nin çok stratejik bir hata yaptığını ifade etmeliyiz. Bahçeli, hükümetin kuruluş safhasında "FP ve DYP dinlenmeli" diyerek stratejik bir hata yapmıştı. Anayasa değişikliği konusunda da "FP'ye taviz yok" söylemleri vahim bir hataydı. İlk hata, MHP'yi Meclis başkanlığında etmişti, bugünkü hata da, muhtemelen Cumhurbaşkanlığından edecek. Çünkü FP'den kendi adayı için istediği oyu almakta zorlanacak. MHP'nin biraz burnunun havadan inmesi ve siyasetin müzakere ve uzlaşma demek olduğunu anlaması gerekir.

-Yeni cumhurbaşkanı uzlaşma ile belirlenecek. Her partinin uzlaşmaya açık olması kaçınılmaz. Demirel'e yönelik toplumsal tepkinin sebeplerinin düşünülmesi sanırım Meclis'teki uzlaşmanın ekseni olmalıdır.


6 Nisan 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ahmet Taşgetiren

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...