YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Gündem

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 


Arkasından teneke çaldılar

Demirel'e yakınlığıyla tanınan Güneri Civaoğlu bile 'Hiç kimse vazgeçilmez değildir' dedi

Bir süre öncesine kadar Demirel şakşakçılığı yapan medya, 5+5'in Meclis'teki ikinci oylaması öncesi ve değişiklik teklifi Meclis'e toslayınca Demirel'in arkasından teneke çalmaya başladı. 5+5'in 303 kabuloyuyla Meclis'e takılmasının hemen ardından, Milliyet gazetesi Başyazarı Güneri Civaoğlu, CNN Türk'te, "Mezarlıklar, kendilerini vazgeçilmez zanneden ya da bazı insanları vazgeçilmez zannedenlerle doludur" yorumu yaptı. Demirel'e yakınlığıyla bilinen Civaoğlu'nun bile içine girdiği bu hava bütün medyayı bir anda sardı. Medyadaki bu tavır değişikliği, 5+5 teklifinin 29 Mart'ta Meclis'te yapılan ilk oylamada yeterli oy alamamasından sonra başlamıştı. Medyanın Demirel'i sattığının en büyük göstergesi de dünkü oylama sırasında bayilerde olan gazetelerin manşetleriydi. Dün "Halk istemiyor" manşetiyle çıkan Radikal gazetesi, "Büyük şehirlerde yaşayanlar Cumhurbaşkanı Demirel'i yeniden Çankaya'da görmek istemiyor" şeklinde bir tavır sergiledi. Hürriyet gazetesi Demirel'in ağzından, kabul oyu vermeyecek milletvekilleri için "Canları sağolsun" demekle yetinirken, Milliyet ise "Baba'ya son mektup" şeklinde bir manşetle daha net bir tavır izledi. Meclis oylaması için "Çok kritik" manşetini atan Sabah gazetesi ise "Meclis'te bugün Demirel'in kaderi oylanıyor. Kulisteki hava: FİFTİ-FİFTİ" diyerek "fifti-fifti" ihtimaline oynadı.

Baba'ya son mektup

Dünkü manşetinde 'Baba'ya son mektup' yayınlayan Milliyet gazetesinin yazarları da, manşette dile getirilen 'Demirel olsa da olmasa da hükümet devam etsin' talebine katıldılar. 'Makul' olanın 'normal'de aranması gerektiğini söyleyen Güneri Civaoğlu, siyaseti "Sandıktan istikrar mı çıkmalı, demokrasi mi? Milletvekilleri kapı kulu değildir söylemi mi yanlış, onları kapı kulu olmaya zorlamak mı? İmzasının arkasında durmak mı siyasi etiktir, kendi iradesiyle oy kullanmak mı? Demirel'le Ecevit'in birbirlerine düşmanlıkları mı, yoksa kader birliği mi daha çok bunalım üretir? Oylarını göstererek gizli (!) oy kullanan mı, böyle oy kullanılmasını isteyenler mi Anayasa'nın dışına düşüyorlar?" gibi soruların içine sıkıştırmanın yanlış olduğunu yazdı. Dünkü oylamayı "sakal-bıyık hikayesine benzeten Yalçın Doğan, "Liderlerin dediği olur ve bugün 5 + 5 kabul edilirse, Meclis imzasına sahip çıkmış oluyor. Buna karşılık, ilk oylamadan baskıyla vazgeçmiş oluyor. Meclis yaralanıyor. Ama yine edilmezse, bu kez de liderlerin sözü havada kalıyor. Bu da liderleri yaralıyor" dedi. "Vazo kırılmasın, hükümet krizi çıkmasın" temennesinde bulunan Hasan Cemal ise, milletvekillerinin kendi attıkları imzaların arkasında durmamaları ayıp olduğunu, fakat milletvekillerinin 'özgür iradeleri'ne müdahalenin ve Anayasa'nın öngördüğü gizli oy ilkesini hiçe saymanın ise hem ayıp hem de Anayasa'ya aykırı olduğunu belirtti. Milletvekillerinin vereceği oyun tespit edileceği Meclis'i karakola benzeten Derya Sazak, TBMM'nin özgür iradesinden yana tavır aldı. Cumhurbaşkanlığı seçiminin yarattığı suni ikiliğin Türkiye'ye zarar verdiğini söyleyen Doğan Heper ise Milliyet'in tavrını özetledi: "Hükümet her durumda kalsın".

'Aman kuralları zorlamayalım'

Demirel'in ağzından çıktığı ifade edilen 'Canları sağolsun' cümlesini manşet yapan Hürriyet gazetesinin başyazarı Oktay Ekşi de, "Aman kuralları zorlamayalım" diyerek mesafeli bir duruş sergiledi. Anayasa'nın 'gizli oy ilkesi'nin ihlal edilmesinin yanlış olacağını vurgulayan Ekşi, farklı formüller aranmasının daha doğru olacağını ima etti. Gizli oy ilkesinin ihlalinin sakıncalarını sayan Ekşi, bunun 'Demirel'in seçilmesi değil seçilmemesi anlamına geleceği' şeklinde geç bir uyarı yaptı. "Milletvekillerine rüşvet, tehdit, şantaj yetmedi, şimdi 'illüzyon' denenecek" diyen Bekir Coşkun ise Hürriyet içindeki en sert muhalefeti gösterdi. Muhalefetini "Cumhurbaşkanı olamaz, olamaz" şeklinde sürdüren Coşkun, "Gizli yapılan ilk oylamayı kimse unutamaz. O oylamada Parlamento, Demirel'in görev süresinin uzatılmasını reddetmiştir. Hokus pokus ile orada oturmayı sürdürse bile, bu sadece onu orada oturuyor yapar, o kadar" dedi. Cüneyt Ülsever de, 'gizli oy ilkesi'nin ihlal edilmesi teşebbüslerini "Rüşvet yetmedi şimdi de tehdit ediyorlar" biçiminde değerlendirerek karşı çıktı. Ecevit'in tehdidini "Açık oy gizli sayım" başlığıyla 'ti'ye alan' Serdar Turgut ise, Türk demokrasisin geriye doğru evrim sürecinde yepyeni bir atılım yaptığını belirtti. Başörtüsü hariç konularda suya sabuna dokunmaya Tufan Türenç bile "Dayatma işin tadını kaçırır" diye sergiledi tavrını.

Meclis'teki oylama öncesi "Halk istemiyor" diyerek vatandaşın Demirel'den sıkıldığını söyleyen Radikal'in yazarları da genel olarak bu sert çıkışa katıldılar.


 


Kağıda basmak için tıklayın.

 

 

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...