Kavanoz dipli medya

 
250 bin liraya çıkma hesapları yaparken birbiri ardına fiyat indirerek 100 ve 50 bin liradan satılır hale geldi gazeteler, bâyilere neredeyse bedavadan veriliyorlar... Tam da şu sırada...

Medyanın asla uzak duramayacağı türden haberler kendi içindeki çürük elmalarla ilgilidir. ABD'de, ya da herhangi bir Avrupa ülkesinde, hakkında "İstihbarat elemanıdır" dedikodusu çıkan birisi haberciliğe veya yazarlığa devam edemez... Bizde, "Kod adı Siyah" diye bilinen bir yazarın varlığı meslektaşlarınca tespit edilmiş, bir istihbarat sorumlusu tarafından da doğrulanmış olduğu halde, bu ithamın hedefi olan yayın organları suskun kalmayı tercih ediyor... Neden acaba?

Bu soruyu sorduktan sonra düşündüm ve iki cevap bulabildim. Bunlardan biri, "Belki de haberleri yok" oldu; bir de "Haberleri olmuşsa bile önem vermemişlerdir..." diye düşündüm... Birikmiş gazetelere göz attığımda gördüğüm manzara beni şaşırttı. 'Kod adı Siyah' diye bilinen yazarın gazetesi Hürriyet iddialardan haberdar; haberdar olduğunu iddiayı doğrulayan Mehmet Eymür'ün internet sitesinden altıntılar yapmasından biliyorum (3 Nisan ve 5 Nisan 2000). Eymür'ün başka iddialarını sayfalarına taşımaya değer bulduklarına göre, internette yazdıklarını önemsiyor olmaları da gerekir... Fatih Altaylı'nın 'ajan' olduğunu biliyorlar, ama bilmezden geliyorlar...

Mehmet Eymür, son atandığı Washington'daki CIA nezdinde MİT temsilciliği görevinden, henüz bir yılını doldurmadan merkeze çağrıldı. Şimdiki müsteşar Şenkal Atasagun, uzun yıllar birlikte mesai yaptığı arkadaşını, şeker fabrikasına memur olarak atadı ve oradan emekli olmaya zorladı. Washington'da kalmayı sürdüren Mehmet Eymür kendisine yapılan davranışı hiç 'şık' bulmuyor...

Mehmet Eymür'le Washington'daki evinde görüştüm; 'İskele-Sancak' programı için çekim yapacak Ahmet Hakan Coşkun'a eşlik ediyordum aslında. Bu Cuma akşamı Kanal-7'de izleyeceğiniz programda, Eymür, dudak uçuklatacak bilgiler aktaracak; bazen bilgilerinizi tazeleyecek, bazen de hayretler içinde, "Ya, öyle miymiş?" dedirtecek... Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde çok konuşulacak şeyler duyacaksınız ünlü istihbaratçının ağzından...

Mehmet Eymür ABD başkentinde mâlikânede yaşamıyor; bir odasını ofis haline dönüştürdüğü küçük bir dairede eşi ve küçük kızıyla oturuyor... Son zamanlarda merak sardığı bilgisayarı iyice öğrenme gayretinde; internet üzerinden yaptığı yayını kendisi hazırlıyor... Eşi Janset Hanım, "Bazen sabahlara kadar çalışıyor" dedi... "Bizim insanlarımız istihbarat konularına meraklı" görüşünde Eymür, "Bu sebeple, onları aydınlatacak güncel bilgiler de sunmaya çalışacağım..."

Kendisinin kaleme aldığı bilinen "1. MİT Raporu" içerisindeki bir ayrıntı önemliydi. Orada, İstanbul'da görevli bazı emniyetçilerin, bir takım gazetecilerle biraraya gelerek eylem planı yaptıkları, ad ve yer verilerek, anlatılıyordu. Orada adı geçen 'gazeteci' kimlikli istihbarat ajanlarından bazısı bugün de faal. O adlara eklenen en yeni kişi ise 'Siyah'... Haluk Şahin, ad verme yerine adres bildirmeyi tercih ettiği 'Kiralık Kalem' başlıklı yazısında, her hafta sonu çalıştığı istihbarat örgütüne giderek zarf aldığını söylemişti 'Siyah' kod adlı yazarın; Mehmet Eymür ise, adını da açıklayarak, "Fatih Altaylı MİT'in paralı ajanıdır" açıklamasını yapmakta...

İstihbaratçılarda ketumiyet esastır, Mehmet Eymür de ketum biri... Uzun uzun konuşuyor, ama devletin 'gizli' arşivinden bilgi sunmuyor; onu dinlerken daha önce bildiğiniz halde bir türlü birbirine bağlayamadığınız ayrıntıların yanyana oturduğunu farkediyorsunuz. Geveze olsa ve gizlilik derdi bulunmasa, "MİT'e çalışan başka gazeteci var mı?" sorumu, "Çoook" cevabıyla geçiştirir miydi hiç?

Herhangi bir istihbarat örgütüyle irtibatlı bir gazeteciyi tanımak o kadar zor değil Eymür'e göre... Hazırlıklı bir zihin, gazete ve ekranda karşısına çıkan haberin gerçek bir gazetecinin mi, yoksa istihbarat örgütü irtibatlı birinin mi eseri olduğunu kolayca anlayabilir... Zaten, istihbarat teşkilâtının bir gazeteciyle ilişkisi, onu gerektiğinde yönlendirme haber ve yorumlarda kullanabilmek içindir. Eymür'ün sitesinde (www.atin.com) sırf bu amaçla seçtiği bir dizi habere de yer veriliyor...

"Gazetelerin isimleri önemli değil" diyor Eymür, "Bütün bu haberlerde ortak olan nokta, hepsinin çarpıtılmış, ters yüz edilmiş olmaları... Bunu bütün medyaya yaymak mümkün; hatta kendini 'ciddi gazete' olarak tanıtanlara da..." Sitesinde verdiği örnekler Hürriyet, Yeni Yüzyıl ve Cumhuriyet'ten alınma... Okuduğunuzda, bugünkü bilgilerinizle çarpıtmayı hemen fark ediyorsunuz; ama yayımlandığı günlerde gündemi saptırmayı ve suçluyu yanlış adreste aratmayı başarmış haberler bunlar...

250 bin liraya çıkma hesapları yaparken birbiri ardına fiyat indirerek 100 ve 50 bin liradan satılır hale geldi gazeteler, bâyilere neredeyse bedavadan veriliyorlar... Tam da şu sırada... O gazetelerden birinde yazan bir meslektaşa, "Bu, cumhurbaşkanlığı seçiminde daha çok kişiye ulaşarak etkilemeyi amaçlayan bir girişim" dediğimde itiraz etti. Sıradan bir kuralsız savaşmış içine düştükleri... Ancak, siz yine de beni dinleyin ve belli bir adayın şansını artırma amaçlı ucuz bir kampanyaya kendinizi hazırlayın...

Kod adlı ajan gazeteciler ve fanatik taraflarlar ile, medyamız, kendisini bakalım kimin hizmetine sunacak? Mehmet Eymür'ün yarın akşamki 'İskele-Sancak'ta bu konuda da söylecekleri var...