YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Urfa trigonometrisinin sırrı: "İncîl ve Salîb"

Galatasaray'ın, İngiltere'nin Leeds takımını yenip finale kalması, bütün Türkiye'yi sevince boğdu... Öyle ki insanların kendilerini kötü hissetmeleri için birçok nedenin bulunduğu bir evrede, böyle bir başarı, halka sıkıntılarını unutturup hiç değilse bir süre için mutlu olmalarını sağladı. (Geçen akşam bir arkadaşıma "Nasılsın?" dediğimde şöyle cevap verdi: "Nasıl iyi olmayayım, bizimkiler yendi!")

Bizimkiler...

Sevincin kapsayıcılığı, hiç kuşku yok ki "bizimkiler" sözcüğünün kapsayıcılığıyla orantılı... Yenenler biz'den olunca, biz de sevinenlerden oluyoruz.

Postmodern dönemin sofistik söylemi, biz ve öteki karşıtlığını aşmaya, çözmeye, en azından yumuşatmaya çalışıyor. Acaba epistemolojik olarak bu ne kadar mümkün? Öyle ya, insan bilinci, ben olmadan sen'i, sen olmadan ben'i tanımlayamıyor; tanımlamayı başaranlara ise "kişilik bölünmesi" tanısıyla şizofren adı veriliyor.

Toplumsal barış... Şimdilerde moda olan tâbir, bu! Toplumsal barışa katkıda bulunmak... Dinlerarası diyalog'a işlerlik kazandırmak... Hoşgörüyü tüm toplumsal katmanlara yaymak... vs.

Yakınlarda, Urfa'da böyle bir etkinlik gerçekleştirildi... Üç dinin temsilcileri biraraya gelerek iyi niyet mesajları verdiler... Ne kadar kokusuz, tatsız ve renksiz bir ifade değil mi, şu iyi niyet mesajları vermek?!?

Hristiyanlığın, Yahudiliğin temsilcilerini hadi anladık diyelim, ya İslâm dininin temsilcileri? Atanmışlar mı? Hayır! Seçilmişler mi? Hayır! Fakat yine de temsilcilerimiz... O halde soralım: Urfa'da trigonometrik bir uylaşım sağlandı mı? Sözgelimi Galatasaray maçının sonuçlarıyla mukayese edilebilir bir "iyi niyet mesajı" üretebildi mi GAP'ta uluslararası rant paylaşımını meşrûlaştırmaya yönelik çözültüler ortaya çıkarmaktan gayrı?

Bu suâller muvacehesinde, İsmail Kara'nın Altınoluk dergisinin son sayısında yayımlanan söyleşisinde verdiği toplumsal barış tanımı çok öğretici: "Bugünkü toplumsal barış anlayışı, insanların fikrî ve fiilî olarak üst düzeyde anlaşıp bilişmelerini değil, kendilerini var kılan unsurlardan sıyrılarak alt düzeyde yanyana bulunmalarını arıyor gibi. Böyle bir bulunuştan toplum da çıkmaz, barış da. İnsan hiç çıkmaz. Bana sorarsanız, İslâm'ın farz kıldığı dışa yani düşmanlara, kâfirlere karşı cihad etmeyi de; içe yani insanın bizzat kendisine karşı mücahede etmesini de ortalıkta dolaşan toplumsal barış'la uzlaştırmak zordur."

Herşeye rağmen Türkiye'de iyi şeyler oluyor... Hem de biz'i sevindiren iyi şeyler...

Adı David Benjamin Keldanî... 1866'da İran, Urmiye'de doğuyor... 1895'de Süryanî rahibi oluyor... 1900'da rahipliği bırakıp 1903'de İngiltere'de Unitarian'lığı seçiyor... 1904'de memleketine giderken İstanbul'a uğruyor ve bazı âlimlerle görüşmeler yaptıktan sonra müslümanlıkta karar kılıyor ve Abdulehad Dâvûd adını alıyor... 1914'de Amerika'ya göç ediyor ve orada (1930'da?) bir darülacezede vefat ediyor... Kendisi Türkçe, Arapça, Süryanice, İbranice, Yunanca, Latince biliyor...

Bilinen iki kitabı var: 1) Tevrat ve İncil'e göre Hz. Muhammed; 2) İncil ve Salîb.

İncil ve Salîb, Osmanlıca yazılmış ve 1913'de neşredilmiş olduğu halde, müellifin, bildiği dillerin tümünü yeri geldikçe eserinde kullanmış olmasından ötürü kimse bu kitabı hazırlayıp yayımlamak başarısını gösteremedi. Bir kişi hariç: Kudret Büyükcoşkun.

10 yılı aşkın bir süredir bu kitapla uğraşan ve bu eser nedeniyle müellifin bildiği bütün dilleri tahsil etmekle meşgul olan Büyükcoşkun, en nihayet, "Aferin erbâb-ı aşkın kuvve-i bâzusuna" fehvasınca bu kıymetli eseri yayımlamayı, yayımlarken de metinde Kutsal Kitaplardan alıntılanan ne kadar sözcük, deyiş ve pasaj varsa hepsini tek tek orijinal alfabeleriyle aktarmayı başardı.

Emek, çaba, gayret ve fedakârlığın ne anlama geldiğini, yıllarca bir esere göz nûru dökmenin ne demek olduğunu yakînen görmek, bilmek istiyorsanız, bu eseri, hadi okuyun demeyeyim ama hiç olmazsa elinize alıp bir seyredin!

Kitab'ı önemseyenler! Örnek mi istiyorsunuz; kutsal metin kritiğinin nasıl yapıldığını anlamak mı istiyorsunuz, size önce bu kitabı tedkik etmenizi öneririm. İlâhiyatçılar başta olmak üzere, dinler tarihi alanında çalışanların da bu esere bigâne kalabileceklerini sanmıyorum; hele hele genç ilâhiyatçılarımızın...

Unutmadan, ilgilenenlere son bir uyarı daha: Urfa trigonometrisinin sırrı bu kitapta!

İsteme adresi: Abdulehad Dâvûd, İncil ve Salîb, (Haz. Kudret Büyükcoşkun), İnkılâb Yayınları,

Fevzi Paşa cad. Şehit Kubilay sk. no: 12, Fatih-İst.; Tel: (212) 524 44 99; Fax: (212) 521 57 76


25 Nisan 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Dücane Cündioğlu

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...