ANKARA- Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, devletin şimdiye kadar halktan korkması ve zindancı anlayışa sahip olması nedeniyle, sol ve sağ düşünce, anlayış, akım ve görüşlerin güdük kaldığını bildirdi. Selçuk, aylık Türkiye Günlüğü dergisinin son sayısında "Laiklik ve Demokrasi" başlığıyla kaleme aldığı makalesinde, Türkiye'de kavganın demokrasiye karşın, devletin bir türlü laik olamamasından kaynaklandığını savundu. Devletin, halktan korktuğu için sürekli olarak "yoğurdu üfleyerek yemeyi" sürdürdüğünü kaydeden Selçuk, "Komünizm ve irtica korkusuyla TCY'nin 141 ve 142 ile 163. maddeleri yıllarca yürürlükte ve dolayısıyla ülkede sol ve sağ anlayış, akım ve görüşler güdük kalmış. Özetle, görüşler ve inançlar zindancı anlayışla cezalandırılmış. Her ikisi de gelişseydi, yeni sentezlere ulaşılsaydı bugünkü sıkıntılar çoktan aşılmış olurdu" dedi.

'Eller dostça tutuşmuyor'

Selçuk, devletin, bugün de yetkin yönetim ve siyaset temelinde olmadığını, özellikle mıhlandığı gericilik kaygısıyla biçimlendiğini ve gelişmenin bu yüzden ivme kazanamadığını belirtti. Selçuk, şu görüşlere yer verdi: "Eller dostça tutuşmuyor. Yumruk olmuşlar. Diller insanca konuşmuyor, düşmanca sövüşüyorlar. Kalemler uygarca eleştirmiyor, dolaşıyor. Savaş üreten bir ortamda, kimse kimseyi dinlemiyor. Dinlemediği için de anlamıyor. Din ve devlet ilişkisini de bir türlü çözemedik. Laiklik Türkiye'nin yumuşak karnı olmayı sürdürüyor. Oysa, laiklik hem akılcılığın, hem de dinsel çoğulculuğun vazgeçilmez temelidir. Son yüzyılların bulduğu, toplumda barışı sağlayan en önemli değerdir. Ona hep birlikte sahip çıkmak zorundayız. Bu açıdan dinle devlet ilişkisi ve laiklik sorununun çözümü, Türkiye için yaşamsal bir önem taşımaktadır."

Devletin 'yansız'lığı

Selçuk, devletin görüşler karşısında yansız olması halinde, düşünce açısından çoğulculuk ve özgürlüğün, dinler ve inançlar karşısında yansız olması halinde de laikliğin, dolayısıyla dinsel çoğulculuğun sağlanabileceğini anlattı. Selçuk, şunları belirtti: "Türkiye Cumhuriyeti devletinde laiklik, çarpıcı kırılmalara uğramıştır. Her düzenleme laiklik ilkesine göre yapılacak yerde, laiklik popülizme uyarlanıp sulandırılmıştır. Laik, teokratik, laikçi niteliklerinin ağırlıklarını gözettiğimizde, din ve devlet ilişkisi açısından Türkiye Cumhuriyeti'nin reijimi, demokrasi peçelemesi altında, kimileyin laiklik kırması bir teokrasidir, kimileyin laiklik kırması bir laikçiliktir. Bünyesinde taşıdığı laik özler, ögeleri sanıldığından çok azdır ve onu laik yapmaya yetmemektedir."