Asparagas başka namussuzluk başka

 
Asparagas, hele de ustaca kotarılmış "asparagas", gazetecilerin kolay kolay vazgeçemedikleri bir meslek yordamıdır. Hatta, kimi zaman, "namuslu" olmak kaydıyle, zaruridir de...

'Dini bütün'lerin düğününde içki ve dans... Sabah gazetesinin manşeti.

Bu gazete, bir süre önce, Palandöken'de erkeklere çarşaf giydiren üçkâğıtçı refiklerini rezil kepaze eden bir haber yapmıştı... Düşünmüştük ki, Ufuk Güldemir'in yönetimindeki bu mevkute, eski gazetecilik rutini ve alışkanlıklarından vazgeçiyor.

Hayır...

Gazetecinin tövbesi üç günmüş. Çanakkaleli Melahat'ın tövbesi bile, bunun yanında daha değerli, daha sahici kalıyor...

"Bu gazete basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir" diye kendilerini bağlamamış olsalardı, gündeme bile getirmeyecektim; ihbar, gammaz, yalan ruhlarına iliklerine sinmiş nasıl olsa; vaka-yı adiyeden bir asparagas deyip geçecektim.

Haber şu:

Dindar işadamı Erol Yarar'ın düğününde rakı ve şarap verilmiş, Batı müziğiyle dans edilmiş.

Dindar bir işadamı, düğününde, konuklarına rakı ve şarap veremez mi, Batı müziği çaldıramaz mı? Bunun fıkhî, ontolojik sakıncası nelerdir?

Sabah gazetesinin merakı bu sorulara yönelik değil...

Daha doğrusu, böyle bir merakı yok.

Bu, "doğru haber" ekseninde kurcalanmış olsa, belki "merak" değeri taşıyacak.

Önce haberi okuyalım:

İSLAMCI işadamlarının derneği olan MÜSİAD'ın eski Başkanı Erol Yarar, uğruna 15 yıllık eşini boşadığı Bosnalı manken sevgilisi Amina ile 5 yıldızlı otelde muhteşem düğünle evlendi. Yarar'ın düğünü İslami kesimde esen değişim rüzgârlarının ne kadar hızlandığını gözler önüne serdi.

TÜRBANLI ve tesettürlü konuklar ile bele kadar dekolte tuvaletli hanımlar aynı masaları paylaştı. Davetliler klasik müzik eşliğinde çok zengin bir mönüyle ağırlandı. Başta MÜSİAD üyeleri olmak üzere bazı muhafazakarlar düğünün havasını önceden sezip katılmamayı tercih etti.

Haberi iki fotoğrafla süslemişler.

Fotoğraflardan birinde, aralarında dekolte hanımların da bulunduğu bir grup, rakı ve beyaz şarap eşliğinde koyu bir muhabbete kaptırmışlar... İkinci fotoğrafta pistte dans eden çiftler...

Bunlar Erol Yarar'ın konukları mı?

Hayır...

Dans pistinin arka taraflarında bir yerde, Atatürk posterinin hemen yanında "Lions" örgütünün amblemi görünüyor. (Ufuk Güldemir bu yazıyı okuduktan sonra, fotoğraftaki "Lions" amblemini kazımayı unutan birinci sayfa sekreterinin işine son verecek.)

Fotoğraftakiler kimler mi?

Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk.

Prof. Cengiz Ardamar.

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Şımar Sunder.

Ve, eşleri...

"Olanları önceden sezip düğüne katılmamayı tercih eden muhafazakârlar" ifadesi de, doğal olarak, yalan... Benim bildiğim, Recep Tayyip Erdoğan, Nazlı Ilıcak, Abdurrahman Dilipak, Hüseyin Öztürk o gece düğündeydiler.

Asparagas, hele de ustaca kotarılmış "asparagas", gazetecilerin kolay kolay vazgeçemedikleri bir meslek yordamıdır.

Hatta, kimi zaman, "namuslu" olmak kaydıyle, zaruridir de...

Ama, kaba saba ve "yalan" temelinde, kör kör gözüne parmağım yordamlarla türetilmiş asparagas, maksadını aşıp özel hayatın gizliliği ve dokunulmazlığına sarkıyorsa, daha doğrusu inanç ve felsefe tercihleri farklı insanları kamuoyu önünde küçük düşürmeye yönelik bir işlev taşıyorsa, bunun adı asparagas filan değil düpedüz namussuzluktur.

Evet, namussuzluk...

Ve ne yazık ki, bu tavır "topyekun savaş" stratejisi mucibince bir meslek yordamına dönüştü son yıllarda.

Amaç, inanç ve felsefe tercihleriyle "öncelikli tehdit" kapsamında değerlendirilen insanları, önce ahlâk temelinde çürütmek, sonra topluma yabancılaştırmak...

Bu da bir tür "faşizm"dir ve şu ana kadar, bunda başarılı oldukları bile söylenebilir.