YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

"Millet yorgun..."

 
Enerjisini emiyor milletin bütün bu kısır süreç. Haklılıkların bile anlamı kalmıyor bu yorgun yüreklerde... Umudu kemiriyor yaşananlar.

 

Kanal 7'nin seçkin muhabirlerinden Kemal Öztürk, İngilizce öğrenmek için gittiği Kanada'dan göndermiş e-maili. Konu: Zeynep. Şöyle yazıyor:

"Geleceğini buralarda, 14 bin km uzakta arayan Anadolu çocuklarının her biri bir hikâye taşıyor beraberinde.

Kimi köyünden, kimi şehrinden, kimi işinden gücünden olmuş, bu diyarlarda mutluluk arıyorlar.

"Hepsini anlıyor ve kimi zaman makûl gerekçeler buluyordum. Doğrusu benim için her biri bir acı hikâyeden ibaretti. O güzelim ülkeyi bırakıp burada (üzülerek söyleyeyim) sürünen insanlarımızdan kim haberdar acaba? Tuvaletlerde temizlikçilik yapan üniversite mezunları, markette temizlikçilik görevi yapan doktora öğrencileri, sıvacılık yapan mühendisler, hukukçular...

"Hepsi bir şekilde kaderini arıyor.

"Ama ağabey geçen hafta yaşadıklarım hepsinden farklıydı. 4 başörtüsü mağduru öğrenci geldi Kanada'ya...

"Bir tanesi benim okuduğum okula kayıt yaptırmış. Tıp son sınıftayken başörtüsü yüzünden atılmış okuldan. Birileri destek olmuş, burada eğitimini tamamlamaya çalışıyor.

"Bizim okulun müdürü ona namaz kılacağı yer, seccadesini koyacağı raf tahsis etmiş. Kendi eliyle yazı da yazmış "Rahatsız etmeyin" diye...

"Zeynep bunu bana gösteriyor.

"Bir genç kızın yaşadığı çelişkiyi ve kırılmayı tahmin edebilirsiniz.

"Bense daralmış ruhum, parçalanmış zihnim ve hüzne boğulmuş kalbimle ona cevap veremedim. Türkiye'de yıllarca haberlerini yaptığım başörtüsü mağdurlarının şimdi burada tam 14 bin km uzakta hayatlarına şahit olmanın kırgınlığını yaşıyorum.

"Zeynep çekingen, içe kapanık, genç yaşında geleceğini merak ediyor.

"Üniversiteye kabûl edilecek mi, İngilizce'yi öğrenebilecek mi, parası yetecek mi, tüm bunları...

"Türkiye'de olsaydım seni arardım, yine bana ümit veren şeyler söylerdin. Ama burada şimdi benim birilerini yüreklendirmem, destek vermem gerekiyor. Uğraşıyorum."

Kemal'in mektubunu, Ahmet Rıdvan'ın Cumartesi günkü yazısından önce okumuştum. Ahmet Rıdvan'ın yazısında bir paragraf aldı beni götürdü Kanada'ya... sonra getirdi Anadolu'ya, binlerce yürekte dolaştırdı, yaktı kavurdu. İşte şu satırlar:

"Ne siyasi partiler, ne hükümet, ne de asker farkında: Bu millet yorgun! Lütfen izin verin başını dinlesin bu kalabalıklar!.."

Düşünebiliyor musunuz, bir gen kız, başörtüsüyle bütünleşen özgürlük tutkusu ile 14 bin km'yi, artı binlerce bilinmezliği göze alıyor... Yorulmaz mı?

Zeyneb'in hikâyesine benzer sayısız mektup alıyorum. Bir kısmı daha ilk km'de yorulmuş başörtülü genç kızlara ait. Gönül kırgınlıkları yormuş onları... Analarına babalarına kırılmışlar, okul yöneticilerine kırılmışlar, Ankara'ya kırılmışlar, bir başka ülkede okumaları için çaldıkları kapıların yüzlerine kapanmalarına kırılmışlar...

Bir o kadar kırgınlık anne-babalarında... Hepsi umut yorgunu. Çocuklarında somutlaşan umudun tükenişini görmenin yorgunluğu bu.

Sonra başka yükler taşımış milletin yüreği...

Eşi başörtülü olduğu için işinden olanlar, kanserli eşine ağlayamayanlar, ağlayanlar...

İmam-Hatip çevresindeki yorgun yürekleri gözlüyorum. Henüz çocuk yaşta... Bir ilimizde İHL'li kız öğrencilerin sınıfta başlarını örtüp örtmediğini kontrol etmek için helikopterle gözetleme yapıldığını duydum. Düşünebiliyor musunuz çocuk yüreğine nasıl taşınmaz ağırlıklar yüklüyoruz. Ya onların anne-babaları...

Sonra, yıllardır genç evlatlarını toprağa veren anneler... PKK yükü, ardından Öcalan belirsizliği... Gidenler ve geri gelmeyenler...

Sonra Hizbulvahşet tırpanı yüreklerde... En mukaddes alanları tırmıklayan sorular...

Devlet üzerine sorular sonra... Bunca cinayeti, vahşeti görmeyenler üzerine sorular...

Sonra yalanlar, yalanlar, yalanlar... Gazeteler dolusu, ekranlar boyunca ve milletin gözünün içine baka baka söylenen...

Sonra ekmek derdi... Dizlerin bağını çözen işsizlik sonra... Bir türlü maaşla geçimin üst üste gelememesi...

Sonra soygunlar... Kefen parası soygunu gibi... Tefecinin eline düşen millet serveti üzerinde ayan-beyan, meydan okurcasına tepinmeler sonra...

Sonra siyasetçi vıdıvıdısı.. Üst katmanlardaki bitmez-tükenmez ağız dalaşı... Bir ton sözden bir sonuç üretmeyen kısır Ankara kavgaları...

"Bu millet yorgun!"

Enerjisini emiyor milletin bütün bu kısır süreç. Haklılıkların bile anlamı kalmıyor bu yorgun yüreklerde... Umudu kemiriyor yaşananlar.

Bu sürecin galibi olmayacak.

Hep birlikte bir sevgi, anlayış, idrak, tahammül, geniş yüreklilik, kendisini başkasının yerine koyma sınavından geçiyoruz.


15 ŞUBAT 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ahmet Taşgetiren

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...